Owan'ın Anlatımıyla
Havaya karışan bitmek bilmeyen siyah dumanlar iyice artıyordu.Dedektif'in acısını biraz da olsun hafifletmek için onu buradan götürdüm.Daha fazla izlemek ona acı veriyordu.Ama bir yandanda kabusların bir süreliğine son bulduğunu düşünürken içimden tebessum ettim.Dedektif'in araba kullanacak hali yoktu.Onu ön koltuğa yerleştirdikten sonra bende şofor koltuğuna oturdum.Dedektif'e evinin nerde olduğunu sordum.Bu kucuk kasabada bulmak zor değildi.Dedektif biraz da olsun kendine gelmişti.Eve yaklaştığımızda arabadan inip Dedektif'in inmesine yardımcı oldum.Kapıdan girmeden bana baktı ve tebessum etti.
"Her şey için teşekkür ederimm Owan. Sen olmasaydın bu cesareti bulamazdım.Sen çok güçlüsün." dedi.
Bende ona tebessum ederek ekledim"Arabayı burada bırakıyorum.Bence bir kaç gün merkeze gelmeyip dinlenmelisiniz" dedim.
Başını evet anlamında sallayıp içeriye girdi.Bende eve doğru ilerledim.Kısa süreliğinede olsa rahat bir nefes alabilmek benim için çok değerli bir hazineydi.Olaylar çok cabuk gelişmişti benim için.Ama asıl kabus daha başlamamıştı.Kısa süreligine kesilen bu kabuslar yeniden başladığında o şeyi bulup öldürmemiz gerekecek.İşte o zaman ebediyen kurtulucaz.En azından öyle olacağını umuyorum.Tüm bunları bir kenara bırakarak evimin önüne geldiğimi farkettim.
*****************************
Owan evinin kapısını ilk defa isteyerek açıyordu.Saat daha sabahın altısıydı.Aklına iki gün izinli olduğu geldi.Christopher'a böyle demişti.Merdivenlerden yukarıya çıkarak odasına girdi.Üzerindeki his kokusundan kurtulmak için kıyafetlerinden kurtuldu.Banyoya girdi.Ilık bir duş aldı.Su damlaları pürüzsüz ve beyaz teninde yukarıdan aşağıya süzülüyordu.Bir kaç dakika duşun altında hiç hareket etmeden durdu.Sonrasında saçlarını birkaç kez yıkayıp duruladı.Havluyu üzerine geçirdikten sonra buharlaşan aynayı eliyle sildi.Bu sefer aynaya baktığında gördüğü gözlerde yaşama isteği vardı.Banyodan çıkıp üzerine rahat bir seyler giydikten sonra saçlarını taradı.Daha sonra merdivenlerden aşağıya indi.Uzun koridordan geçtikten sonra mutfağa girdi.Dolabı açtı ama çoğunlukla merkezde yediği için pek bir şey almamıştı.Gözüne çarpan iki tane portakalı alıp kendine portakal suyu hazırladı.Ağırlığını tezgaha vererek hızlıca başına dikti.İçi çok yanmıştı anlaşılan.
Uzun koridordan tekrar geçip yukarıya çıktı.Gece gordugu kabusla bölunen uykularını telafi etmek için kendini yatağa attı.Yaklaşık on saat süren uzun bir uykunun ardından gözlerini açtı.Komidinin üzerindeki telefonuna baktığında saat akşamın altısıydı.Ne bir kabus görmüştü nede yastığında gözyaşlarının ıslaklığı vardı.
Gözlerini ovuşturup yatağından kalktı.Elini yüzünü yıkayıp biraz serinledikten sonra aşağıya indi.Koltuğun uzerinde duran dosyaya gözü çarptı.Bu dosya gece merkezde kimse farketmesin diye raftan rastgele aldığı dosyaydı.Arabanın arka koltuğuna fırlattığı dosyayı almayı ihmal etmemişti.Koltuğa oturduktan sonra dosyayı eline aldı.Dosyanın ilk sayfasını açtı.Bir adamın resmi vardı.Adı ''DALE JOHNSON.''
Dosyada ismi yer alan bu adamın ismi dışında özgeçmişi de yer alıyordu.Mezun olduğu okul,yüksek lisanslar,daha önce nerde çalıştığı.Sayfanın en altında duyuru kısmı vardı.Owan'ın gözü oraya kaymıştı.Duyuruda''Owan Johnson Kansas Kasabasındaki merkeze atanmıştır.''yazıyordu.Owan'ın raftan rastgele seçtiği dosya merkeze atanan yeni kişiydi.Dosyayı bir kenara bırakıp uzun koridordan mutfağa ilerledi.Yıllar sonra rahat uyuduğu bu uykunun ardından acıktığını hissetmişti.Elindeki malzemelerle ne yapabileceğini düşünürken aklına omlet yapmak gelmişti.Omleti ğişirdikten sonra tabağa koyup hızlıca yedi.Tabağı yıkayıp yerine koyduktan sonra aklı hala o dosyadaydı.Kim bilir, belkide yeni atanan bu kişi Owan ve Christopher'ın takımına katılırdı.Owen'ın aklına iki gün izinli olduğu gelmişti.Yani Christopher'a öyle demişti.Yukarıya odasına giderek yatağa uzandı.Aklına birden Dedektif geldi.İçinden '' Kim bilir nasıldır şimdi?Arayıp rahatsız da edemem.Belkide güzel bir uyku çekiyordur''diye geçirdi.Ve yeniden gözlerini kapatıp uykuya daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE
SonstigesKadının hayatında ölümle yaşam arasındaki o ince çizgi hiçbir zaman eşit olmamıştı.Ya ölüme biraz daha yakındı ya da yaşamaya biraz daha uzak... Karanlıkta kabuslarıyla kaybolmuş çaresiz,yaşamak isteyen bir kadın. Kadının kabuslarına tanık olmuş,ona...