Doktor geldi yanımıza.
Doktor: "Becky'nin yakınları siz misiniz?"
Freen: "Evet biziz."Doktor: "Ciddi birşeyi yok. Kurşun sıyırmış yani yarası çok derin değil. Bir kaç gün bacağını dinlendirmeli. 1 saat sonra taburcu olabilir. Yanına gidebilirsiniz. 346. Oda."
Heng'le beraber odaya gittik. Becky uyuyordu. Yanına oturdum ve saçlarını okşadım. Yumuşacık. Kalktı ve bana baktı.
Becky: "Noldu?"
Freen: "Hastane desin. Bacağına mermi geldi. Ama ciddi birşey yok merak etme."Becky: "Ne zaman çıkıcaz?"
Freen: "Doktor 1 saat sonra çıkabileceğini söyledi."Becky: "O pisliğe noldu?"
Heng: "Freen onu bağlamıştı. Seninle beraber ambulanstayken bize haber verdi. Biz onu babana gönderdik."Odaya Bay Armstrong girdi.
Bay Armstrong: "Canım kızım, iyi misin!?"
Becky: "İyiyim baba ciddi birşeyim yok."Bay Armstrong: "Çok korktum, nasıl oldu peki?"
Becky: "Bana da Freen anlattı. Çok birşey hatırlamıyorum. Önemli olan kızları ve o adamı yakalamamız baba. Ben iyiyim."Bay Armstrong: "İyi olduğuna emin misin?"
Becky: "Evet. Sadece sıyırdı. Yakın zamanda geçer."Bay Armstrong: "Bu sefer görmemezlikten geleceğim. Size de çok teşekkür ederim fakat Nam nerde?"
Heng: "Ameliyatta, karnını bıçakladılar."Bay Armstrong: "Hemen gidip bilgi alırım ben. Siz dinlenin."
Becky'i öpüp odadan çıktı. Nam hakkında hala endişeliyim. 5 dakika boyunca herkes sessizdi. İçeri bir doktor girdi.
Doktor: "Bayan Nam'ı görmek isterseniz yanına gidebilirsiniz. Yan odada."
Odasına girdik. Baygındı. Karnını sarmışlardı. Doktor anlatmaya başladı.
Doktor: "Bıçak yarığı çok uzundu. Kan kaybı o yüzden zaman aldı. Neyse ki kan grubu bulunması kolay olduğu için kan takviyesi verdik. Fakat bir kaç gün burada kalması lazım. Eve döndüğünde ise 1 ay dinlenmesi lazım. Tehlikeli hareketlerden uzak tutun lütfen. İyi günler."
Heng: "Yani bu bizimle göreve katılamaz demek?"
Freen: "İyileşmesi için. Bu daha iyi."Heng: "Ben o çıkana kadar hastanede kalacağım. Siz eve gidebilirsiniz."
Freen: "Bende bir kaç gün kalabilirim."Heng: "Sen bilirsin, kendini yorma."
Freen: "Heng, söz konusu Nam. Yani en yakın arkadaşım. Yorulsam bile buna değer."Hiç birşey demedi. Becky'nin yanına gittim. Taburcu oluyordu. Bir kaç gün değnekle yürümesi lazım. İşlemleri yaptık ve motoruma bindirdim. Onun evine doğru yol aldım
İnmeden önce beni aramasını tembih ettim. Daha sonra kendi evime gittim. Saat akşam 4'tü. Karnım bir hayli açılmıştı. Dolaptaki malzemelerle birşeyler atıştırdım. Telefonum çaldı.
Becky: "Freen napıyorsun?"
Freen: "Yemek yiyorum sen napıyorsun?"Becky: "Dinleniyorum. Nam'dan haber var mı?"
Freen: "Hala uyanmamış, doktor normal olduğunu söyledi. Ve görevlerde bizimle olmayacak."Becky: "Ne kadar zaman?"
Freen: "1 ay kadar. Sorun yok. Dinlenmesi en iyi olanak. Heng, o hastaneden çıkana kadar orada kalacakmış. Sende bizde kalmak ister misin"Becky: "Mantıklı aslında. Gelebilirim bir kaç gün. Ama hala okul olduğunu hatırlatırım."
Freen: "Heng'in böyle bir durumda okula geleceğini düşünmüyorum. Okul yönetimiyle konuşurum. Ben gideceğim ama."Becky: "Bende giderim. O zaman yarın sendeyim."
Freen: "Bendesin. Şimdi dinlen sen. İstediğin zaman arayabilirsin. Görüşürüz."
Becky: "Görüşürüz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUNBOZAN
Fanfictionbeckfreen sevenler için: Tayland'a yıllar sonra gelmiş bir kız ve kimliğini gizleyen üniversite öğrencisi bir ajan