Sonum -28-

169 15 0
                                    

Canımın en içleri, nasılsınız bakalım?

Yeni bir bölümü uzunca bir aradan sonra sizlerle buluşturuyorum.

Oy verip yorumlar yapmayı unutmayın, olur mu?

Ne kadar çok oy ve yorum o kadar erken bölüm;))

Medya, Irmak Arıcı

Aşk zirvedeyken tepetaklak bayır aşağı düşmek gibidir, düşüşünüz öyle hızlı gerçekleşir ki gözünüzü açtığınızda kendinizi baştan ayağa balçığa bulanmış bulursun. Balçıktan oluşan bataklıktan kurtulmaya çabaladıkça daha da derinlere çekilirsiniz...

Sorunun akıbeti iki genç insanın yüzünde kırbaç gibi şakıyınca suratları kireç gibi bembeyaz olmuştu. Fırat, sevdiği kızın elini öyle sıkı kavramıştı ki avuçları arasında ezilen parmakların farkında bile değildi. Kaçacak yerlerinin kalmadığını ikisi de biliyordu ama edecekleri kelama kelepçe vuran şey; en mahrem en utanılası en ayıp yaşanmışlıkların şahıydı.

Yaşanmışlıkların açığa çıkması demek birçok saklının gün yüzüne çıkması demekti. Onlar için denileni yapmak ölümlerden ölüm beğen demekle eş değerdeydi.

Başları öne eğik dillerine ket vurulmuş bakışları farklı noktalara bakıyordu.

Bu amansız bekleyiş, hem sorgulayanı hem sorgulananı dipsiz kuyuların kapkaranlık dibine çekerken odanın içini ölüm sessizliği kuşatmıştı. Şehvete bulanmış arzularına gem vuramayıp her fırsatta birbirine koşmak ve deliler gibi sevişirken birbirinin nefesinde soluklanmak kolaydı; zor olan açık etmekti. Ondandı Nimet, onlara karşı ne kadar kolaylık gösterirse göstersin bizimkilerin olabildiğince ketum davranıyor olması. İster istemez cevap vermekte zorlanıyorlardı.

Belki Teslime'ye göre Fırat daha kolay çözülürdü lakin onunda sevgilisine sözü vardı. Yaşadıkları her şey iki kişilik sırdı.

Beklemeye tahammülü kalmayan Nimet, yeniden konuşmaya başladı. "Çocuklar, baştan bu yana söylediğim gibi benim niyetim sizin aranızda olup biteni kurcalayıp utandırmak değil. Nedenlerim, kaygılarım, korkularım var. Susup konuşmadığınız müddetçe belayı üzerinize çekeceksiniz benden söylemesi."

Nimet'in dolambaçlı yollara sapmadan açıktan açığa konuşması üzerine Fırat, bakışlarını sabit tuttuğu noktadan ayırdı ve başını hafifçe Teslime 'den tarafa döndürdü.

Sevgilinin bakışları gözlerine değdiğinde vücut dilini kullanan Teslime, umutsuzca başını sağa sola salladı. Bu, inkâr yolunu seçelim ifşa olmak istemiyorum demekti.

Teslime'nin inkâr yolunu seçmek istemesinin elbette sebepleri vardı. Haklıydı, çünkü onun gasp edilen bir geçmişi elinden alınan geleceği vardı. Onun içindi yüzünde beliren isteksiz görüntü.

Gel görelim ki tecrübesiz kimliği hayır demenin kaderlerine derin bir çentik atmak demek olduğunu bilmiyordu...

Fırat, utangaç bakışlarını Teslime'nin üzerinden çekip ablasına çevirdi. Sakin görünmeye çalışıyordu ama esasında ruhunda fırtınalar kopuyordu.

Hesapta bir başkasına hesap vermek yoktu. Onlar kendi başlarına kendi dünyalarını kurmuşlar kendi hayallerine tutunmuşlardı lakin evdeki hesap çarşıya uymamıştı. Hesabın tutmadığı bir yana şimdi öyle bir raddeye gelmişlerdi ki, saklı gizli yaşadıklarının bedelini ödemeleri isteniyordu.

Gerekirse bedel öderlerdi ama ablası neden bu kadar üstlerine geliyordu. Belli ki ters giden bir şeyler vardı. Kişilik olarak onu iyi tanırdı. Hiçbir zaman hiç kimseye böylesine dayatmalarda bulunmazdı.

Şiddetli Hazlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin