11.BÖLÜM

13 3 12
                                    

Eve geldiğimizde çok yorulmuştuk. Bu yüzden ikimizde kendimizi direkt koltuğa bırakmıştık. Birbirimize bakıp gülüştük. Aklıma babam gelmişti. Sahi niye hala eve dönmemişti? Nereye gitmişti ki bu kadar önemli? "Miran" bu sorunun içimi kemirmesini istemiyordum.

-efendim

-babam nerede biliyormusun?

-Muğlada. Ne babam Muğla'ya mı gitmişti? Şimdi ne alakaydı bu?

-Muğla ne alaka?

-bilmiyorum. Mira'nı fazla sıkmak istemediğimden    sustum. 

-saat 18:35. Diye alakasız bir cümle söyledi Miran

-yani?

-yani daha gezebiliriz bence. Sence?

-nereye gidebiliriz ki?

-önce biraz turlarız ardında bir gece kulübüne gideriz ne dersin? Normalde öyle yerlere pek gitmezdim. Çünkü tekin yerler değildi. Ancak yanımda Miran olduğu için bu teklifi reddetmek istemedim 

-olur!

-vay! Demek prenses böyle yerlere alışkın.

-Hayır. Hayatımda ilk gidişim. Sadece yanımda sen olduğun için kabul ettim.

-Bana o kadar güveniyorsun yani?

-güvenden dolayı değil. Sen bir erkeksin ve benim yanımda bir erkek olduğu için kimse bana bir şey yapamaz.

-Sen şimdi benim senin  şövalyen olmamı mı teklif ediyorsun? Emredersiniz prensesim ben sizi her zaman korurum. Kollarımı onun boynuna sararak

-Size güvencim tam prensim. Yanlız size şunu hatırlatayım siz bir şövalye değil prenssiniz. Bu cümleyi duyunca dudağının bir kenarı kıvrıldı. Ardından  kollarımı onun boynundan alarak göğsüne getirdim. İki elimde göğsünde dururken parmak uçlarımla havaya kalkarak yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Belimden yakalayarak beni kendine daha çok yaklaştırdı. "Tatlı öpücüğün için teşekkür ederim prenses. Ama artık çıkmamız gerek" kendimi onun kollarından kurtardıktan sonra çantamı alıp evden çıktık.

...........................

 Miran'ın da dediği gibi önce biraz turlayıp ardından bir gece kulübüne gelmiştik. Kapıdan içeri girdiğimizde içeride yoğun alkol kokusu boğazımı yakmıştı. Miran beni belimden tutarak boş bir masaya getirdi. 'Bir şeyler içer misin?" Hayır anlamında başımı salladım şuanlık zararlı bir madde kullanmak istemiyordum.  Miran elini kaldırarak adını bilmediğim bir içecek istedi. Barmen de hemen getirdi. İçeceğinden bir kaç yudum alırken gözlerini benden alamıyordu. Yine üstümde  Miran'ın bana aldığı elbise vardı. Bir kaç dakika sonra yanıma gelerek beni dansa kaldırmak için teklifte bulundu."benimle dans eder misin prenses?" Biraz düşünür gibi yaptım ardından "memnuniyetle" diyerek bu teklifini geri çekmedim. Beni belimden kavradığı gibi kendine doğru çekti. Bende kollarımı onun boynuna dolayarak ona karşılık verdim. Nefesi yüzüme çarparken hissetiğim bir ton duygudan en ağır basanı huzur du. 

-Bu gece sarhoş olmak için içmeme gerek kalmayacak.

-Neden?

-Çünkü sana bakarken sarhoştan daha beter oluyorum. Miran'dan  art arda iltifatlar almam her ne kadar garibime gitsede bir o kadar hoşuma gidiyordu. Ona gülerek karşılık vermeyi tercih ettim.

.         .....................

Yaklaşık 20 dakika dans ettikten sonra yorulduğumuzu fark edip masamıza geçtik. Miran yine barmenden bir içecek istemiş, barmen getirmişti. Bir kaç dakika böyle geçtikten sonra Mira'nın fazla bir şekilde alkol aldığını fark ettim

-Miran yeter artık kendine gelemeyeceksin.  Bana sadece boş boş bakıyordu. "Miran lütfen" dedim boynumu eğerek. 

  

   Elini kadehten çektikten sonra bana doğru yaklaştı ve aramızda santimler bıraktı. Ardından ellerini belime dolayıp beni kendine çekti. 

-Sen benim kötü olmamamı mı istiyorsun? Bu soruyu çok içten ve derinden sormuştu.

-Evet. Artık içme bence. Ayakta zor duruyorsun. Gerçektende ayakta zor duruyor sürekli sendeleniyordu. 

-Peki prensesim sen nasıl istersen.  Nefeslerimiz birbirimizin yüzüne çarparken Miran'dan  gelen ağır alkol kokusu öksürmeme neden oldu. 

-Bir dışarı çıkalım istersen prenses.

-olur. Dışarı çıktığımızda Miran beni kolumdan tutarak peşinden sürüklüyordu. Koşa koşa bir yere gidiyordu. Daha doğrusu koşmaya çalışıyordu çünkü fazlasıyla sarhoştu. 

   Beni getirdiği yer çimenlik bir alandı. Ama en güzel özelliği yıldızlardı. Buradan yıldızlar çok güzel görünüyordu. Miran kollarını açarak yere yattı. "Hadi sende gel". Gülümseyerek aynı şekil bende yere yattım.  Miran her ne kadar iyi bir insan olsa da bu onun katil olma gerçeğini maalesef ki değiştirmiyordu. Miran şuan burnunun ucunu göremeyek kadar sarhoştu. Belki ona bu soruyu sorsam cevabını alabilirdim. Sonuçta sarhoşlar yalan söylemezdi.

-prens

-söyle prensesim

-hiç katil olmak istermiydin?

-hayır. Asla hiç bir masumu öldürmek istemezdim. Sesinde pişmanlık ve mahcubiyet vardı. 

-peki hiç birini öldürdün mü? 

-Bana niye bunları soruyorsun prenses? Derken ikimizde karşıklı bağdaç kurarak oturduk.

-prensimi tanımak istiyorum. Diye yalan attım

-Evet öldürdüm. Pat diye söyleyince şaşırmıştım. Boğazımda bir yumru oluştu, konuşamadım.

 -Ama isteyerek değil. Kardeşim içindi. Miran'ın Yaren Altıntop'un katili olduğunu biliyordum ama bunu kardeşi için yaptığını bilmiyordum. Aslında  tahmin edilebilecek bir şeydi çünkü Miran kötü bir insan değildi.

-prenses? Bir şey demeyecek misin?

-Kardeşin ne yaptı ki? Niye onun için bir insan öldürdün?

-Boşver uzun hikaye. Diyerek beni geçiştirdi.

-peki son bir sorum olacak. Kafasını sor der gibi önüne eğdi.

-Babamla aranızdaki şey ne? Niye gizli bir işler çeviriyorsunuz? 

-çünkü o istedi.

-neyi?

-Yaren Altıntop'u öldürmemi.



KANLI ELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin