Sabah yoğun baş ağrısı ve sırt ağrımla uyandım. Gözümü açtığımda gördüğüm ilk şey deniz manzarası ve Becky'nin kollarıydı. Dün gece olanlar aklıma geldi. Tanrım 4 tur yapmıştık. Yorganı üstümden kaldırdığımda çıplak bedenimi gördüm.
Telefonumu alıp banyoya girdim. Saat daha 8'di. Yüzümü yıkadıktan sonra dün ki kıyafetlerimi giyip kendi odama gittim...
ᕙ[・・]ᕗ
Sabah güneşin ışıklarının yüzüme vurmasıyla kalktım. Kalktığımda çıplak olduğumu farkettim ve aklıma Freen geldi. Oda da yoktu. Hemen mesaj attım.Becky: Neredesin?
Cevap yok. Odasına geçmiştir diyerek duşa girdim. Her yerim çok ağrıyordu. Duştan çıktım ve babamı aradım. Bugün bir toplantı eklenmiş. Bu gece ise döneceğiz. Planlarda değişiklik yapmışlar.
Kahvaltıya indim. Freen'i Jack ile beraber el ele gördüm. Freen'in yüzü gülüyordu. Hemde hiç bana gülmediği gibi. İyi anlamda değil, gülüşü sahte gibi. Tam kahvaltıma başlarken telefonuma bildirim geldi.
Freen: Lavaboya gelir misin?
Cevap yazmadan kalktım ve lavaboya gittim. Girdiğimde etrafta kimse yok. Arkamdan kapı kapandı ve Freen bana sarıldı.
Freen: "Sabah bir anda bıraktığım için özür dilerim. Yeni kıyafet alıp yanına dönecektim ama Jack oda da uyanıkmış. Gitmeme izin vermedi."
Becky: "Sorun değil, günaydın. Bugün son günümüz. Toplantıdan sonra da serbestiz. Birşeyler mi yapsak?" Dedim dudağını öperek.
Freen: "Denize girebiliriz. Nam ve Heng'i çağıralım mı?"
Becky: "Sen nasıl istersen. Artık gitsek iyi olur, Jack şüphelenmesin."
Restoranta tekrar gittik. Abim ve babam benimle oturuyorlar. Abime gece yaşadığımız şey hariç her şeyi anlattım. Bize destek olacağını söyledi. Kahvaltıdan sonra odama çıktım ve giyindim. Freen'den fotoğraf geldi.
Freen:
Nasılım?
Becky: Her zamanki gibi çok güzelsin. Bende giyiniyorum. Toplantıda görüşürüz 😘.
Bende böyle gözüküyordum. Abim kapıma geldi.
Richie: "Hazır mısın?"
"Evet abi, gidelim."Toplantı odasına vardık ve masamıza oturduk. Gerçi oda demek ne kelime, konferans gibi bir yerdi.
İkinci konuşmacı bendim. Sunumumu yapıp yerime oturdum. Babamla gurur duyuyordum. Benden sonra Freen çıktı. Güler yüzüyle konuşuyordu. Her yere ışık saçıyordu adeta.
Kapı kapanma sesi geldi. Herkes arkasına baktı. Yaşlı bir kadın iki korumasıyla beraber içeri girdi ve Jack'in yanına oturdu. Freen'in yüzü cin görmüş gibiydi. Sunumunu hızlıca bitirip onun yanına gitti. Galiba annesiydi. Toplantı bitmeden üçü de çıktılar. Babamdan müsaade isteyip kalktım. Onları takip ettim. Otoparka girdiler. Bir kolonun arkasına saklandım ve onları dinledim.
Annesi: "Freen Jack'in söyledikleri doğru mu. Bana yalan söyleme ne olacağını biliyorsun."
Freen: "Ne söyledi ki sana?"
Annesi: "Becky denen lezbiyen kadınla dans ettiğin, konsere gittiğin hatta dün onda kaldığın."
Freen: "Jack onlarla kaynaşmamı istemişti. Becky Armstrong Company'nin gelecekteki CEO'su. Bu yüzden onunla yakınlaştım. Dün onda kalmamı da Jack istedi."
Jack: "SANA GİT ONUNLA SEVİŞ DEMEDİM FREEN."
Annesi: "Sevişti mi?"
Jack: "Çok açık değil mi? Uzun zaman sonra exinin yanına gidiyor. Kim güzel bir gece geçirmez öyle bir kadınla."
Freen: "Anne bana inanman lazım, yatmadım onunla ciddiyim."
Annesi: "Eve gidiyoruz Freen. Hemde hemen. Çok oldun sen. Görüşeceğiz evde. Jack senden çok özür dilerim. Ne oldu da bu kadar değişti bilmiyorum."
Jack: "Sorun değil annecim. Zaten beraberken ben onun icabına baktım. Çok hırpalama geldiğimde geceleri lazım olacak." Dedi gülerek.
Kolonun arkasından çıktım, koşarak Freen'in yanına gittim ve elini tuttum. "Ne hakla onu döversin lan sen? Hayırdır annesi sana verdi diye senin mi oldu? SEX KÖLEN Mİ LAN BU SENİN!?" otoparkta sesim yankılandı.
Annesi: "Sen Becky misin?"
"Öyleyim ya da değilim. Cidden acıyorum, dünyaya böyle bir anne geldiği için."
Freen'i çektim ama gelmedi. Ona baktım. Gözünden yaş akıyordu.
Freen: "Yapamam Becky, annemi bırakamam. Beni o büyüttü."
"O büyüttü ama şimdi de satıyor. Buna izin mi veriyorsun Freen? Hani gelecektin?"
Jack: "Ehh yeter bu kadar. Freen gel şuraya. Nasıl bir saçmalık bu ya? Freen'i kolundan çekip götüreceğim ve herşey bitecek. Bir kadın aklından da bu beklenirdi. Yürü Freen sinirimi bozma."
Freen istemeyerek elimi bıraktı. Yavaş yavaş arabaya bindi. Jack bana yaklaştı. Omzumu sıktı.
Jack: "Dua et ortağız yoksa şuracıkta ölmüştün Armstrong."
Herkes arabaya bindi ve gittiler. Sadece bakakaldım. Abim geldi.
Richie: "Ne oldu? Konuşma yaptığım için uzun sürdü."
"Gitti."
Richie: "Kim, Freen mi? Nasıl?"
Abime sarıldım. Gözümden sıcak yaşlar aktı. Bana geleceğine söz vermişti. Abim daha sıkı sarıldı. "Odaya çıkalım hadi."
*1 hafta sonra*
Yatağımda uzanmış tavana bakıyordum. Freen'e çok kez mesaj attım ama dönmedi. Nam ve Heng'e anlattım, onlarda haber alamadı. Babam ise Jack ile konuşmuş. Freen'in hasta olduğunu söylemiş piç. Herşey yine eskiye döndü. Yatağımda ondan haber beklemekten başka birşey yapamıyordum.
Babam içeri girdi. "Abinin yanına gitmek ister misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUNBOZAN
Fiksi Penggemarbeckfreen sevenler için: Tayland'a yıllar sonra gelmiş bir kız ve kimliğini gizleyen üniversite öğrencisi bir ajan