ya bir şey diyeceğim, zombi konulu ryeji fici yazsam beğenir misiniz? ya da varmpir.
iyi okumalar🫡
🎃
Hastanede üç gün boyunca kalmıştım, ameliyattan sonra hastaları her anlamda iyi olduklarından emin olmak için hemen evlerine göndermiyorlardı. Bu yüzden kalmıştım, ben kalırken kızlar evlerine gitmek yerine odama gelmişler sürekli benimle ilgilenmişlerdi. Onlara minnettardım çünkü burada yapayalnız kalmak gerçekten insanı delirtirdi. Şizofrene bağlayabilirdiniz eğer hastanede tek başına kalsaydınız.
Bugün ailem beni almaya gelecekti. Tekerlekli sandalyeye oturmuş odama bakıyordum. Ryujin'le kaldığım odama. Sanırım ben ameliyata girdikten sonra Ryujin hiç buraya uğramamıştı. Eğer uğrasaydı odanın her tarafında kıyafetleri üzerinden çıkarılıp hemen atılmış ve birçok eşya birbirine girmiş olurdu. Onun yokluğu hemen belli oluyordu, oda hâlâ bıraktığım gibiydi.
Tekerlekli sandalyeyi yatağıma sürerek yatağımdaki aslında Ryujin'in olan ama her zaman benim yatağımda duran sütlü kahve rengindeki ayıcığı aldım. Bu ayıcığa bütün sırlarımı anlatmıştım neredeyse, birgün dili olup konuşacak diye korkuyordum. Hatta bazen konuştuğunu bile düşünmüştüm.
Tabii ki ayıcığı da yanımda götürecektim, onsuz uyuyamıyordum resmen. Ayıcığı dizlerime koydum ve masaya yöneldim. Birkaç malzememi kutuya yerleştirmiştim. Kıyafetlerimi Chaeryeong benim yerime evine gitmeden önce toplamıştı. Valizime özenle yerleştirmişti. Dolabı açıp herkesten sakladığım defteri kontrol ettim, kimse dokunmamıştı hâlâ eski yerindeydi.
Üç gün önce onun doğum gününü kutlayacaktık ama benim sakatlanmam yüzünden her şey mahvolmuştu. Jisu ve Yuna hazırlayacağımız partiyi Chaeryeong'a hâlâ söylememişlerdi. Eminim Chaeryeong doğum gününü kutlamadığımız için bize kırılmıştı ama benim durumum yüzünden bunu yansıtmıyordu.
Ben de kırılmıştım ama onlara değil, Ryujin'e. Evet onunla çarpışmıştım ve bir nevi onun yüzünden bu haldeydim ya da önüme baksaydım olamayacaktı bunlar. Ama bunun için kendine bu kadar yüklenip bir kere bile karşıma çıkmaması beni çok fena kırıyordu. Jisu iki gün önce Ryujin ile Bay Jingyoung'un tartışma içerisinde olduğunu ve onları uzaktan gördüğünü söylemişti. Onun için endişeleniyordum, eminim Bay Jinyoung benim durumumdan onu sorumlu tutuyordu.
Nasıl olsa ben bir liderdim ve Liderin durumu yüzünden grubunda ara germesi gerekiyordu. Bir çok işimiz iptal olmuştu, yüklü bir miktarda para kaybına uğratmıştık şirketi. Şöyle bir düşününce Ryujin'i gerçekten anlıyordum. Olayın tek sorumlusu oymuş gibi yansıtılmıştı ve üstleri tarafından azar yiyip duruyordu.
Yavaşça dönüp onun dolabına baktım, stajyer dönemindeyken çekildiğimiz bir resim yıllardır odada yapıştırılmış duruyordu. İkimizinde saçları birbirine dolanmıştı, yüzümüzde o masumluğun ve mutluluğun simgesi olan kocaman gülümseme vardı.
Resmi Yuna çekmişti bu yüzden kameranın önüne gelen bir tutam saçı yüzünden Ryujin'in belime koyduğu eli görünüyordu. O gün belimden aşırı huylandığımı bile bile oraya koyup durmuştu, gerçi Ryujin o günden itibaren her anında elini belime atıp duruyordu. Galiba artık eskisi kadar huylanmıyordum.
Telefon çalmaya başladığında bakışlarımı resimden çektim. Annem arıyordu, gelmiş olmalıydılar. "Yeji, biz geldik aşağıdayım yukarı gelmemi ister misin?" dedi neşeli sesiyle. Annem her zaman enerji dolu bir kadındı çoğu akrabam ve arkadaşlarım benim aynı anneme benzediğimi söylerlerdi. Sanırım haklıydılar.
"Eh sanırım yardıma ihtiyacım var." dedim odanın girişinde duran valize ve kutuya baktım. Bunları yalnız başıma indiremezdim.
"Hemen geliyorum." dedi ve aramayı sonlandırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Debut ٭ Ryeji
FanfictionYeji, İtzy grubunda birlikte çıkış yaptığı oda arkadaşı Shin Ryujin'den hoşlanmaya başlamıştı. Bu hoşlantı Ryujin'in de kendisine karşılık vermesiyle yavaş yavaş aşka dönüşmüştü. Bilgilendirme: Gerçek yaşanmış olayları kendi kurguladığım olaylarla...