Kalıntılar: İlk İnfaz

146 28 12
                                    

Hoşlantı, iki ayrı ruhun birbirine adım atmasını sağlayan o küçük kıvılcım olabilir. Kibir sizin egonuzu şişirirken karşınızdaki alt türü günden güne sivriltebilir. Çünkü ne kurt ne de insan tarafımız başkasının himayesinde kalmamak üzere tasarlanmış olağanüstü bir organizmadır. Peki ya üstün bir soy ile ebedi bir avcı çarpışırsa ne olur? Muhtemelen biri, diğerini yeryüzünden silene dek birbirlerini boğazlarlar. Ancak; ya ruhları, kaderleri, sevinçleri, üzüntüleri ve en önemliside kalpleri birbirine bağlıysa?

İşte o zaman karşılarında duranların aciz bir kul olmaktan başka çaresi kalmaz. Ya da isyankar. O' öyle çok korkuyor ki bu korku onu mühründen, kanından, soyundan vazgeçmeye kadar itiyor. Ya geçmişimiz bu korkuyu hissederse, gerçek ve sahte olanı birbirinden ayırt edebilir mi?

Eğer eder ise gün etmez ise hâkka olur. Çünkü tanrı bile birbirini yok etmek için doğmuş iki ruhu birbirinden ayıramaz. Ya beraber ölecekler, ya da birbirlerini öldürecekler. Sonu hep aynı kalır, değişen tek şey ne kadar acı çekecekleri olur.

İşte bu onların hikayesi; biri gecenin mutlak karanlığında, diğeri ayın parlak ışığında dans eden iki üstün benligin hikayesi, buz ateşi söndürmek için eriyecekse, ateş buzu eritmek için sönecek.

Geriye kalan tek şey birbirlerine olan sevgileri olacak.

⚜⚜⚜

Halk surlara dayandığında kral içten içe kendi kendini yerken umursamaz bakışlar ile söyledi o lanetli sözleri.

"Majorum nostrorum legatum nos tueatur, et leonum prosapia in finibus nostris luceat."

Sarayın surları etrafında başlayan hareketlenme ile halk duraksamış ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Sonunda surların etrafını çeviren parlak beyaz bir ışık yukarı doğru süzüldüğünde onunla beraber insana benzeyen siluetler de sarayın surlarında dirilmeye başladı. Boş gözlerle saraya ilerleyen halka bakan siluetler bütün patikayı ateşe verdiğinde kralın gözünde en ufacık bir pişmanlık belirtisi yoktu.

Yapmıştı, Lyonisya'nın son savunma hattı, Monumenta immolantia, uyanmıştı. Ancak kral farkında mıydı ki? Kendini korumak isterken yenilgisini garantilediğinin...

(İşte o zaman karşılarında duranların aciz bir kul olmaktan başka çaresi kalmaz. Ya da isyankar. O' öyle çok korkuyor ki bu korku onu mühründen, kanından, soyundan vazgeçmeye kadar itiyor. Ya geçmişimiz, bu korkuyu hissederse, gerçek ve sahte olanı birbirinden ayırt edebilir mi?) (!)

⚜⚜⚜

Hyunjin

Başım, sanki mey dolu bir havuzun içinde yüzmüşüm gibi ağrıyordu. Titreyen ellerime bakan gözlerim sonunda kendine geldiğinde ne olduğunu anlamaya çalışıyordum, ve de nerede olduğumu. Göz kapaklarımı sancılı ve ağır şekilde oynatarak görüş açımı genişletmeye çalışıyorum. İlk gördüğüm şey ise ayaklarımı oynatmaya çalışırken çıkardığım ses yüzünden bana dönen sarışın sıfat oldu. Yüzü, yüzünü seçemiyorum. Görüşüm kör bir bunaktan farksız, sanki, sanki ilk defa gözlerimi kullanıyormuş gibiyim.

"H-Hyunjin, iyi misin?"

Duyduğum ses o çocuğa ait olsa gerek. Ancak yüzü hala belirsiz ve puslu, yinede sesi. Evet, sesi tanıyorum.

Psyche [DÜZENLENİYOR/DEVAM EDİYOR]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin