|20|

534 33 74
                                    

Siz şimdi okuyun masum yerleri

Bu arada arkıma kalem çektirdim fic angst bitmeyecek

bu arada bildiğiniz gibi kadınlar evlendiklerinde erkeklerin soy adlarını almıyorlar ama şimdi o mantıktan gidersek korede eşcinsel evlilikte yok yani o yüzden Jisung'un soy isminin Lee olmasına pek şey yapmayın

---

"Abla! Şu çocuğunu al başımdan!"

Jisung'un başından savmaya çalıştığı -saçlarını yoluyordu çünkü- çocukla işleri pişirmiş, kavga etmeye başlamışlardı.

"Ah, ah... ileride senin de çocuğun olacak. O zaman da aynılarını ben sana yapacağım."

Bıkkınca omuzlarını düşürdü. "Abla ama birazdan biricik sevgilim ile nikahım var ve senin şu çocuğun benim saçlarımı bırakmıyor. Yeni yapmıştım."

Bora; küçük bebeğini kucağına alınca bebek bir anda sakinleşmiş, annesinin göğsüne yatmıştı. 

"Umarım senin çocuğun ileride evin içine sıçar."

Odadan çıkan Bora ile aynı anda içeri Yuqi ve Changbin girmişti. "Selam."

Jisung küçük bir ıslık çaldığında kızı süzmeyi bırakmıştı. "Bakıyorum da Yuqi hanım, galiba düğününüz var."

Yuqi; Pembe saçlarını dağınık ama şık bir topuz yapmış ve onu taç şeklindeki bir toka ile sabitlemişti, siyah ve aynı saçlarının pembesindeki kalem etekli elbise vücuduna tam oturmuştu.

Kız Jisung'a nah çektikten sonra telefonu ile ilgilenmeye başlamışlardı. "Diğerleri nerede?"

"Maalesef canım arkadaşım, senin kocan diğer tarafta stresten öldüğü, parentez açıyorum, senin iyi mi olduğun, için on kişi ona senin iyi olduğunu anlatmaya çalışıyorlar."

Changbin'in gözlerinden akan çaresizlik, bu konu da haklı olduğuna işaret olduğu için susmuştu.

---

Geceyi süsleyen dans bittiğinde artık üç Lee, kendilerini zar zor ortamdan uzaklaştırmışlardı.

Şimdi ise Jisung'un yaptığı haylazlık yüzünden tuvalet duvarına yaslanmış bir şekilde öpüşüyorlardı.

"Ihm"

Jisung'un belini saran kollar kendini tekrardan doğmuş gibi hissettiriyordu. Büyüğünün alt dudağını kavramış bir şekilde emerken, üst dudağını ısıran dişler inlemesine yetmişti bile. Minho, dudaklarını ayırıp alınlarını yasladı, soluklanmalarına ihtiyaç olduğu kesindi.

"Doktora sevişip sevişmeyeceğimizi sordun mu?"

"Evet maalesef küçüğümüz doğana kadar yapamazmışız. Hatta bunu doktora dediğimde bana 'Eğer doğmayan bebeğinize hediye göndermek istiyorsanız bunu kocanınkine bağlayarak yapabilirsiniz' demişti."

Minho, küçük bir küfür savurduktan sonra minik bir kahkaha ile süslerken Jisung'dan ayrılmıştı. "Birazdan davetliler ayrılır, evimize gidelim mi? Yorgun olduğunu söyleriz."

Jisung, gerçek anlamda zaten yorgundu. Her ne kadar ilk geceleri olduğu için sevişmek isteseler de buna büyük bir engel olduğu için uyumak istiyordu.

"Hadi gidelim, yeni sıcacık yatağımızda yatıp uyuyalım."

Minho, kollarını küçüğüne sarılması için açtığında bir süre sonra kollarının arasında hissettiği sıcaklık ile gülümseme peyda olmuştu dudaklarına.

"Ooo gençlik, naber."

Chan'ın geldiğini gören ikili ayrıldıktan sonra onlara doğru gelen Chan'ı beklemişlerdi. "İyi."

Chan, gelip Jisung'a sarılıp onun yanaklarından öptüğünde Minho kıskançlık içinde omzunu silkmişti. "Ben de senin kardeşinim."

Chan kıkırdayarak bu sefer Minho'ya sarıldığında artık gülümseyen üç genç vardı. "Chan, biz Jisung ile eve geçeceğiz. Biraz yorgun, biliyorsun artık ev babasıyım."

Göğsünü gererek konuşmuştu. Bu yüzden Jisung, hiç ciddiyetini bozmadan eşinin omzuna yumruk attı.

"Hadi gidin bakalım."

Kısa bir vedalaşma faslı döndükten sonra arabalarına binen evli çift, huzurlu bir gecenin kollarına kulaç açmışlardı.

---

(Sonunda Erva, sonunda şu çifte de değinebildin.)

"Seungmin?"

Chan, yeni evlenen çift ile vedalaştıktan sonra tekrardan arkadaşlarının yanına dönüyordu ki ona bir şey engel olmuştu.

Ağacın dibindeki bir adet Seungmin.

Biraz uzak olduğu için ne olduğunu anlayamamıştı. Sadece yerde olduğunu biliyordu. Vücudunu kaplayan bir adet telaş dalgası ile koşmaya başladı.

Yaklaştıkça fark ediyordu Seungmin'in ne halde olduğunu.

Ağzından kan akan genç, yerde uzanmış halsiz bir şekilde yatıyordu. Kasıklarına bir elini bastırmış bir şekilde süründüğünü görünce Chan'ın tüm zihni kararmıştı.

"Seungmin!"

En sonunda yanına vardığında, kafasını kaldırıp kollarının arasına almıştı. "İyi misin? Hasiktir, ne oluyor?"

Kucaklarındaki çocuk resmen dağılmıştı. Gözleri ara sıra arkaya kayıyor, sanki bu dünyadan kopmuş gibi görünüyordu.

"Chan... Chan ne olur beni buradan götür."

Chan ne olduğunu henüz kavrayamamıştı ama kucağındaki kuş tüyü gibi titreyen beden yüzünden dikkatlice kucağına almıştı.

Seni bizimkilerin yanına götüreceğim tamam mı?"

Korkuyordu, Seungmin'e zarar gelmesinden o kadar korkuyordu ki kendi ayakları da titrer olmuştu.

"H-hayır, başka bir yere, başka bir yere Chan."

Neden arkadaşlarının yanına gitmek istemiyordu ki? Ancak isteğine uyması gerektiğini düşündü.

Belki de bunlar Seungmin'in son nefesleriydi.

Bu düşünceye aklını kaybedecek gibi oldu. Seungmin ölemezdi, ölmezdi... değil mi?

"Seungmin, yalvarırım ne yapacağımı söyle."

Dizleri üstüne çöktüğünde artık göz yaşları harelerini terk etmişti. Çocukluk aşkını kollarında tutuyordu ve belki de son kezdi bu. Seungmin, şu an kan kusmuyordu ama hâlâ baygın gibiydi.

Elindeki son güç karıntılarını aradı Seungmin. Kendisini şu ana kadar koruyup kollayan adamı teselli etmek istiyordu.

Hayatı boyunca hiç yaşamak istemeyen hatta intihara bile birkaç kez kalkışan Seungmin, Chan'ın canı acımasın diye ölmek istemiyordu.

Güç kırıntılarını toplayıp ellerini yüzüne sardı çocuğun, eğer kan kusmamış olsaydı şimdi ilk ve belki de son kez öpüşebilirlerdi.

"Chan... beni hastaneye götür tamam mı? Korkma, canım acımıyor."

Canı çok acıyordu, canı o kadar acıyordu ki şu an eğer Chan'ın kucağında olmasaydı acıdan sürünüyor olurdu. Kasıklarına giren acıyla tekrardan gözlerini yumduğunda daha da sıkılaşmıştı kendisini saran kollar.

Buraya yaklaşık araba ile beş dakika sürecek bir hastane vardı, bu yüzden Chan kimseye haber vermeden kucağındaki çocuk ile koşmaya başladığında Seungmin, kafasını oğlanın güğsüne gömmüş soluklanmaya çalışıyordu.

Hissetmişti, ölüme yaklaştığını hissetmişti.

---

Ben şimdi bir süre yan shipler üzerinden gitmek istiyorum

ÇÜNKÜ VELETLİ İNSANI SİKİŞTİREMEM

Zaten bölümlerim kısa, hem geçmişe de giderek olayların çoğunu halledebileceğimi düşünüyorum

Star / Minsung +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin