Öncelikle yazdığım bu hikayede bir takım eksikler olabilir. Olabildiğince tamamlamaya çalışarak yazıyorum. Düzenleneceği kesin zaten. Gözünüze hitap etmeyen, eksik bulduğunuz, hoşunuza gitmeyen, sıkıcı bulduğunuz kısımlar olabilir. Lafım yok. Olabilir. Yazdığım ve devam ettirdiğim ilk yazı diyebilirim bu kitaba. Bunu göz önünde bulundurabiliriz değil mi? Acemice de diyebiliriz. Fakat acemice diyerek, beklentinizi en aza indirerek okumanızı da istemiyorum. Çok fazla şey beklemenizi de istemiyorum gerçi. Neyse, sadece eğer hatam varsa affola. Olaya olabildiğince yavaş girmeye çalıştım, sıkılmayın olur mu?
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
⠀⋆
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀"Babaa! babaaa!"
Adam siyah, geniş omuzlarını saran ceketini düzelterek arkasını döndü. Küçük kızı elinde topladığı ve avucuna zar zor sığdırdığı papatyalarla ona doğru koşmaya çalışıyordu.
Daha 2 buçuk yaşındaydı ve zar zor koşuyordu. Saçları yukarıdan iki kulak yapılmış her koşup durduğunda sallanıp duruyordu. Küçük burnunu yemek istedi adam.
Kızına doğru yürüdü ve o yetişsin diye tertemiz, ütülü siyah pantolonunun kirlenmesini umursamadan dizlerinin üstüne çöktü. Kollarını iki yana açarak kızını beklediğini ve geldiğinde onu sımsıkı kucaklayacağını gösterdi.
Arkasından Ardınç abisi koşuyordu. Küçük kızı korumak için. Küçük bebek her düşmek üzereyken arkasında bekliyor ve onu sıkıca tutup dengesini sağlıyordu.
Küçük Leyal sonunda babasının kollarının arasına girdiğinde, babası cennet kokulusundan derin bir nefes aldı. Boynuna ve yanaklarına bir sürü öpücük bıraktı. Küçük kız babasının sakallarından rahatsız olduğu için çığlık atarak uzaklaşmaya çalıştığında babası gülümseyip onu kucağında sıkıca tuttu.
"Baba bak baba bak!"
Küçük avucunda tuttuğu papatyaları babasının gözüne sokmaya çalıştığında Ardınç gülerek ikisini izledi. Tek Leyal babasına zarar verebiliyordu ve bu kardeşler arasında oldukça komikti.
"Bakayım kızım."
Babası gülümseyerek kızına döndüğünde, kız, daha yeni yeni çıkmaya başlamış küçük dişleriyle kocaman gülümsedi.
Turgay Bey için kızı bir imtihandı resmen. Kızını bağrına basıp saklamak, dişlerini her yerine geçirip midesine atmak istiyordu. Çok tatlıydı bebeği. Dünyasında açan bir çiçekti.
"Baba ben topladım!"
Aşırı heyecanlı konuşuyordu küçük Leyal. Babasına, Ardınç abisiyle topladığı çiçekleri göstermek onun için çok heyecan verici ve eğlenceliydi. Üzerine giydiği çiçekli elbisesi toprak olmuştu ama bu kimsenin umrunda değildi. Turgay bey Bir koluna kızını alarak diğer eliyle Ardınç'ın saçlarını okşadı. Leyal'in abisi babasının yanında küçük kardeşini izliyordu. Leyal ile en çok ilgilenen oğlu Ardınç'tı sanırım. Ne zaman işten gelse küçük oğlu Ardınç hep güzeller güzeli kızının yanındaydı
"Aferin benim güzel kızıma."
Turgay Bey kızının yanağına son bir defa sert bir öpücük bıraktı ve dizlerinin üstünden kalktı. Ayağa kalktığında küçük kızı fazla yüksekte olduğu için kahkahalara boğulmuştu.
"Baba yüksek!"
"Evet benim kızım yükseklerde."
Babası Leyal'i kucağında yan çevirerek sıkıca tuttu ve bahçedeki büyük oturma alanlarına doğru ilerledi. Ardınç peşlerinden koşmak yerine eve doğru yürüdü. Sonuçta küçük kardeşi babasının yanında güvendeydi ve Ardınç artık televizyon izleyebilirdi.
Evin ilk gözağrısı Kutal 14 yaşında olmasına rağmen diğer çocukların aksine, bahçede bulunan geniş kanepede yayılmış kitap okuyordu. Kitaba fazlasıyla daldığından etrafta olup bitenlerin farkında pek değildi.
Küçük Leyal, abisinin kitap okuduğunu gördüğünde ağzından çıkardığı küçük mutluluk çığlıklarıyla babasının kucağından çıkmak için çırpınmaya başladı.
Turgay bey önce kızının bu tepkisine anlam veremeyerek biçimli kaşlarını çattı. Daha sonra görüş açısına giren Kutal'la kızının bu tepkisine anlam vererek küçüğünü yere doğru yavaşça bıraktı. Sanırım küçük kızının evde bulunmayı en sevdiği yer büyük abisi Kutal'ın yanıydı.
Küçük Leyal yere bastığında ilk başta dengesini toplayamasa da babasının yardımıyla ayakta durdu ve babasına doğru döndü. Küçük burnunu kırıştırarak babasına elini uzattı. Turgay bey bunu hiç garipsemedi. Ne zaman küçük kızı elini ona doğru uzatsa ya kucak istiyordu ya da küçük dudaklarıyla öpecekti. Turgay bey dizlerinin üzerine eğilerek kızına doğru döndüğünde küçük kız elinde büzdüğü papatyaları babasının ceketinin cebine bıraktı sertçe.
Daha sonra küçük ellerini babasının omzuna yaslayarak babasına yetişmeye çalıştı. Turgay bey mutlulukla ona doğru eğildi ve küçük kız babasının yanağına kocaman, sulu bir öpücük bıraktı.
Leyal hemen arkasını dönerek paytak adımlarla Kutal abisinin yanına koşmaya başladığında Turgay bey ceketinin ön cebinde duran ezilmiş papatyalara bakındı.
Dünyanın en güzel çiçekleri her zaman cebinde bulunan papatyalardı. Sadece cebindeki papatyalar.
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYÂL
RandomNe adam bir daha cebinde ezilmiş papatyalar buldu, ne de kız ezdiği papatyaları hatırladı. ❋