10.BÖLÜM

21 4 22
                                    

Allah böyle Miran gibi çocuğu olanlara sabır versin. Gerçekten de uğraşılması çok zor insanlardı. Eve yaklaşık 5 dakika kalmıştı. Onu da hızlı adımdan yürüyerek tamamladım . Montumu ve çantamı portmantoya bırakıp salonda oturan babama doğru yürümeye başladım. bugün işe gitmemişti. Herhalde raporluydu. Gidip "ben geldim baba" diyerek onu öptüm "hoş geldin kızım" Bir yere karşılık verdi. "Aç mısın bir şeyler hazırlayayım mı? "

-Hayır baba ben şimdi  kendime bir tost yaparım diyerek salondan  ayrılıp mutfağa geldim kendime dünden kalan küçük bir ekmekle tost yaptım ardından odama çıkıp onu yedim. Birazcık ders yaptım. Bir türlü kendimi derse veremiyor, kafamı  toparlayamıyordum. Ayrıca dün gece gördüğüm o olayda çok garipti. Sürekli bir cinayet olarak olmak beni her ne kadar sarssa da, aynı zamanda beni korkutuyordu. Ayrıca dün gece yaşanan olayda katil beni arıyordu yani beni gördüğü zaman üzerime saldırabilirdi. Ben bunları düşünürken babam meğerse odaya girmiş, sessiz sessiz beni izliyormuş. Birdenonu fark ettim ve ağzımdan  bir çığlık çıktı.  babam gülerek "ne düşünüyor benim güzel kızım" dedi. 

  Hiç dersleri düşünüyordum. Diyerek yalan attım. Babamı bütün bunları anlatmak istiyordum.Ama bence bunları anlatmak için daha erkendi. "Hadi o zaman  ben senin dersini bölmeyeyim" diyerek çıktı. Artık bu konuyu saklaya saklaya bir yere varmıyordu. Birisine Anlatmam Gerekiyordu

    .................................

   Bu çığlıklar güzelim rüyanı bozmuştu. Kim  Bağırıyordu böyle? Bunu öğrenmek için aşağı indiğimde kapının önünde Miran ve babamı tartışırken buldum. Tartışmalarını dinlerken babam beni fark etti ve miran'a  kaş göz yaptı. 

  -ne oluyor burada ya? Senin evin Barkın  yok mu oğlum gitsene sen evine gece gece buraya geliyorsun. 

-kızım! diyerek araya girdi babam tamam bir derdi varmış onu anlatmayam geldi şimdi zaten gidiyor. 

-hayır ben hiçbir yere gitmiyorum! diyerek babamın lafını kesti Miran. 

-ne demek gitmiyorsun gideceksin işte diyerek onun tersledim.

-bak ihtiyar bu kız sana hiç benzemiyor. Bana bakarak azıcık babana çekseydin keşke. 

-Miran tamam yarın konuşuruz hadi herkes kendi evine.

-peki ihtiyar sen bilirsin diyerek gitti. Babam derin bir nefes verdi ardından bana bakarak "haydi kızım sen de artık uyu" dedi. "Baba o niye sürekli buraya geliyor? Gelmesin artık rahatsız etmesin bizi. "

 -Tamam kızım ben halledeceğim diyerek geçiştirdi beni babam

.................................

Sabah alarmla beraber uyandım. Üstümü değiştirdim mutfağa indim birkaç şey yedikten sonra evden çıkarken babam beni yakaladı "günaydın yok mu babaya "diyerek kollarını açtı. 

-günaydın baba 

-günaydın kızım 

-benim çıkmam gerekiyor okula geç kalacağım. 

-Tamam kızım istersen ben bırakayım seni okula. 

-olur. 

-hadi gel. diyerek beni peşine taktı. 

  Okula varmıştık öptü beni ve "derslerini dikkatli ol kızım" diyerek yolladı. "Tamam" diyerek karşılık verdim ve okul binasına doğru yürümeye başladım.

           ..........................

 Okul nihayet bitmişti. Belki babam beni almaya gelmiştir diye yollara baktım. Ama ne babam ne de arabası yoktu. Ben de yürüyerek gideceğim için üst geçide doğru yol almaya başladım. O sırada karşıdan sırıta sırıta gelen miran'ı gördü. Kolundan tuttu ve "hazır mısın prenses bugün çok  eğleneceğiz" dedi acaba yine hangi şımarıklıklar peşindeydi?  kolumu ondan kurtararak "ne eğlencesi Allah aşkına git işine."

-bak tamam beni sevmiyorsun anlıyorum ama  babanın bugün önemli bir toplantısı varmış. O yüzden seni bana emanet etti. 

  Allah aşkına bebek miydim ben kendim de evde kalabiliyordum. Ayrıca bunca zamandır tek başıma evde kalmıştım. Babam hiçbir bakıcıya ihtiyaç duymamıştır. Şimdi Miran ne alakaydı. "Üfff Tamam eve gidelim niye eğleniyoruz?" 

-hayatın  tadını çıkarabilmek için. 

-hayatın tadı uyuyarak da çıkarılabiliyor illa eğlenmeye gerek yok Miran. 

-kabalaşma istersen. Tamam sıkmayacağım canını merak etme. sadece beraber alışveriş merkezine gideceğiz ve gezeceğiz  bu kadar. 

-senin bu kadar dediğin şey benim için çok önemli biliyor musun bunu? Çünkü senin gibi inatçı ve şımarık bir insanla iki dakika bile yüz yüze gelme tahammülüm yokken sen bana gelmiş beraber gezeceğiz diyorsun. 

-şımarık olan ben miyim? Gözlerimi devirdim 

-burada başka şımarık mı var? 

-bilmem belki sen varsındır. Göğüs boşluğuna vurarak 

-benim nerem şımarık acaba? Sen kendine bak önce. 

-aa lütfen ama artık aramız gerilmesin hadi gel gezelim. Bunu bu kadar düz söylemesi çok garibime geliyordu. Bu çocuk gerçekten  iyi miydi? Ayrıca AVM'de bir katille beraber gezmek istemiyordum. Beni zar zor arabasına bindirdi ve alışveriş merkezinin önüne kadar getirdi. Ardından ben tam kapıyı açacakken kapımı açtı ve "buyurun prenses" dedi. Bu kadar kibarlığı beni şaşırtıyordu. İndim ve "teşekkür ederim prens" dediğimde dudağı kıvrıldı. 

        ...................................

  Yaklaşık 3 saattir geziyorduk ve birçok kıyafet almıştım. Aslında Miran görünenin aksine o kadar kötü bir insan değildi. Sadece fazla gevşekti. Ama yine de onunla iyi vakit geçirmiştik.   " ben çok yoruldum biraz şuraya oturalım mı?

Olur dercesine kafamı salladım ve en yakınımızdaki banka oturduk.

-prenses 

-hı?

-sana aldığım elbiseyi giyip gelsene. doğru bunu söylemeyi unutmuştum. Miran bana beyaz bir elbise almıştı. "Tamam" diyerek karşılık verdim ardından elbisenin olduğu poşeti elime alarak bir mağazanın giyimine kabinin doğru yol aldım. 

  Elbiseyi giyip Mira'nın oturduğu banka doğru yol aldığım an da gözleri bana ilişti. "Nasıl olmuş?" Yutkundu. Gözlerini birkaç saniye bedenimde oynattı.  "çok güzel olmuş" dedi. Ardından ayağa kalktı ve yanıma doğru yaklaştı aramızda çok az bir mesafe bırakmıştı. Nefesi ondan ayrılarak önce yüzüme ardından tüm tenime yayıldı. cebinden çıkardığı bir kurdele şeklinde tokayı saçıma taktı ve "şimdi tam bir prenses oldun" dedi. Teşekkür eder gibi elbisemin etekleri havaya kaldırdım ve dizlerimi hafif kırdım. "Artık eve gidelim mi?" Bunu derken banka doğru yürüdüm ve diğer poşetleri aldım. Ama Miran olduğu yerde duruyor sadece bana bakıyordu. "Miran  sana sesleniyorum! Eve gidelim mi artık?" Ellerimi onun yüzüne doğru salladım. kendisine geldi ve "he tamam gidelim" dedi bu haliyle çok tatlıydı. Arabanın yanına geldim. Ama Mira'nın arabanın kilidini açmaya niyeti yoktu. 

-sen benle gelme. 

-neden? 

-senden gözlerimi alamıyorken araba süremem. Bunu derken hala gözleri üzerimdeydi. Güldüm çok tatlı iltifat etmişti. 

-o zaman ben de arka koltukta otururum.

-bak o olur. Yeter ki gözüme görünme. 

Vay canına.  demek ki bu şımarıklar da iltifat etmeyi biliyormuş. 

      ..............................

KANLI ELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin