YENİ HİKAYE: KADERİN SÖZÜ

622 27 1
                                    

"Bir kere öldüm, bir daha ölmeyeceğim!"

Bu sözler, geçmişteki hayatıma bir veda, yeniden doğuşum için ise bir başlangıçtı.

Bir araştırma görevlisi olarak, sıradan bir doktoranttan farksızdım. Gece gündüz demeden, herkesin beklentilerini karşılamak ve hocalarımın işlerini, deneylerini, raporlarını ve makalelerin yetiştirmek için çabalayan biriydim. Ancak bir bahar akşamı, işlerimi güç bela tamamladıktan sonra eve dönerken, yağmur altında bir trajedi beni bekliyordu.

Bir anlık dalgınlığım ve sarhoş bir sürücünün dikkatsizliği yüzünden, bu dünyadan, sanki hiç var olmamışım gibi, sessizce sıyrılıp gittim. Tek bıraktığım iz olan asfalttaki kan lekeleri ise sağanak yağmurla birlikte akıp gitmişti...

Bu ani vedaya, zavallı kaderim için kederlenmeye fırsat bile bulamadan, bir anda derinlerden bir ses duydum:

"Evelina, yaşamak istiyor musun?"

"Eğer istiyorsan dikkatlice düşün; neyi dilediğini, ve neyi elde etmek istediğini"

Gözlerimi açtığımda, artık eski bedenimde olmadığımı hissediyordum, aynada bana bakan yabancı yüz ise bunu kanıtlıyordu. Etrafımda döndüğümde incecik bel ve uzun sarı buklelele birlikte daha fit, ama bir o kadar da nazik bir bedendi bu.

Aynadaki bu yansıma ve ardımdan gelen duyduğum sesler ile gerçeği kavradığımda ilk birkaç gün kabullenmekte zorlandım. Ancak günler geçtikçe kabul etmekten başka çarem olmadığını fark ettim.

Birkaç gün önce halk kütüphanesinde bulduğum ve son sayfasını çevirdiğim o zarif kapaklı, trajedi romanının dünyasındaydım. Sadece bu değil, nesiller boyunca süregelen ve genç yaşta ölüme neden olan lanete bağlı iki ana karakterden birisi olan kutsal bakire Evelina'nın bedenindeydim.

Hikayenin sonuna doğru Evelina, evlendikten bir süre sonra güçlerinin artık veliaht prensin üzerinde işe yaramadığını anlıyor ve onu seven genç adamın alevlerinin arasında son nefesini vererek, küle dönüşüyordu. İlk başta Evelina'nın bunu hakettiğini düşünmüştüm. Çünkü onu seven Damian'ın yanında olmak yerine gününü gün ediyor, akşamları her gün farklı kişilerle kendi keyfine bakıyordu. Günde bir kere acılarını dindirmek adına Damian'ın yanına uğruyor onun dışında ise doğru düzgün bir konuşmaları bile olmuyordu. Damian ondan nefret etmek istesede laneti buna engel oluyordu, son nefesine kadar onu sevdiğini biliyordum ve bu beni kahrediyordu. Oysaki Evelina onu bir dakika bile düşünmemişti. Sadece Damian değil, hikayedeki neredeyse herkes Evelina'dan nefret ediyordu, öyleki ölmesinin ardından yas tutan yok denecek kadar azdı. Ancak şimdi bu hikayedeki Evelina ben olduğumdan buna izin veremezdim, Evelina'nın yaptığı yanlışları düzeltmem gerekiyordu ki alevlerin içerisindeki sondan kurtulabileyim.

Bu sonu değiştirmek için elimden ne gelirse yapacaktım, bir kere ölümün soğuk dokunuşunu tatmıştım. Bir daha bunu genç yaşta tatmaya niyetim yoktu

Günler boyu süren incelemelerimin ardından ilk dikkatimi çeken şey hikayenin benim varlığımla farklı bir yöne evrilmesiydi. Evet, ben Evelina değildim; hikaye değişmişti ve ben bu değişimin merkezindeydim. Romanda olan olay örgüsü tamamen aynı değildi yani kendi ve Evelina'nın kaderini değiştirebilecek bir fırsata sahiptim. Bu ufak da olsa bana güç veren minik ışık, karanlıkta parlayan bir umut kıvılcımı olarak belirmişti.

Evelina olarak bu dünyaya gelişimin bir nedeni olmalıydı ve ben, kendi hikayemin sonunu yazmakta özgürdüm, bu benim mücadelemdi, ya da ben öyle sanıyordunm.

Bir şekilde kaderlerimiz veliaht prens ile birbirine bağlıydı ve ben bu laneti geri çevirmenin bir yolunu bulursam uzun ve huzurlu bir yaşama erişebilirdim. Belkide beni kahraman olarak özgür bırakırlardı, tek isteğim buydu.

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin