-Eliana-
Koridorda hızlıca ilerliyordum. Bir yandan da ne yapacağımı düşünüyordum.Önce Rosa ve Gry'ın yanına mı gitmeliydim yoksa ilk önce ahıra mı? Korkuma yenilerek ahıra doğru yöneldim. Ahıra açılan bahçenin kapısının önüne neredeyse varmıştım. Kalbim göğüs kafesimi zorlayarak atıyordu.
Derin bir nefes alarak kapının önüne geldim ve kapıyı yavaşça ittirdim.
Bu bir rüya olmalı...Bu bir rüya olmalı....
Ahır karşımda duruyordu ve arkasından çıkan hafif siyah duman ise tam üstündeydi..,
Hayır..Hayır..Hayır...
Ahıra doğru koşmaya başladım.
"Bayan Teresa! Bayan Teresa! Nerdesiniz?!"
Cevap gelmiyordu ahırın kapısına gelmiştim. Kapı açıktı ve içeriden hafif bir yanık kokusuyla duman geliyordu.
"Bayan Teresa!"
"Eliana!"
Bu Bayan Teresa'ydı. O hayattaydı...Yüzü dumandan dolayı hafifçe kararmıştı ancak kırmızı yanaklarını hala görebiliyordum.Hızlıca ahırın içinden yanında iki atla dışarıya çıktı.
"Bana yardım et hadi!" demesiyle birlikte şaşkınlıktan dolayı olduğum yerde kaldığımı fark ettim."İçerideki atları çıkarmalıyız.Hadi!" dedi ve hızlıca içeriye doğru gitmeye başladım.Ne tarafa gideceğimi biliyordum.
Arka kısımlardaki bölüme doğru ilerledim. Aynen rüyamda olduğu gibi.
Gittim ve en sonda olan bölümün boş olduğunu gördüm. Rüyamda da boştu zaten bunu biliyordum. Giselle'in kapısını açtım. Beni görünce şaşırdı. Bu çok kolay olmuştu rüyamda zorlandığımı hatta işe Malcolm'un el attığını biliyordum. Daha sonra diğer bölüme geçerken o anda Bayan Teresa geldi. Giselle bölümden dışarı çıkmak yerine bizim yanımızda durmaya başladı. Biz çıkmadan dışarı çıkmayacaktı belli ki...Aralarında kesinlikle özel bir bağ olmalıydı.
"Al bunu yüzüne bağla." Diyerek bana bir parça ıslak kumaş uzattı. Beraber birkaç kapıyı daha açtık ve atlar bize minnetle bakarak hızlı bir şekilde çıkışa doğru ilerlemeye başladılar.
"Geri kalanları ben hallederim git ve yardım çağır Eliana!Hadi!"
Başımı onaylarcasına salladım. Onu burada tek başına bırakmamalıydım ama haklıydı gidip yardım çağırmalıydım.Yoksa bütün ahırı boşaltamadan yangın tüm ahırı kaplayacaktı. Belli ki her şey rüyamda olduğu gbi gelişmeyecekti.
Koşarak dışarıya çıktım. İlk işim ağzıma örttüğüm kumaşı boynuma kadar indirerek derin bir nefes almak olmuştu. İçerideki hava giderek kötüleşmeye başlamıştı. Ciğerlerimi temiz havayla doldurduktan sonra okul binasına doğru koşmaya başladım. Açık bıraktığım kapıdan içeriye girdim ve koridorda birilerini görme umuduyla etrafta koşuşturdum. Herkes derste olduğu için birilerini burada bulmam zor olacaktı.Dersliklere doğru gitmeliydim.Tam köşeyi döndüğüm sırada birisine çarptım.
Çarpmanın etkisiyle afalladım ve birkaç adım geriye doğru gittim.
"Eliana! Ne oldu sana böyle?" demesiyle kim olduğunu anladım.
"Daniel!ba-na yardım et-melisin!" dedim nefes nefese.
"Neler oluyor?İlk önce nefes al ve anlat."Derin bir nefes aldım nefesimi yavaşça düzene sokmaya çalışırken yarım yarım cümleler kuruyordum.
"Ben-ahır yanıyor-anlat.." dedim ve o sırada dikkatimi bir şey çekti.Daniel sol elini tutuyor ve elinden yere kırmızı bir sıvı damlıyordu..Kan..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
FantasyO gece durduraksız gök gürledi..Kral Vincent şatosunda güzeller güzeli eşi Eleanor'u ve minik Prensesi heyecanla beklerken her şeyden habersizdi... Kraliçe Eleanor ise son nefesini yağmurun başlamasından hemen önce vermişti.Cadı amacına ulaşamamış...