17. Bölüm | Mutfakta Veda

76 5 2
                                    


Kahveleri servis etmiş, Burak'la yan yana otururken ortamdaki muhabbetin son bulmasını bekliyorduk ama bizimkiler hiç o taraf durmuyorlardı.

"bence asıl konuyu unuttular." Diye mırıldandım.

"biraz daha bekleyelim olmadı ben seni senden isteyeceğim." Dediğinde gülmeden edemedim.

"sakin olun, sadece birbirlerini çok sevdiler." Dedi Buket abla.

"sakiniz." Dedik aynı anda Burak'la.

Buket abla yavaşça yanında oturan annesini dürterken Selma teyze de annemle konuşmasını bölüp Buket ablaya döndü. Buket ablanın bir şeyler söylemesiyle onu onaylarken boğazını temizledi. Salonda sadece babamlar konuşuyorlardı. Uzun süren sessizlikten rahatsız olmuş olmalıydılar ki onlar da konuyu kesip sessizliğe dahil olmuşlardı.

Hüsnü amca kahvesinden bir yudum alırken "biz asıl meseleye giriş yapmadık malum." Dedi. "aslında biz zaten bu işi olmuş olarak kabul ediyoruz, hepimiz sizin izdivacınıza razıyız. Yine de niyetlerimiz bir olsa da her şeyi usulünce yapalım istiyoruz."

"öyle öyle." Dedi babam gülümserken.

"Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızın Tuana'yı oğlum Burak'a istiyorum dünür." Dedi Hüsnü amca.

Babam bana bakarken onayımı bekledi. Gözlerimi açıp kapatırken gülümsedi.

"zaten gençler birbirlerini sevmeye başlamışlar, e biz de dediğin gibi usulü yerine getirelim. Hayırlı uğurlu olsun." Dedi babam.

Herkes bir anda rahat bir nefes almaya başlamıştı. Zaten her şey belliydi, istememe gibi bir durum da söz konusu değildi ama yine de bir gerginlik vardı işte.

Berna yerinden kalkıp giderken tepsiyi getireceğini anlamıştım. Zamanlaması müthişti bu kızın. Tam bir evlilik kızdı ama hak etmediği şeyler yaşıyordu.

Berna elinde tepsiyle gelirken Selma teyze de çantasındaki yüzükleri bir çantada bize daha önceden ulaştırmış olmalıydı. Berna bu konularda işin uzmanı olduğundan hazırlamıştı kesin. Yoksa ben gerçekten boş tepsi getirmesini bekliyordum, burada ayarlarız diye düşünmüştüm.

Yüzüklerin olduğu tepsiyle Berna salona girince herkes de haliyle ayaklandı. Kalbim çarpmaya başlamıştı işte. Garip geliyordu. Sanki yavaş yavaş ailemle aramızdaki bağlar kesiliyordu. O ip git gide incelecekti her adımda. En azından şimdilik öyle geliyordu.

Babamlar arasında kurdeleyi kim kesecek adlı alçakgönüllülük yaşansa da Hüsnü amca galip gelerek bu şerefi babama bırakmıştı. Babam yüzüklerimizi takarken bir yandan da dualar etmeyi ihmal etmiyordu.

Duasını bitirdikten sonrasında "sen daha güzel dualar biliyorsundur damat, bizden de bu kadar." Dediğinde herkesten kıkırtı yükseldi.

"estağfurullah, bizimki sadece eğitimle olan bir şey." Dedi Burak.

"öyle öyle, şimdi kimse eline su dökemez." Dedi babam eline makası alırken.

"makas kesmeyebilir yalnız." Dedi Berna.

Herkes gülerken "bu da bizim evin küçük kızı olmayı başardı, hadi bakalım bir deniyelim." Dedi babam.

Babam makası kesmiyormuş gibi yaparken Burak gülerek cebinden birkaç iki yüzlük çıkartıp Berna'ya uzattı.

"şimdi keser mi?" diye sordu.

"çeyiz sandığında görüşürüz enişte bir dahakine, şimdilik keser ama." dediğinde herkes yeniden gülmeye başladı.

KavuşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin