Bölüm Şarksı: Tame Impala-Borderline
Multi: Marlena
İyi okumalarr <33
࿐ ࿔*:・゚
Gone a little far
Gone a little far this time for somethinHow was I to know?
How was I to know this dark emotion?
Biraz ileri gittim
Bu sefer bir şey için biraz ileri gittimNasıl bilirdim?
Bu karanlık duyguyu nasıl bilirdim?
We're on the borderline
Caught between the tides of pain and rapture
Possibly a sign
I'm gonna have the strangest night on Sunday
Biz sınırdayız
Bu acı ve kendinden geçme arasındaki gelgitlere yakalandık
Bir işareti olmalı
Pazar günü hayatımın en garip gecesini geçireceğimin
There I go
Quite a show for a loner in L.A.?
Askin' how I managed to end up in this place
And I couldn't get away
İşte gidiyorum
Los Angeles'daki bir yalnız için oldukça olağanüstü
Buraya gelmeyi nasıl başardığımı soruyorum
Ve uzaklaşamıyorumTame Impala-Borderline
࿐ ࿔*:・゚
"Hocaya bakar mısın ya? Neymiş aydınger kağıdı yerine otokopi kağıdı kullanamazmışım. Böyle şey olur mu?"
"Dean ne saçmalıyorsun Tanrı aşkına, ikisi aynı şey mi?" dedi Edna hayretle. Bir yandan da ciddi kalmak için dudaklarını birbirine bastırıyordu, kendini zor tuttuğu belliydi.
"Bana göre evet."
"Yazık kafana dostum."
Yavaş adımlarla okuldan çıkarken bizimkiler rutin makara konuşmalarına devam ediyordu. Gün bizim için bitmiş ve dersler yine tüm yoğunluğuyla bizi sarmalamıştı.
Kulaklarım grupla beraberdi ama aklım, dikkatim ve geri kalan 4 duyu organım için aynı şey söylenemezdi. Grup sohbete -Dean'le dalga geçmeye- o kadar çok odaklanmıştı ki benim sohbete katılmayıp etrafı gözetlediğimi fark etmemişlerdi bile.
Okulun dışına çıktığımız andan beri gözlerim Zach'i arıyordu. Okul çıkışında buluşmayı kabul etmişti, işlerini buluşma saatine göre ayarlayacaktı. En azından bana öyle söylemişti. Zach dakik ve sözünde duran bir insandı, şimdiye kadar burada olması gerekiyordu. Galiba şu hayattaki en çok güvendiğim insanlardan biri olmasının sebebi de bu iki özelliğiydi.
Fazla uzun bir süre geçmeden sonunda gözlerim onunkilerle buluşmuştu, okulun çaprazına park ettiği arabasına yaslanmış derin çukurları andıran gamzeleriyle bana kocaman bir gülümseme bahşediyordu.
Eva'nın kolundan kolumu yavaşça çekip tüm gücümle ona doğru koştum. Az sonra kollarının arasındayım, elleri sıkı bir şekilde bedenimi sarmalamıştı. Havada birkaç tur döndürülürken kahkahamı serbest bıraktım. Daha dün görüşmüş ve hasretimizi gidermiştik ama gören de sanki yıllardır birbirimizden haber alamamış sanırdı.
Bedenlerimiz ayrılırken diğerleri de yanımıza gelmişti.
"Selam." Dedi Brandon. Yüzlerinden Zach'i görmenin onları da mutlu ettiği ve heyecanlandırdığı okunuyordu. Bunda Richard'ın davasının dedektifi olmasında muhakkak büyük etkisi vardı. Ama onun dışında zaten Zach'le daha önce tanışmışlar ve onu çok sevmişlerdi. Davanın bir etkisi olmaması da bu yüzden muhtemeldi.
"Selam dostum, naber nasılsınız bakalım." Bir yandan da hepsinin teker teker ellerini sıkıyordu.
"İyiyiz ya, nolsun ödevler okul falan yuvarlanıp gidiyoruz işte." diye cevap verdi James. "Hayırdır hangi rüzgar attı seni buraya?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
born to die | the night stalker {Richard Ramirez fanfic.}
Hayran Kurgu"sonra birine bağlandım. ve hep öyle kaldım."