Bölüm 38 - Bembeyaz yasemin

122 5 24
                                    

》Vaspurakan yakınları, Yasemin tepesi《

Hançer hazır saplanmışken Karahanlı melikesi çevirmeye başlar onu. Bu hareket, Selçuklu melikinin acısına acı katar ancak inlemeye hâla niyeti yoktur. Yine ağzını açmadan ufak bir ses çıkar sadece. Seferiye hançeri daha fazla çevirmeden Alparslan müdahale eder. Hançeri tutan eli daha sıkı tutar çevirmeyi durdurmak için. Ardından yavaş yavaş Seferiye'nin elini geri çekip hançeri çıkarır saplanan yerden. Gözlerini bir kaç saniye kapatıp açar yine. Sonra Seferiye Hatun'un bileğini bırakır. Ve de diğer eliyle tuttuğu o ince kolu...
Ne olduysa o kolu tuttu diye oldu zaten...

Süleyman Bey ve erler daha fazla beklemeyip yaklaşırlar koşarak.

Hasan: ,,Beyim!"
Süleyman: ,,Gardaşım! Eyi misin?"

Alparslan Bey, Seferiye Hatun'a bakmaya devam eder.
Ne hâlin varsa gör dermişçesine...
İyi niyetiyle onun emniyetini düşünmüştü alt tarafı. Bunun karşılığı gerçekten hançer darbesi mi olmalıydı? Tabiki hayır. Seferiye Hatun'un bu hareketinin arkasında başka bir niyet olduğunu gayet iyi sezer Selçuklu meliki...
Alparslan göz ucuyla hançere bakar. Ardından Seferiye'ye son bir bakış atıp atına biner. Arkasını dönmeden sürer atını. Yiğitler de ona uyarak arkasından gelirler.

Seferiye elindeki kana bulanmış hançere bakar.
Hançerden akan kan damlalarını takip eder gözleriyle...
Kan damlaları, yerdeki beyaz yaseminlerden birine damlamaktadır.
Yasemin çiçeğinin her türlü rengi vardı bu tepede.
Bu yüzden buraya Yasemin tepesi derler.
Mis kokusuyla insanın ruhunu ferahlatır.
Seferiye hançerdeki kanı temizlemeden kınına sokar.
Kana bulanmış ellerine bakar.
Alparslan'ın buna neden karşılık vermediğine anlam veremez.
"Neyse ne, Alparslan öyle ya da böyle bu olaydan sonra evlilik hükmünü bozmak için büyün adımlar atacak" düşüncesiyle Seferiye yaklaşık 20 metre uzaklığında olan ırmağa yaklaşıp ellerini temizler.
Ardından yine o beyaz yasemin çiçeğine yaklaşır.
Yanına eğilip bakar iyice...
Kafasını derin düşünceler kurcalar.
Bembeyaz yasemin çiçeğinin kana bulanması sanki Seferiye Hatun'un içinde bulunduğu ahvali yansıtıyordu...
Zira beyaz renk masumiyeti, adaleti, temiz kalbi temsil eder.
Kan ise hem doğumu, hem de ölümü temsil eder.
Karahanlı melikesi bu durumda tabiki ölüm olarak yorumlar kanı...
Zira o masum yasemin çiceği kan ile boyanmıştı.
Evliliğin gerçekleşmesi taktirinde Seferiye'nin de ahvali bu yasemin çiçeği gibi olacaktı...
O masum, temiz, âdil melike, düşmandan gelecek olan şerler ile, o kan ile boğulacaktı...

Seferiye diğer beyaz yaseminlere bakar. Ardından üstünde kan damlası olan yasemine yönelir.

Seferiye: ,,Ahvalimiz birbirine benzeyebilir, lâkin kaderimiz benzemeyecek. Beni düşman kanıyla boğmalarına mahal vermeyeceğim. Kendimi bu ölümden kurtaracağım."

Ölüm kelimesinden kastı evlilik hükmüdür Karahanlı güzelinin...
Düşmanıyla evlendiği gün, onun bedenen olmasa da ruhen öleceği gün olacaktı...
En azından o böyle hissediyordu...
Hatta ölümden de beter bir his bu...

Seferiye, yasemin çiçeğini olduğu gibi bırakıp atı Gökkız'a biner ve yola koyulur. Yasemin tepesinden uzaklaşıp Vaspurakan'a doğru gider.
Onun atı da demin gördüğü yaseminler gibi bembeyazdı.
Seferiye'nin atına Gökkız ismini takmasının sebebi atın hızından kaynaklıydı.
Öyle hızlı ki, ona binerken göklerde uçar gibi hissederdi kendisini Seferiye Hatun...
Ve de o atın gözleri de gök mavisiydi...
Tıpkı hanımında olduğu gibi...

Bir müddet sonra Alparslan Bey yakındakilerle birlikte kaleye varır. Üzerine giydiği kurt postu her ne kadar siyah olsa da hançer yarası belli oluyor. O sebeple sol omuzunun üzerine açık kahverengi renkte olan bir kurt postu koyar, ön ve arka taraftan aşağıya doğru sarkacak şekilde. Böylece ön tarafta aldığı yara belli olmayacaktı. Alparslan'ın kardeşi Süleyman ve diğer yiğitler onun yarasını gizlemesinin sebebini sormadan yürümeye devam ederler. Yiğitler kalenin avlusunda Selcan Hatun ve Akınay Hatun ile karşılaşırlar. Alparslan yarasından ötürü biraz halsiz olsa da elinden geldiğince yüzüne yansıtmaz bunu. Ancak Selcan Hatun'un gözünden kaçmıyor bu durum.

AlpSef: Nefret etme, çok seversin...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin