Karmaşa

762 101 27
                                    

Oy vermeyi unutmayalım ballarım.

Ayrıca her yorum bir motivasyondur.🥳🩷

Yeni bölüm duyuraları panomda olacak.

Öpüldünüz. Kendinize iyi bakın.

*********

LEYLA

Eve döndüğümüzde Akça'da bende yaşadığımız şoku atlatamamıştık. Bir süre oturma odasında öylece oturup ağlamış, sonra da ikimizinde iyi olmasından ötürü sıkıca birbirimize sarılmıştık. Pek konuşmamıştık. Ben duşa girip sıcak suyla başıma masaj yapmıştım. Sonra giyinip oturma odasına döndüğümde o duşa gitmişti. Açık televizyona bakarken hala şokta olabilirim diye düşünüyordum. Ense köklerim hala sızlıyor, ıslak saçlarım omuzlarımdan aşağı sarkıyordu. Gözlerim ve yüzüm şişmişti. Titremelerim geçmiş yerine korkunç bir durgunluğa bırakmıştı. Dizlerimi göğsüme doğru çekip kollarımı da bacaklarıma doladım. Öyle boş boş televizyona bakmaya devam ettim. Yaşadıklarım gerçek gelmiyordu. O adama ne olduğunu düşünmekte istemiyordum. Ali'nin neden orada olduğunu da sorgulamıyordum. Sadece ya orada olmasaydı, ne olurdu düşüncesi ödümü koparıyordu.

Akça bornozuna sarılı halde geldi ve koltuğa kendini bıraktı. "Bu iki gündür biz ne yaşıyoruz ya?"diye şaşkınlık dolu sesiyle sordu. Bense sorusundan daha farklı bir şey düşünüyordum. "Neden bize yardım etti ki?"diye karşılık verdim. Saçlarına doladığı havluyu kafasından çekip çıkardı. "İyi ki etti. Herhalde arkamızdan çıktı. Gerçi bizi nasıl buldu ki?"diye yeni bir soru ortaya attı. Keza biz bile kaybolmuşken eğer bizi takip ediyor değildiyse orada işi neydi?

Kendi düşüncelerimi de cevaplar gibi "Bilmiyorum."diye mırıldandım. "Ama bana söylediği onca şeyden sonra yardım etmesini de garipsiyorum."diye itiraf ettim. Akça sözlerime katılmadığını göstermek için başını iki yana salladı. "Kim olsa yardım ederdi demeyeceğim. Çünkü o sokakta ışıkları yanan evler vardı ama pencereyi açıpta bakan olmadı. Üstelik o köpek pilavcı dayı bile yardım etmedi. Yine de..."derken derin bir nefes koyverdi. "Söylemek zorundayım ki düşmanın da olsa mert olması iyi oldu."diye bitirdiğinde kaşlarım çatıldı.

"O mu mert?"diye çıkıştım.

"Canım."derken sesi beni ikna etmek istediğinde kullandığı tondu. Ellerini iki yana açıp tane tane "Adam bizi tanımamış bile olabilir ki bence o karmaşada tanımadan durdu, geldi. Ama tanısaydı da ederdi diye düşünüyorum. Leyla bu gece korkunç bir şey yaşayabilirdik. Şu an burada güvendeysek, kabul etmek istemesende düşmanın saydığın adam sayesinde."dedi.

Akça'nın sözlerine cevap vermeden ayaklandım. Bacaklarımın gücü çekilmiş gibi dizlerim hafifçe titredi. "Ben yatıyorum."dedikten sonra ağır ağır odama doğru, resmen ayaklarımı sürükleyerek ilerledim. Akça'nın arkamdan ofladığını duydum elbette. Ama ona ne diyebilirdim ki? Evet, kabul ediyordum. Gözümde bir çiğ damlası kadar saygıyı hak etmeyen bir adam tarafından korkunç bir andan kurtarılmıştım. Bu içimde eski bir yaraya ağır geliyordu.

Odama girip kapımı örttüm ve doğrudan şifoniyerime yöneldim. İki çekmeceli, ufak bir dolaptı. Çoğu insan hatıralarını kutulara saklardı, bense bu şifoniyeri seçmiştim. Eğilip ikinci gözü açtım ve içinde duran, abime ait fotoğrafı aldım. Onu çerçeveletip görünür bir yere koyabilirdim lakin bunu yapamıyordum. Parmaklarımın arasındaki fotoğraf abimin son yaş gününe aitti. Benimle aynı renk olan gözleri, gerçi onunkiler daha çok güneşli bir gökyüzünü andırırdı, neşeyle kısılmış halde objektife bakıyordu.

KALP YARASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin