9. BÖLÜM

110 9 2
                                    

Sabah 7'de Freen'in alarmı çaldı. İkiside aynı anda uyandı. Freen alarmı kapattı ama yataktan kalkmadı. İkiside birbirine döndü.

Freen: "Günaydın, istersen uyumaya devam edebilirsin. Kahvaltı hazır olunca kaldırırım seni."

Becky: "Sorun yok yardım ederim sana."

Becky kalkıp lavaboya gitti. Sonra aşağı indi.

Becky: "Diğerleri uyanmadı mı."

Freen: "Hayır bugün kahvaltı sırası bende. Hazır olunca ben uyandırıyorum."

Becky: "Hmm anladım."

Yanına gidip beraber hazırladılar. Becky salatalığı yıkayacakken Freen'e çarptı. Özür dileyip devam etti. Kahvaltı hazır olduğunda Freen yukarı çıkıp onları uyandırdı. Becky çayları koyuyordu.

Nam: "İşte bu yüzden çocuk gibi hissediyorum. Anne kahvaltı hazır mı hahahahaha."

Herkes güldü ve oturdular.

Freen: "Nam, dün nasıl yatağa gittiğini hatırlıyor musun?"

Nam: "Sen çıkarmadın mı?"

Heng Freen'e sus işareti yaptı.

Becky: "Hayır, Heng seni kaslı kollarıyla kucağına aldı ve odanıza, pardon odana götürdü."

İkiside sessiz kalınca Freen ve Becky kahkaha attı.

Becky: "Bugün okul çıkışı benimle gelin çalışmaya. Sonra ne yapalım?"

Freen: "Bugün de birşeyler yapalım."

Heng: "Sinemaya mı gitsek. Ama korkuya gitmeyelim yoksa Nam çığlık atar."

Nam: "Kapa çeneni aptal. Lunaparka gidelim. En azından korkunç değil."

Freen: "Çocuk musunuz siz."

Becky: "Lunaparkla çocuğun ne alakası var. Evet lunaparka gidelimm."

Freen: "Tamam öyle olsun."

Nam: "Sevgilinin isteklerini de reddetme zaten."

Freen, Nam'ın ağzına salatalık tıkadı.

Freen: "Çenen değil miden çalışsın."

Kahvaltı bittikten sonra arabaya binip okula gittiler. İlk ders sıkıcı geçmişti. Ama artık önemli konuda oldukları için dinlediler.

İkinci derste Freen, Becky'nin eline birşeyler çizmeye başladı. Sağ eline çizdiği için Becky not alamıyordu.

Becky: "Ajan olmana rağmen bebek gibi çizim mi yapıyorsun?"

Freen: "Bebek olan sensin hatırlatırım."

Becky: "Görücez kim bebek."

Bütün ders Freen, Becky'nin eline birşeyler çizdi. Becky elini kullanamadığı için not alamadı. Ama durumdan şikayetçi değildi. Tüm eli ve kolu çizimle dolmuştu. Bir çizim dikkatini çekti.

Becky: "Bu ne?" Elindeki zincir çizimini göstererek.

Freen: "Bilmem, öylesine. Zincirleri ve kelepçeleri garip anlamda seviyorum."

Becky: "Anladım."

Ara da yemekhaneye oturdular.

Nam: "Çalışmadan 7 de çıkarsak lunaparka tam saatinde gitmiş olucaz. Gün batımında çok güzel oluyor."

Heng: "Katılıyorum. Geçen sene gitmiştim eski sevgilimle. Bana dönme dolapta çıkma teklifi etmişti. Ah ah, çok romantik."

Böyle birşey Freen'in başına gelseydi bayılırdı muhtemelen. Şimdi yapacak tek şey okulun bitmesini beklemekti.

En son derste Becky çok heyecanlanmıştı. Dürüst olmak gerekirse en son 2 yıl önce gitmişti ve kötü şeyler olmuştu. Sevgilisi ayrılmak istemişti. Ama bu sefer öyle olmasını istemiyordu.

Şirkete vardıklarında hemen spor salonuna çıktılar. Soyunma kabininde üstünü değiştirdiler. Spor salonu büyüktü ve tek onlar yoktu. Şirketteki bazı kişiler de kullanabiliyordu. Freen dar bir tayt ve üstüne crop gibi bir sporcu kıyafeti giymişti. Becky ise rahat davranıp eşofman ve bir sweat giydi.

Becky: "İlk gün için özendin galiba. Ama tek biz yokuz hatırlatırım."

Freen: "Anlamadım?"

Becky: "Yok birşey."

Freen ne olduğunu anlamamıştı. Ama çok kafa yormadı. Herkes çalışıyordu. 40 dakika bir su molaları vardı anlaşmışlardı. Becky tam boks torbasının olduğu yere gidecekken Freen'i ve Nam'ı gördü. İkiside çok ciddi çalışıyorlardı. Freen çok terlemişti ve daha çekici gözüküyordu. Molanın bitmesine 10 dakika vardı. Becky boks torbası yerine ağırlık kaldırmaya gitti.
Mola başladığında herkes belirledikleri toplanma alanındaydı.

Becky: "İki kere daha yapalım. Verimli geçiyor benimki. Sizin?"

Heng: "Gayet güzel. Rahatlamış hissediyorum."

Nam: "En sonunda sinirimi atabildim."

Freen sadece su içip konuşmuyordu. Çok odaklanmış gibi.

Becky: "Sen söylemeyecek misin?"

Freen: "Aaa şey, evet güzel."

Mola bittikten sonra herkes kendi işine geri döndü. Becky bu sefer boks torbasındaydı. O da full odak çalışıyordu. Freen ağırlıklarda, nam ve Heng ringte birbirleriyle dövüşüyorlardı.
2. Mola da yine herkes toplandı. Bu sefer daha sessizlerdi. Sadece dinleniyorlardı.

Freen: "Becky, beraber dövüşelim mi?"

Becky: "Olur tabii."

Beraber boks ringine gittiler. Eldivenleri takıp pozisyon aldılar. Freen önce yavaş girmişti. Becky neredeyse tüm gücünü kullanıyordu. Yememeyeceğini düşünüyordu. Freen sert oynamaya başladı ama Becky'nin savunması çok iyiydi.

Becky ani sert bir şekilde Freen'in yüzüne vurdu. Freen yere düştü Becky hemen yanına gitti.

Becky: "Freen iyi misin, isteyerek olmadı. Elini çek yarana bakayım."

Freen elini çekmedi, kendi kalkmaya çalıştı ama dengesi bozuldu. Becky, Freen'in elini tuttu ve yarasını gördü. Burnu kanıyor ve gözü kızarmıştı.
Becky hemen buz ve peçete almaya koştu. Freen olanların şokundaydı.

Freen: *Çok güçlü. Uzun zaman sonra böyle dayak yedim. Beni bile nakavt edebildi.*

Becky geri döndüğünde nefes nefeseydi. Peçeteyi alıp burnuna pansuman yaptı. Gözüne buzu koydu.

Becky: "Cidden özür dilerim. Nasıl olduğunu anlamadım. Uzun zamandır biriyle teketek atmadım. Çok acıdı m-"

Freen eliyle Becky'nin ağzını kapattı.

Freen: "Sus artık. Özür dilememelisin. Beni bike nakavt ettin. Çok iyisin. Hayatımda gördüğüm en iyilerden."

Becky: "Nasıl yani sen bilerek yapmadın mı?"

Freen: "Evet yani ilk başta sert oynamadım. Ama sonrası hep tüm gücümdü. Hayran kaldım."

Becky inanamıyordu. Babasının bile en iyi dediği kişiyi, hoşlandığı, nakavt etti. Pansuman bittikten sonra Becky kalktı.
Bitiş vakti gelmişti. Freen'in yerden kalkmasına yardım etti ve buluşma alanına gittiler.

Nam: "Dayak yiyen kişinin Becky olacağını düşünmüştüm."

Heng: "Becky sen naptın lan bu kıza, siktin mi doğruyu söyle."

Freen: "Saçmalamayın orospular. O cidden çok iyi."

Nam: "Onu farkettik."

Bir süre Heng ve Nam, Freen'le dalga geçtiler. Sonra arabaya binip lunaparka yol aldılar.

OYUNBOZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin