15■Sonum oldun mutlu musun? (Final olabilir.)

141 10 4
                                    

Bugünlerde sanki hiç yaşamıyor gibiyim. Hissizleştim sanki. Soğudum yaşamaktan, hayattan. Zaten bu hayata katlanabilme sebebim belliydi. O da yok şimdi.

Hayat sanki bana "Var ama sana yok." diyor bu aralar.

Senden az da olsa var ama bana yok. Hem de hiç yok. O az kısmıda sadece güzel kızlara var. Yapma be, ben güzel değilim ki. Neyse o kadar derdim varken şimdi bir de buna üzülecek değilim.

Konu kesinlikle seninle ilgili değil. Yani seni hiç mi hiç ilgilendirmiyor.
Ne? Seni seviyor olmam seni ilgilendirir mi? Bundan sanane oğlum. Yani sonuçta seni falan sevmiyorum. Sadece seni seviyorum.

Öyle bir hayatın tam göbeğine düştüm ki bu aralar. 'Kötü' kelimesinin psikoloji bulmuş halini yaşıyorum resmen.

Sanki;

Hayranı olduğun yazarın cesaretinden ve arkadaşlarının baskısından gaza gelip cesaretleniyorsun. Ve o gece aşık olduğun -hoşlandığın ve ya sevdiğin demeyeceğim çünkü dört yılı geçince aşık sayılıyormuş- çocuğa mesaj atıyorsun.
'Açık olduğun zaman mesaj atar mısın? Bişey soracağım.' diye.

Bir gün boyunca cevap gelmiyor son görülmesi değiştiği halde. Görmediğini düşünüp bir kez daha mesaj atıyorsun.
'Mesajı görmedin galiba ya da müsait değildin. Çevrimiçi ve müsait olduğun zaman mesaj atar mısın? Birşey söyleyeceğim.'

Sonra sen gelen cesareti iftarda yemiş gibi hissediyorsun ve 'Söyle' diye ayı misali bir cevap geldiğinde ne yapacağını şaşırıyorsun ve 'Sonra şaaparız. Şimdi boşver. İyi geceler.' diye bir mesaj atıyorsun.
Ardından da 'Ben bir ara atarım sen görürsün zaten.' diye bir mesaj daha atıyorsun.

'Ne atıcaksın?' diye soruyor.

'Mesaj salak ne atacağım başka.' diye cevap veriyorsun.

'Şimdi atsana mal.' diyor.

'Olmaz. Sen şimdi yat uyu. Hadi iyi geceler.'

Konuşma böyle sonlanıyor. Senin amacın bir şaka yapıp, tumblr şakası diyerek konuyu kapatmak. Ama şeytan sahurdan hemen önce saat 02:38' de seni dürtüyor. Sende hazır başlamışken bitireyim deyip mesaj atıyorsun.
'-ismi- ben seninle yanlışlıkla 'kanka' oldum.'

Yine son görülmesi değiştiği halde cevap gelmiyor. Artık umudunu kesmişsin. Bu çocuk kesin bana kızdı, küstü, bir daha konuşmayacak diye düşünmeye başlıyorsun. Arkadaşlığı da gitti diyorsun ve en çok da buna üzülüyorsun.

Aynı gün içinde kafa dağıtmak için gittiğin arkadaş ortamında onun, senin gerçekten çok sevdiğin ve değer verdiğin, güvendiğin bir kızla çıktığını öğreniyorsun. Soruyor arkadaşın üzülüp üzülmediğini "Yok be, ben neler gördüm. Bu mu koyacak?" diye geçiştiriyorsun. Başka pek umursayan da yok zaten herkes "Şok oldum." hallerinde.

O an pişman oluyorsun o mesajı attığına, şeytanı dinlediğine, kendine mâni olmadığına. Ama gururlusun ve kendine bile pişman olduğunu çaktırmıyorsun. Hiç bozuntuya vermeden bir de üstüne üstlük eve gidince 'Attığım mesaja cevap vermeyeceğini biliyorum. Görüp görmediğini bilmiyorum ama attığım mesajı tumblr şakası olarak sayabilir miyiz? ' diye. Bir de şunu ekliyorsun 'Cavabın 'hayır' bile olsa lütfen geri cevap at.'

Salaksın çünkü. Bildiğin lisanslı malsın. Katıksız gerizekalısın kızım sen. Bir gram beynin vardı onu da sahurda yedin herhalde diye düşünsende olan oldu artık. Bak hâlâ pişman olduğunu kabul etmiyor diye kendine kızsan da gurur işte. Ama 'Gurur Senin Neyine' mal.

İftardan sonra orada kalmak üzere arkadaşına gidiyorsun. Yine seni merak eden arkadaşın "O olaya mı üzüldün?" diyor. "Hayır ya. Ben zaten kıza üzüldüm. Kız çok iyi kızdı. Nasıl onunla çıktı anlamadım." falan deyip durumu kurtarıyorsun.

Bir Platonik EdebiyatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin