Lyonesse uyanıyor

167 36 12
                                    

Selamlar bölüme başlamadan fikir almaya geldim. Yeni kurgu yazıyorum ve oldukça etkileyici bir konusu olduğunu düşünüyorum. Başrol Minsung btw. Muhtemelen bir 20 bölüm civarı sürecek, oldukça düşündürücü ve kafa yedirten bir kurgu olacak eğer aklımdaki gibi yapabilirsem, şimdi sorum şu, şuan bitmiş birkaç bölüm var. Eğer okurum diyorsanız bu bölümleri yarın yani 9 Mayıs Perşembe akşam saat 9'da yayınlamayı planlıyorum. Okur musunuz? Yoksa biraz daha mı bölüm biriktirmeliyim? Buraya kısa da olsa cevap yazarsanız sevinirim. Ona göre hareket edeceğim.

 Ona göre hareket edeceğim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⚜⚜⚜

Chan

Yazları Saugenay'da pek bir sevimsiz geçerdi. Lyonislilere en çok imrendiğim konulardan biriydi bu çocukluğumdan beri. Lyoneese'yi ilk ziyaretimde etkilendiğim şey de buydu, havası. Sahip olmak istiyordum, o topraklara, atalarım zamanında kaybetmişti. Tarihin tozlu sayfalarına kaldırılmış o sözcükleri okurken hep içim ürperirdi. Bir avuç büyücüye sahiden nasıl kaybetmişlerdi? Şimdi ise bir orduları vardı, devasa ve de güçlü, elbette Saugenay'ın yanında bir hiçti. Ama buna da ihtiyaçları yoktu. Çünkü ben bulmuştum, hiç ummadığım bir anda, yazın yağan ani yağmur sonrası açan gökkuşağı gibiydi. Ne bir orduya, ne de bir gruba ihtiyacı vardı onun. Beni alt etmesini bilmişti. Tek başına.

Şimdi ise dört nala gidiyordum, canımdan öteye koyduğum o mavi gözleri söndürmeye cesaret edecek kadar aklını yitirmiş olanı biçmeye gidiyordum. Lyonesse'de kasırga mevsimi başlıyordu. Yer yerinden oynayacak mıydı? Yoksa fırtına dağılıp yeniden güneş mi açacaktı? Saugenay'ın kasırga mevsimi pek bir çetin geçerdi. Bakalım Lyonisya o güvenli ve sıcak topraklarında ne kadar huzurlu kalacaktı?

(Lyonesse'nin bazı kaynaklarda ismi Lyonisya)

⚜⚜⚜

"Abi, yavaş ol biraz. Tek başına oraya varman birşey değiştirmeyecek."

"O zaman orduyu hızlandır."

"Abi! Yorgunluktan savaşamayacak orduyu ne yapacaksın? Anlıyorum, korkuyorsun ama prensin dayanıklı ve güçlü olduğunu benden daha iyi biliyorsun. Lütfen prens söz konusuyken mantığını gölgelemeyi bırak. Kalbini dinlemek istiyorsan önce mantığının ona ulaşmasına izin ver. Yoksa ikinizde bir hiç uğruna ölüp gideceksiniz."

Haklıydı, haklı olmasından nefret ediyordum. Mantığım Hyunjin söz konusuyken hep geri planda kalıyordu. Ki öyle olmasını da istiyordum. Onunlayken sadece keyif almak istiyordum, hayattan bir nebze olsun keyif almak. O günlerin en kısa sürede gelmesini umuyordum. Bunu da onu kırmadan yapmanın en kolay şekliyle yapmak istiyordum. Kafayı yiyecektim, çok az kalmıştı. Eğer ona biraz daha dokunamazsam kafayı yiyecektim. O ormanda ikimizde birbirimize bütün gerçekliklerimiz ile görünmüş, ilk defa birbirimizi hissetmiştik. En başından beri öylesine basit bir rüya olmadığı bilincindeydim.

Psyche [DÜZENLENİYOR/DEVAM EDİYOR]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin