KALP YARASI

Sararmış Mektuplar

LEYLA

Arabada el eleydik. Ben keyifli ama heyecanlı, Ali ise tripliydi. Çünkü kırmızı elbisenin tülden etekleri lime lime olmuştu. Ali giyinme odasından kendi siyah smokinine uyumlu olabilecek, siyah, dar bir elbiseyle dönmüştü. Daha önce fark ettiğim ama denemeye fırsatımın olmadığı elbiseyi elime aldığımda diğerinin aksine oldukça kapalı olduğunu fark etmiştim. Ali'ye attığım ters bakışlar onda bir etki yaratmamış, sanki farkında değilmiş gibi odada dolanıp durmuştu. Gerçi itiraf etmeliyim ki bu elbise bana diğerinden daha çok yakışmıştı. Kolları hariç her yeri kapalı, bileklerime kadar uzanan bir eteği vardı. O kadar dardı ki bedenimde ikinci bir ten gibi beni sarmalamıştı. Kalçamın kıvrımları belirgin, belim normalinden daha ince bir görüntü sergiliyordu. Ve Ali ben elbiseyi giyip giyinme odasından çıktığımda kulaklarımı şoka uğratacak kadar küfür etmiş, değiştirmem için dil dökmüştü.

Ama şimdi hala elbiseme ters ters baksa da yanımda oturuyor ve bunu istemeye istemeye kabulleniyordu. Keza kendi kaşınmıştı. Otobandan çıktığımızda klasik İstanbul trafiğine de adım atmış olduk. Ali ellerimizi kendi bacağının üzerine çekip başını bana çevirdi. Önce elbisemin iyice belirgin tuttuğu göğüslerime baktı sonra derin bir nefes verip "Bu gece gözünü oyacağım her adamdan sen sorumlusun."diye sinirle söylendi. "İyi! Kendi gözlerini oymakla başla o zaman! Çünkü bu tavrın artık sinirlerimi bozuyor." Cidden yetmişti artık! Şöyle ağzına ağzına vurasım geliyordu! Ön taraftan Tarık'ın gülmekle öksürmek arası çıkardığı sesleri işittiğimde Ali "Sena hemşireyi bizim doktorun yanına yerleştirdin mi Tarık?"diye oldukça yüksek ve ters bir sesle bağırdı. Anında sesi kesilen Tarık "Evet patron."diye cevapladı. "İyi."dedi Ali. Sonra dudaklarına yerleşen sinsi gülümsemeyi fark ettim. "Rıza kızın bizim kadroda olması konusunda istekli, Sena hemşireyi kulüp için açılacak ek binada görevlendirelim dedi. Sen ne diyorsun?"diye sormasıyla Tarık'tan "Asla olmaz."itirazı yükseldi.

"Aaa?"derken hemen boştaki elimle ön koltuğun kenarından kavrayıp kendimi öne doğru çektim. Başımı Tarık'a doğru uzattım ve "Bana bak! Sen bu kıza neden taktın? Hayır huyun suyun da değil kaba davranmak!"derken son kelimem de başımı çevirip ters ters Ali'ye baktım. Çünkü kabalık onun huyu suyu olmuştu mübarek. Tarık o iri cüssesine yakışmayacak şekilde bir gerildi. Başını çevirip bana bakmadı bile. "Sıkıntılı bir tip o kız! Tuhaf tuhaf konuşup insanı çileden çıkarıyor."derken baya baya dudaklarını büzmüştü. Omzuna vurup "Bana bak! Sen değil miysin Sena'nın adını ha bire yanlış söyleyen? Kızı kışkırtıp sonra da ona bok atamazsın!"diye çıkıştım. Ali omuzlarımdan tutup beni geriye kendine doğru çekti. "Kadın dayanışması Tarık. İşte şimdi sıçtın."diye gülen Ali'nin karnına dirseğimle vurdum. Pek işlemedi ama olsundu. "Ama o da benimle sürekli dalga geçiyor."diye söylenen Tarık'a ağzım açık bakakaldım. Şikayet eden çocuk gibi davranıyordu. "Hem Rıza'ya ne oluyor ki? Sina Hanum Sina Hanum diye dolanıyor ortalıkta. Daha kızın adını doğru söyleyemiyor!"diye şikayetine devam eden Tarık'a cevabı Ali "Sen de kıza Seda, Sina, Selen hatta Süreyya bile diyorsun."diyerek verdi. "İyi patron! Nasıl istiyorsanız yapın. Benden uzak dursun yeter."diye baya atarlı atarlı konuşmaya devam etti Tarık.

Ali de gevrek gevrek "Valla Derviş de tamam dedi. Hem yarın bir gün bir yerin delinirse Sena hemşirenin olması fena mı olur?"diye takılıyordu. Tarık baya bozulmuş bir sesle "Ben kendi işimi hallederim patron."diye cevapladı. O an Tarık'ın Sena'dan hoşlandığına emin oldum. Bu saçma davranışlarının nedeni durumu kendine inkar ettiğinden olsa gerekti. Başımı kaldırdığımda Ali'nin de benimle aynı şeyi düşündüğünü yüzündeki gülümsemeden ve bana bakarken kırptığı gözümden anladım. O bana göz mü kırpmıştı? Ben niye bu hareketi seksi bulmuştum ki? Hormonlarım bu aralar fazla artıştaydı. "Ne kadar kaldı Tarık?"diye sorduğunda "Biraz daha trafik var patron. Yarım saate varırız."diye cevapladı.