Bana gelme, ben seni bulacağım

201 39 27
                                    

Merhaba sevgili Psyhce okuyucuları, kitlemiz yavaş yavaş da olsa artıyor. Eğer kurgunun daha büyük kitlelere ulaşmasına yardımcı olmak ve bana motivasyon vermek isterseniz diye buraya kurgularımla alakalı editler yapıp paylaştığım tiktok ve instagram hesaplarımı bırakıyorum.<3 iyi okumalar.

Instagram: c8swell7
Tiktok: 8caswell7

⚜⚜⚜

Minho

Kendimi boşlukta süzülüyor gibi hissediyordum. Son birkaç gün içinde yaşadıklarımız o kadar fazlaydı ki kendimi denizin derinliklerine atmak, boğmak istiyordum. Ama yapamazdım, beni bekleyen, bana güvenen insanlar vardı. Onları yarı yolda bırakmak istedim, hemde çok. Prens olarak doğmak, Lyonis kanından dünyaya gelmek, asla istediğim şeyler değildi. Her zaman güçlü, dimdik ve ayakta olmalıydım. Yönetebilmem için bu gerekliydi. Hata veya zayıflığa yer olmayan, ayağı takılanı cehennemin dibine kadar çeken bir çukurdu Fenrir. Mucizelere gebe olduğu kadar karanlıkla dolu olan ikinci bir yüze sahipti. Bütün bunlar ile mücadele etmek içinde güçlü olmalıydım. Alfam ile tanıştığım günden beri her zaman kendimi hiç olmadığım kadar güçlü hissetmiştim. Her zaman istediğimi elde etmiş, cüretkar ve atılgan biriydim. O olmadan hiç bir şey olamayacağım düşüncesi bütün vücudumu ele geçirdi. İşte şimdi buradaydım, sonumda. Benim sonum dediğimde sadece benim değil bütün kıtanın dolaylı yoldan buna bağlı olacağını asla düşünmemiştim. Ben hem hiçkimseydim hemde herkes ama en önemlisi bir oğul ve kardeştim. Vücuduma çöken boşluk ile kısa bir süreliğine de olsa unuttuğum bu kimlikler, mucizelerle dolu bir kehanetin de en karanlık taraflarını da ortaya dökecekti. Ben ise gösterdiğim bu çocuksu zayıflığın sebep olduklarının farkına çok geç varacaktım.

⚜⚜⚜

Amaris ölüm döşeğindeyken

Sarayın içinde hızlı adımlarla ilerliyordum. Çok güçlü olduğunu sandığım kalbim sıkışmış, binbir parçaya ayrılacaktı sanki. Annem birkaç haftadır ağır hastaydı. Günlerdir odasına giremiyordum bile. Yüzüne bakmaya korkuyordum. Göreceğim çöküşten korkuyordum, onu hep sağlıklı haliyle hatırlamak istediğim için son günlerde onu görmek istememiştim. Yaptığım bencilceydi evet, ama babamın aniden çağırması ile aklımdan geçen düşüncelere engel olamadım. Onu son bir kez canlı görmek için geç mi kalmıştım?

Nihayet odasının önüne geldiğimde nefesimi tuttum. Yavaşça kapıyı tıklattım, kapıyı açmaya elim varmıyordu. Nihayet içeriden gelen kilit sesi ile kapı yavaşça açıldı. Ben yapamamıştım ama neyseki babam yapmıştı. Benim yerime kapıyı açtı. Gözlerine diktim gözlerimi. Ondan gelecek en ufak bir olumsuz sinyalde göz yaşlarım firar edecek gibiydi.

Neyseki korktuğum tüm o düşünceler babam kenara çekildiğinde annemin mutlu ama solgun gülüşü ile son buldu. Yatakta kollarını açmış bekliyordu. Koşarak sarıldım ona, sanki son sarılmammış gibi sarıldım.

"Oğlum, nasılda özlemişim kokunu. Neden gelmedin kaç gündür yanıma?"

Cevap veremedim, ellerim arkamda gözlerim yerde bakışlarım ile yetindim. Sanki anlamış gibi konuştu.

"Merak etme Minhom, ben her zaman senin yanında olacağım bunu biliyorsun değil mi? Yeterki kendine ihanet etme."

Ne demek istemişti? Dedikleri ile eşit şekilde elini çeneme koyarak  bakışlarımı yukarı kaldırdı nazik bir şekilde. Gülümsemesi çok güzeldi. Birdaha göremeyecegim diye çok korkuyordum. Ama sonradan farketmiştim ki annemin gülümsemesi hep yanımdaydı, yanı başımda. Kardeşimin yüzüne kazınmıştı o hatlar, tıpkı annemi andırıyordu. Ona her baktığımda annemin içimi ısıtan gülüşünü hissedebiliyordum. Sanırım kardeşime olan ekstra düskünlüklerimden birinin de sebebi buydu.

Psyche [DÜZENLENİYOR/DEVAM EDİYOR]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin