O Hekate'nin eşi(ydi)

176 39 44
                                    

Selam, sövme garantili bölüme hoş geldiniz.😊 Gerçekler açığa çıkmaya başladıkça daha da kırılacağız muhtemelen. 🥲 Yazarken şahsım adına en çok etkilendiğim bölüm şimdiye kadar bu oldu...

⚜⚜⚜

Birkaç dakikadır oldukça ürkütücü bir sessizlikte gergin bakışlar ile çadırda, çadırımda Saugenaylı veledin tekiyle oturuyordum. Şuan içinde bulunduğumuz ortam sinirlerimi bozuyordu. Karşıma geçmiş öylece beni izliyordu. Gerçekten sabrım tükeniyordu. 4 kumaştan duvar arasında nefes seslerimiz birbirini izliyordu. Sessizdik, fırtına öncesi sessizliği andıran türden.

Bilgili biriydim, her zaman kendimi buna inandırmıştım. Ne olursa olsun Fenrir'de olmuş, olan ve olabilecek her şey hakkında öyle ya da böyle bilgi sahibi olmak benim hem hobim hemde geleceğimdi. O yüzden o gün sarayda yaşanılanlar hakkında az biraz kafamda oturan şeyler vardı ama bunu karşımdaki prensten duymak istiyordum. Emin olmalıydım ancak o zaman gururumu geçici de olsa kenara bırakır ve işbirliğine yanaşırdım. Öfkeli ve inatçıydım ama aptal değildim. Elbette bütün o topraklara hükmetmek varken karanlığa gömülmesine müsade etmeyecektim. Bu yüzden karşımda oturan genç Saugenaylının da burada yapacağımız konuşmanın gidişatına göre şekillenecek şeylerin farkında olmasını ve benimle dürüst bir konuşma yapmasını umuyordum.

Gerçi Jeongin oldukça zeki bir prensti. Belkide en az benim kadar zekiydi. Bu yüzden bu sessizliği ile sırıtarak beni sinirlendirmenin yanı sıra aklında sürekli hesaplar yapıyor, çiziyor, bozuyor ve benimle olacak en karlı şekilde buradan ayrılmak için planlar yapıyordu. Yüzyıllar sonra onlara karşı ilk defa zafer kazanmış ve askerlerim prensi bizzat aşağılamıştı. Bunu asla unutmayacağını biliyordum. Unutmasını da istemiyordum, tıpkı bizim unutmadığımız gibi onunda içi içini yesin, gece uykuları kaçsın istiyordum. Fırsat kollayacaktı, uzunca bir süre sadece fırsat kollayacaktı. Bulduğu ilk şans ile de muhtemelen pençelerini boynuma geçirecekti.

⚜⚜⚜

Hekate

Kalbim, çok hızlı atıyordu. Sarayın zindanlarına attığım vücudu düşündükçe sızlayan ruhuma engel olmak için çok çabalıyordum. Yaşanan onca şeyden sonra, yüzyıllar sonra bile hala ondan hoşlanıyor muydum? Bu kesinlikle büyük bir sorundu. Ona acımamam gerekiyordu. Deltası ortaya çıkınca beni bir paçavra gibi kenara fırlatmış omegaya acımamalıydım. Zaten bu yüzden bu iş buralara kadar gelmişti, tereddüt ettiğim için. Eğer tereddüt etmeseydim şuan böyle bir tehdit dahi olmayacaktı. Tabii, Fenrir Kıtası da olmayacaktı. Bunun bedelini olarak ise yüzyıllar boyunca yerin altında acı içinde kıvranarak geçirmiştim. Ama şimdi Satana bana bir şans daha vermişti, telafi etmem için, kendimi kanıtlamam için son bir şans. Bunu asla boşa harcamamalıydım.

"Vekil Kral Minho, istediğiniz gibi saraydaki tüm aynaları kaldırdık efendim. Sadece yatak odanızda bulunan ayna kaldı. "

"Güzel, peki ya sana bahsettiğim hizmetçi. Şu sabah yanımdan ayrılan, kim olduğunu buldun mu?"

"Evet efendim. Prens Hyunjin'in baş yardımcısı Miya'ymış. Ama şimdi nerede bilmiyoruz. Bütün sarayda askerler onu arıyor. Bulduğumuzda onu da zindana atacağız."

"Hayır, onu bana getir."

"Emreders-"

"Ve ayrıca vekil kral deme hiç kafiyeli değil ve çok uzun. Nasılsa tacı giyecek tek kişi benim. O yüzden kral sayılırım. Bundan sonra bana sadece kral diye hitap edin."

Psyche [DÜZENLENİYOR/DEVAM EDİYOR]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin