|13|

658 54 61
                                    

Helu

___

"Lütfen, buna ihtiyacım var. Senin de ihtiyacın var biliyorum sevgilim."

Jisung, kollarını Minho'nun omzuna dolamış göğsünde dinlenirken oturduğu kucağın üzerinde biraz kıpırdandı. Minho kollarını oturduğu yatakta geriye yaslayıp destek alırken bıkkınca ofladı.

"Ben deli değilim Sung."

Jisung biraz daha sevgilisine şırnaşırken hâlâ bir ihtimal sevgisini ikna edebilmenin yollarını arıyordu. Ellerini Minho'nun yanaklarına yerleştirip o çok sevdiği dudaklara öpücük kondurdu. 

"Sevgilim biliyorum, deli değilsin ancak son zamanlardaki değişimlerini ben gördüm. Gidelim, en azından doktor bir şeyin yok derse benim içim rahat etsin, uyuyabiliyim."

Büyük olan hafifçe kıkırdayıp yasladığı kollarını çekip, sevgilisinin etrafına doladı. "Sen sevgilin için meraklandın da, uykun mu kaçtı?"

Sevgilisinin konuyu değiştirme çabasını fark etmişti. Kucağında oturduğu sevgilisinin beline kollarını sarıp kendini ona sürttü. Çenesini omzuna yaslayıp, kulağına ılık nefesini üflemişti.

"Hem belki, gidersen sana küçük bir ödülüm olabilir. Ne dersin?"

Minho'nun, kendi bedenine olan zaafını biliyordu. Normalde zaafları kullanmayı seven biri değildi ama bu şekildeki bir durumda zaafları kullanmaktan çekinmeyecekti.

Minho; kendisine gelen saldırı ile çenesi kasılmış, hafifçe öksürmüştü. "Tamam."

Jisung sevinç ile yerinde zıpladığında yanlış yerlerde olduğunu ilk başta fark etmemişti. Minho'dan aldığı kısık inleme, kendisini de zor duruma sokarken, ellerini boynuna dolamıştı büyüğünün.

Biraz oyun oynamaktan zarar gelmezdi, değil mi?

İkilinin dudakları zevkle birleştiğinde, büyük olan gözlerini kapatıp karşılık vermişti küçüğüne. Elleri, belini bulup kucağına biraz daha çekti. Jisung, bu hareket ile kıçını hareket ettirmeye başlayınca ağzına inledi Minho'nun.

Minho; dudaklarını ayırıp, zorla da olsa gözlerini buluşturdu.

"Bizimkiler evde, fazla ses çıkarmayalım."

Elleri küçüğün t-shirtünün altından tenini okşarken bir anda yerle birleşti t-shirt. Jisung'u tek hamle ile altına aldığında, dirseklerini Jisung'un kafasını iki yanına yerleştirmiş ve boynuna yönelmişti çocuğun.

"Ah, ah, ahm"

Ellerini, Minho'nun çok sevdiği saçlarına atmış ve okşamaya başlamıştı. Saç tutamlarını sıkarken hafifçe mırıldandı.

"Gri ya da mor mu yapsak acaba?"

Minho pek umursamamış, öpücüklerini kasıklarına kadar devam ettirmişti. Takii basılana kadar.

"Amına koyayım, bari biz gittikten- neyse boş verin, ben alacağımı aldım. Hadi kolay gelsin size!"

Duydukları ses ile gelen kişiye döndüklerinde Jeongin elideli fotoğraf makinesi ile gülümsüyordu. "Selam aşkolar."

"Lütfen fotoğrafımızı çektiğini söyleme Jeong-ah."

Jisung'un fısıldayan sesi ile, Minho kendine gelmiş ve yatakta doğrulmuştu. Bir süre sonra fotoğraf makinesinin altından çıkan kağıt ile ikili küçük bir küfür savurmuşu.

"Jeongin, kaç geliyorum."

Minho'nun yataktan fırlaması ile, Jeongin kaçmış, Jisung ise ikisinin arkasına takılmıştı.

"Azıcık namahrem, özel hayata saygı!"

"Ortak alanda sevişiyorsanız bu benim sorunum değil!"

Oturma odasındaki mutfağa giden Jeongin, direk olarak Felix'in arkasına saklanmıştı. Odada oturan diğer arkadaşları, kargaşanın sebebini öğrenmeye çalışırlarken hepsinin gözleri odaya sonradan giren Jisung ve Minho'da takılı kalmıştı.

"Bu niye anadan doğma geziyor ortalıkta?"

Beomgyu; Chan'ın omzunu patpatlamış, sonra ise konuşmaya başlamıştı.

"Valla ne diyeyim Jisungcum, Chan abim haklı. Tamam zamanında sevişmiş olabiliriz ama yani, sende gözüm yok aslanım. Sen sevgilisi olan insansın."

"Beomgyu, yine sen ne saçmalıyorsun?"

Minho'nun radarına yakalanınca pes etmiş bir şekilde elini kaldırdı. "Tamam abi, her ne kadar hocalarla seviştiğini söylemek istesem de susuyorum."

Jisung anlamaz bir şekilde arkadaşlarına bakarken Yuqi çenesiyle altını işaret edince kafasını aşağıya eğdi. Gördükleri ile dili tutulmuş bir şekilde Minho'ya çevirdi bakışlarını.

"Minho benim donum nerede?"

Sevgilisinden azar işiteceğini anlayan Minho ise Changbin ve Hyunjin'in aralarına saklanmıştı. "Şey, sevgilim..."

"Minho donumu ne ara çıkardın!"

Ne ara çıplak kaldığını hatırlamıyordu Harbi ya, bir insan nasıl soyulduğunu anlamazdı ki? Sevgilisi kendini savunmak için hafifçe öksürmüştü.

"Sevgilinin ne kadar hızlı biri olduğunu öğrenmen gerekiyordu Han Jisung, bilmiyorsan benim sorunum değil."

Jisung bıkkınca omuzlarını düşürdü. Normalde çıplaklığından utanan bir kimse olsaydı - ya da herkes ona bakıyor olsaydı, çünkü Beomgyu ve Minho dışında hiç kimsenin bakışları kendisinde değildi- utançtan şu an Minho'yu yemiş olabilirdi. 

Odalarına doğru giderken sevgilisine seslendi. "Bana bak Lee Minho, ben üstümü giyinene kadar arabada olmazsan annenin karnına girme çalışmalarına başla."

Odadaki birkaç kıkırdama sesine ters bir şekilde baktıktan sonra ayağa kalktı. "Ben çıkıyorum, emir büyük yerden geldi."

Sonra durdu ve Jeongin'e döndü. "Felix sende şu arkadaşına sahip çık, yoksa her an hamile kalabilir."

Ceketini vestiyerden alıp çıktıktan sonra herkes kahkahalara boğulmaya başlamıştı. "Sen... ay, dur konuşamıyorum... sana niye sinirlendi bunlar?"

Jeongin, gülerek elindeki fotoğrafı arkadaşlarına gösterdi. Tam Minho'nun, Jisung'un kasıklarını öptüğü sahneyi yakalamıştı.

---

Sizce şu ana kadar çıkış yapan en yetenekli 5. Jen grubu

Star / Minsung +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin