Göğsümdeki İzin(M)

256 49 37
                                    

UYARI! Sexual Tension!

⚜⚜⚜

Chan

"Ay Işığı Prensi, beni duyuyor musun?"

Cevap vermiyordu, gözleri açıktı açık olmasına ama sadece süzüyordu beni, bakışları kalbimi deliyordu. Ondan kendime bile itiraf edemediğim kadar çok hoşlanmıştım. Ne zaman ona bu kadar tutulmuştum?

"Hyunjin, lütfen cevap ver iyi misin?"

Bu sefer adını söylemem ile yavaşça kendine geldi. Göz kapaklarını hafifçe kıpırdatarak doğrulmaya çalıştı.

"Ben iyiyim, teşekkürler."

Ayağa kalkarken doğrulmaya çalıştığı sırada bir elini beline sardığım koluma diğerini de omzuma koyarak dengesini buldu. Tam o sırada omzumdan göğsüme yayılan bir acı hissettim. Neredeyse tüm göğsümü kaplamış adeta kalbimi sıkıştırıyordu. Ani gelen acıyla boşta kalan elimi göğsüme götürdüm istemsizce. Bu hareketimi görünce bana delirmiş gibi bir bakış attı. Sonra kısık ama meraklı bir ses tınısı ile "Yoksa, göğsün mü ağrıyor?"

Nereden anlamıştı? İstemsizce birkaç saniye elim göğsüme gitmişti sadece. Sorusu ile şaşırmış ona bakarken hiç tahmin etmediğim bir hamle yaptı. Ateş Çiçeği Festival'inin açılışından bu yana soğuk olan tavırlarının aksine. Elini tamda göğsümün ağrıyan bölümünde hafifçe gezdirdi. Bunu yaparken ağzından bazı sözler mırıldanıyordu. Ani gelen acı geldiği gibi gitmişti. Şifacı değildi buna emindim. Öyleyse bunu nasıl yapmıştı? O elini göğsümün üstünde gezdirmiş ardından tam kalbimin attığı noktaya elini koydu. O an haykırmak istiyordum. İşimi bu denli imkansız hale getirdiği için ona kızmak istiyordum. Henüz yeni yeni farkına vardığım şey onu balodaki ilk görüşümde gerçek manada ona tutulmuş olmamdı. O sırada etrafta bizim içinde bulunduğumuz absürt durumu fark edip bize bakışlarını çeviren insanlar diğerlerine de etki ediyordu. Hepsi ağzı açık bize bakarken onlara son bir şov yapıp karşımda göğsümü yoklayan omeganın dudaklarına yapışmamak için zor duruyordum. Nihayet benden ayrılan o oldu. Fenrir'e şükürler olsun ayrılmıştı. Çünkü ben kendimde o azmi bulamamıştım. Nihayet başını hafifçe kaldırıp gözlerini bana çevirdiğinde hafifçe gülümsedi.

"Teşekkürler Prens Chan."

Sonra bana hafifçe selam vererek yanımdan ayrıldı. Benim ise yapabildiğim tek şey arkasından öylece bakakalmak olmuştu.

⚜⚜⚜

Hyunjin

Hasat günü sonunda bitmişti. Şarkılar söylenmiş, danslar edilmiş, halk hem eğlenceye hemde ziyafete doymuştu. Bütün krallıkların mensupları yavaş yavaş arabalarına binerken babamda son kez halkı selamlıyordu. Abimde yanındaydı. Ben biraz arkada durmuştum. O an sadece az önce yaşananları düşünüyordum.

İlk başta ondan sadece fiziksel görüntüsünden dolayı etkilendim sanıyordum. Ancak çok daha fazlası olduğu belliydi. Gördüğüm rüya, kana bulanan taht, deltanın ayakları altına aldığı taç ve asıl anlamadığım şey beni sahiplenmesiydi. Sonradan farkına varacağım ve keşke daha önce idrak edebilseydim dediğim şey ise onun ateş benimse buz oluşumdu. Ateş ve barut değil, ateş ve buzduk. Birbiri ile bir arada bulunamayacak iki farklı güç. Biri diğerini söndürmeden beraber yaşayacak bir çözüm bulabilirler miydi? Yoksa bu zaten çizilmiş sonun başlangıcı mıydı?

Psyche [DÜZENLENİYOR/DEVAM EDİYOR]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin