16.BÖLÜM

12 4 11
                                    

Kafeden ayrıldıktan sonra eve geldik. Yiğit'i tanıdığımı ve onu gördüğümü aynı zamanda farklı yerlerde bulunduğunu miran'a  söylemek istiyordum. Fakat korkuyordum. Bana inanmamasından korkuyordum.

-Miran. Bir anlık gelen cesaretim şimdi yerle yeksandı

-Söyle prensesim.

-Anlaşmaya sadık kaldığın için teşekkür ederim. Miran uzun koltukta ben ikili koltukta oturuyordum. Ondan bir süre daha gerçekleri saklama ihtiyacı duydum.

-Rica ederim. Bu söylerken ayağa kalkıp mutfağa doğru ilerlemeye başlamıştı. Bende odama çıkmak için merdivenleri çıkmaya başladım. Odama girip kapıyı kapatmamla arkan birisinin kapıyı açması bir oldu. Gelen kişi Miran'dı elinin arkasında bir şey saklıyordu.

-Prens?

-Efendim?

-Niye şuan odamdasın?

-Girmem yasak mı? Bu soruyu çok komik sormuştu. İstemeden güldüm 

-Hayır ya yasak değil şaka yapıyorum. "Heee" anlamında yüz ifadesi deminkinden daha komikti. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

-Geçsene içeri kapıda kaldın. O sırada bende yatağımın üzerine oturdum. Miran'da kapıyı kapatıp karşımda öylece dikiliyordu. Arkasında bir şey sakladığı çok belliydi çünkü odaya girdiğinden beri elleri hep arasındaydı. 

-prenses?

-Söyle prensim. Bu cümle dudaklarının kıvrılmasına sebep oldu. Bir elini arkasından alarak koluma getirdi. Kolumdan tutarak beni kaldırdı. Artık yüzlerimiz karşılıklıydı. Arkasından orta büyüklükte bir çiçek buketini bana verdiğinde şok olmuştum. Çünkü çiçekler yemyeşildi ve yeşil... Yeşil benim en sevdiğim renkti. Şaşkın gözlerle Miran'a baktığımda gülümsüyordu. 

-Eee beğendin mi prenses?

Başımı sallayarak

-çok. Çok beğendim prensim. Ardından parmak uçlarıma yükselerek yanağına bir öpücük kondurdum. Bu  onu ilk öpüşüm değildi. Ama kalbim sanki ilkiymiş gibi çarpıyordu. Kendimi Miran'dan uzaklaştırırken beni belimden yakaladı. Ardından kendine doğru çekti. Yavaş yavaş bana yaklaşarak aramızdaki mesafeyi kapatıyordu. Dudaklarımız birbirine çok yakındı. Aralarında sadece milimler kalmışken. Kapıya anahtar sokma sesiyle ben geri doğru çekilirken Miran içinden bir küfür savurdu. Bu hali çok tatlıydı. Beni bu kadar çok mu öpmek isityordu? Elimdeki çiçek buketini hemen bir yere saklamam gerekiyordu. Ama onlar çok güzeldi ve zarar veremezdim. Bende duvar dibine koyarak dış kapıya doğru yol aldım

-Hoşgeldin baba. Babamı hala affetmemiştim. Ama ona bu durumu belli etmek istemiyordum.

-Hoş bulduk kızım . Miran nerde gittimi? O sırada Miran Yanımıza geldi.

-Oğlum hadi sende artık git evine. Ben bundan sonra fazla şirkette kalmam. Artık gelmene gerek yok. Babamın bu cümlesi resmen kalbimi parçaladı. Miran'a bu kadar alışmışken gidemezdi. Ben Miran'a Miran bana bakınca yalvaran gözlerimle ona baktım ona "ne olur gitme" demek istiyordum 

-Abi istersen bir süre daha burda kalabilirim. Sen şirketteyken ben bakarım kızına hem onu okulada götürürüm

-Hayır gerek yok. Evli evine köylü köyüne hadi. Kal sağlıcakla. Derken aynı anda kapıyı açtı. Miran sessiz bir şekilde kapıdan çıkarken babam kulağına" kızımın bir katille muhatap olmasını istemiyorum" dedi. Bunu her ne kadar duysamda duymazlıktan geldim. Miran artık evin dışındaydı. Babam kapıyı hızlı bir şekilde kapatınca irkildim. 

-Ben uyuyacağım. Diyerek odama çıktım. Mira'nın gitmesi ve artık onunla görüşemeyecek olmam beni fazlasıyla sarsmıştı.  Pijamalarımı giyip yatağa yattığımda da aklım hala Miran'daydı. Niye aklımdan çıkmıyordu? Niye sürekli onunla beraber olmak istiyorum anlamamıştım. Ama ben...

Ben galiba Miran'a âşık olmuştum

    ................................

  Sabah alarmımla kalktığımda üstümü giyinip evden çıktım. Hiç bir şey yememiştim çünkü iştahım yoktu. Okul kapısından içeri gireceğim sırada kolumdan birisi beni tuttu. Beni tutan kişiye baktığım da şok olmuştum çünkü bu Miran'dı 

-Prens! Aniden boynuna sarılmam onu şaşırtmıştı. Ama bozmadı. O da beni belimden sardı

-Prenses. 

-Gitmemişsin. Bunu derken ondan ayrıldım. Şuan sadece gözlerine bakıyordum.

-Seni bırakamazdım. Bu cümleyi duyunca midemde kelebekler uçuştuğunu çok geç farketmiştim. Gülümsedim. Oda gülümsedi. 

-Hadi senin dersin vardır. Gir sen dersine. Ben seni çıkışta alıcam. Mutlu olmuştum.  Mira'nın benle ilgilenmesi, beni okula bırakması, ban iltifat etmesi ve "prenses" demesi benim için en büyük mutluluk kaynağıydı. Mira'nın da dediği gibi dersime girdim. Tabi aklımı toplayabildiysem. Çünkü aklımda tek kişi vardı o da Miran'dı

KANLI ELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin