Bölüm 30 - Akrabalık bağı

106 7 128
                                    

》Horasan, Merv obası《

Süleyman: ,,Başka bir şey yok, Karaca. Kaç kere diyeceğim? Alparslan bunları söyleyip gitti. Ardından da sultanımız Yınal Bey ile konuştu."
Karaca: ,,Düşün, Süleyman. Atladığın bir ayrıntı yok mu?"
Süleyman: ,,Yok, hiç bir şeyi atlamadım. Sana her şeyi eksiksiz anlattım. Gayrı sorup durmayasın."

Süleyman Bey kendi otağında minderin üstüne oturur. Karaca Hatun onun yanına oturur.

Karaca: ,,Demek Alparslan Bey'in o mektuptan haberi yoktu..."
Süleyman: ,,Öyle..."
Karaca: ,,Hasan Bey, Alparslan'ın atabeyi değil midir? Ondan bunu gizlemesini aklım almıyor, Süleyman."
Süleyman: ,,Hasan Bey gizlemesinin sebebini dedi ya... Gardaşım başına buyruk hareket etmesin diye gizlemiş."
Karaca: ,,O onun atabeyi. Benim tanıdığım Hasan Bey bunu gizlemek yerine ona âşikar edip doğru yolu gösterirdi."
Süleyman: ,,Çok şüphecisin, Karaca. Akça Hatun'a da böyle yapıyorsun."
Karaca: ,,Akça'nın ne kadar şüpheli davranışlarda bulunduğu ortada. Sürekli obadan çıkıp gitmeler, Alparslan Bey'e yanaşmalar... Allah bilir o kalede ne dolaplar çevirir imdi..."
Süleyman: ,,Kızın günahını alırsın."
Karaca: ,,Almam, Süleyman. Selcan anamın gözüne girmek için kaç takla atar, görmez misin?"
Süleyman: ,,Karaca..."

Karaca Hatun ayağa kalkar.

Karaca: ,,Herneyse, ben de kaleye, Selcan anamın yanına varayım. Hal hatrını sorayım. Bir müddet onun yanında kalmak isterim."

Süleyman da ayağa kalkar.

Süleyman: ,,Anamı görmek mi istersin, yoksa Akça Hatun'u gözetlemek midir niyetin?"

Karaca, Süleyman'ın gözleri bakar. Kocası niyetini hemen anlamıştı.

Karaca: ,,Her ikisi de. Hem Seferiye Hatun'un mektubu da kafamı kurcalamıyor değil. Bu işin aslını öğrenmem gerek."
Süleyman: ,,Obaya kim bakacak? Ben de babam da vazifelere gidip geliriz. Devamlı obada durmayız, bilirsin. Alparslan da Vaspurakan'da. Ağabeylerim Kavurd ve Yakuti de uzaklardalar. Hem hatunların başında da duracak biri lazım."
Karaca: ,,Gevher var ya, Süleyman. Hem sizi vekalet eder hem de hatunların başında durur."
Süleyman: ,,Sen onun büyüğüsün, biraz yardımcı olman gerekmez mi?"
Karaca: ,,Ben onun büyüğüyüm, lâkin o da küçük bir çoçuk değil, Süleyman. Koskoca Çağrı Beyimizin kızı bunların üstesinden tek başına da gelir. Akşama doğru yola koyulacağım."

Süleyman bir şey demez. Karaca bazı eşyalarını heybesine koymaya başlar.

----------------------------------------------------------

》Ani《

Grigor, Alexander ve Kekavmenos yine taht odasındalar. Grigor öfkelidir.

Grigor: ,,Size o hainleri bulacaksınız demedim mi?!?"
Bizans askeri: ,,Efendim, Branas ve arkadaşlarına kıyan her kim ise hiç iz bırakmamış. Malesef hal böyleyken o haini kolay kolay bulamayız."
Grigor: ,,Lanet olsun! Çık dışarı!"

Bizans askeri eğilip çıkar.

Alexander: ,,Baba, sen bu işi bana bırak. Ben elimden geleni yapacağım."
Grigor: ,,Neden sana bırakayım? Geçen seferki görevin gibi eline yüzüne bulaştırıp esir düşesin diye mi?"

Alexander'in yüzü düşer. O anı onun için öyle utanç vericiydi ki... Babasının gözünden düşmesi ise onun için daha kötüydü...
Tekfurun genç oğlu bir şey demeden çıkar ordan.

Kekavmenos: ,,Oğlunun üzerine çok gidiyorsun, Grigor. Kendini kanıtlaması için neden şans vermiyorsun?"
Grigor: ,,Verdim de ne oldu? Beni Alparslan'ın isteklerine boyun eğmek zorunda bıraktı."
Kekavmenos: ,,Sen her zaman başarılı olabildin mi? Ben olabildim mi? Olamadık. İnişler de olur çıkışlar da. Alexander'a şans vermezsen asla düzelemez."

AlpSef: Nefret etme, çok seversin...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin