Herkese merhaba
Öncelikli olarak küçük bir bilgi vermek istiyorum. Dialoglarda geçen "yapcam,edicem gibi..."sözcükleri bilerek kullandığımı söylemek isterim.
Evet, bile isteye yazım yanlışı yapmış oluyorum. Farkındayım. Nedeni ise konuşma dilini dialoglarda doğrudan vermek istememden kaynaklanıyor. Bazı durumlarda "yapacağım, edeceğim gibi..."kullanımlar ki bunu yine dialoglar bazında söylüyorum, o ana fazla resmiyet katıyor. En azından benim düşüncem bu.NOT: Ben Attila İlhan hayranıyım. Kalıplarda hareket etmeyi sevmiyorum.
Öpüldünüz. Kendinize dikkat edin.
Bir de o tatlı yorumlarınızı bol bol hikayeye yansıtın.
Oy vermeyi unutmayalım.
Seviliyorsunuz.❤**********************
LEKELİ
İnkar...
Delikandan eser kalmadı bende dediğim her an ne büyük bir inkarın içindeymişim. Fırtına barındıran gözler kapandığından beri içimde gizli saklı tuttuğum Delikan günyüzüne çıkıvermişti. Kafamın içinde her şey tam bir kaos halindeydi. Onu bulana kadar geçirdiğim her saniyenin düğümü hala boğazımdaydı. Altı saat... Gazap gibi geçen altı saat, on iki dakika...Leyla'yı kollarıma aldığım o ilk andan itibaren sadece tek bir şeye odaklanmıştım. İyi olacaktı. Bu düşüncenin yoğunluğundan mıdır nedir üzerime bir durgunluk çöreklenmişti. Doktor Leyla'nın iyi olduğunu söylediği ana kadar içimde nereye saplanacağı belli olmayan bir kurşun geziniyordu. O tek kelimelik "iyi" lafından sonra da kurşun hedefini bulmuş ve kaburgalarımı ve beraberindeki her şeyi parçalamıştı.
Onun solgun yüzüne bakmak içimde hiç var olduğunu bilmediğim bir şeyi ortaya çıkarıyordu; şefkat. Elimde ki ıslak bezi yavaşça kir içinde kalan alnına sürtmeye devam ettim. Canı acır korkusundan o kadar yavaş ve hafif yapmaya çalışıyordum ki, toprağın bıraktığı kir zor çıkıyordu. Kaşında ki beyaz bantta da değmemek için ayrı çaba sarfediyordum.
Eve gelir gelmez, doktor Leyla'yı muane etmişti. Uzun zaman sonra belki de ilk kez dua etmiş, Allah'a sığınmıştım. Çaresiz zamanlarımda küstüğüm inanca başka bir çaresizlikte sıkı sıkı sarılmayı denemiştim. Şükürler olsun ki Leyla iyiydi. Kaşında doktorun iki dikişle kapattığı bir kesik vardı. Dizlerinde oluşan sıyrıklar ve el bileklerindeki ip kesikleri dışında yarası yoktu. Gözlerim güzel çehresinden dolandı, yanaklarında küçük sıyrık izlerini gördüğümde dayanamadım. Rum şerefsizine maalesef kolay bir ölüm vermiştim. Onu lime lime edemediğim, Leyla'nın acıyan her parçası için ayrı bir parçasını koparamadığım için deliriyordum.
Kirli bezi yanımdaki şifonyere bırakıp yenisini aldım ve usul usul yanaklarını temizlemeye başladım. Kuş kadar canı vardı! Onu kucaklayıp göğsüme sokmak ve oradan hiç çıkartmamak için içimde yanan deli bir arzu vardı. Üstelik yaşadığı her boktan duruma ben sebep olmuşken bile hala onu kendime saklamak isteyen bir yanım vardı.
Yüzünü de temizledikten sonra başka bir bezle dudaklarını sildim. Dudakları çatlamıştı. Doktor elleri ve dizleri için merhemler bırakmıştı ama dudakları için bırakmamıştı. Şifonyerde duran telefonuma uzandım. Alparslan'a "Doktora sor. Leyla'nın dudakları için de merhem versin. Sen de al hemen getir." yazdım. Telefonu bırakır bırakmaz yeniden işime döndüm. Narin yüzündeki solgunluğu, küçük çenesinin kenarında ki morluğu, tüm bu ona acı verenleri görmektense yeniden şişlenmeyi tercih ederdim. İçimde dışarıya akmayı bekleyen büyük bir zalimlik vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP YARASI
AzioneAli, en yakın arkadaşını köy meydanında vurduğunda iki şey oldu; artık kimsesizdi ve her şeyi olan genç kızı tamamen kaybetmişti. Hikâyede cinsellik, şiddet ve argo vardır. +18 Bilginize..