Çöküş

246 49 50
                                    

Selamlar, hikayeyi okuyanları görüyorum ama oy vermediğinizi görmek beni gerçekten üzüyor zaten yeni bir yazar olduğum için kitlem yok kitabın yayılması ve okunması için en azından paylaşır ve oy verirseniz çok mutlu olurum. <3 Geçen bölüm Hyunchan krizine girdiğinizi sanıyorsanız birde bu bölüm görün. 🙃

⚜⚜⚜

Chan

Belinden tutarak düşmesini engellediğim prens şaşkın ifadelerle gözlerime kenetlenmişti. Deltamın ortaya çıktığının farkındaydım. Kardeşim zihnime ulaşıp benimle konuşmaya çalışıyordu. Üstümdeki enerji alanını hissetmiştim, umrumda değildi. O an sadece buzul mavisine dönen gözlerin sonsuzluğuna boğulmak istiyordum.

Prensin belini kendime çekerek doğrulmasını sağladım. Herkes pür dikkat beni izliyordu. Şuana kadar kurdumu onlardan gizlemiştim sanırım kimse delta olmamı beklemiyordu. Babam bu kozu daha etkili kullanmak istiyordu. Küçüklükten beri mizacı sert ve savaşçı bir kişiliğim vardı. Bu diğer krallıkların çekinmesine sebep olsa da delta olmam demek onların sonuydu. Hepsi bunu biliyordu. Hepsi gözlerime kenetlenmişken bense karşımda duran gözlere bakıyordum. Sonunda kulağına hafifçe yanaşarak dudaklarımı araladım.

"Lyonesse'nin Ay Işığı Prens'i bana bu dansı lütfeder mi?"

Bir süre daha gözlerimi süzen omega sonunda elini bana uzattı.

"Saugenay veliahtının teklifini nasıl reddedebilirim, o lütuf sizindir."

Ağzım memnuniyet ile aralandı. Kral Hwang birkaç dakikadır şaşkın şaşkın bizi izlesede hızlı toparlanmış gür sesi ile bağırmıştı.

"Müzik neden kesildi? Balo devam ediyor!"

Bunu duyan müzisyenler yeniden müziği başlattılar. Kralın sesi ile balodaki herkes yeniden dansa devam ederken hala bakışları üzerimizdeydi. Ama en çokta bizi izleyen iki kişi dikkatimden kaçmıyordu. Prens Minho ve kardeşim Jeongin olduğu yerde dikilmiş bizi izliyordu. Prens Minho'nun yüzündeki hayal kırıklığını görünce zafer kazandığımı anladım. Savaşın ilk çarpışması ezici zaferim ile sonuçlanmıştı. Şimdi sıra bundan sonraki tüm savaşları kazanmaktaydı. Ancak kardeşim, kardeşimin gözlerindeki şaşkınlık, daha önce hiç görmediğim bir yüz ifadesi ile bize bakıyordu. Bir süre sonra aslında beni değil Prens Hyunjin'i izlediğini farkettim. Neye şaşırmıştı bu kadar?

O an aklıma takılmış olsa da bu soru aklımı çok meşgul etmemişti. Tüm dikkatimi yeniden karşımdaki omegaya verdim. Dans ederken beni dikkatle izlemeye devam ediyordu. Sonunda tüm dikkati bendeydi. Önce belinde bekleyen elimi daha çok sıkarak aramızdaki mesafeyi kapattım, ani hareketimle derin bir nefes verdiğini hissetmiştim. Heyecanlandığını anlamıştım, onu sarsıyordum. Az önce dans ederek gülüştüğü adamla olmasının intikamı ona hissettirdiğim duygular olacaktı. Böyle kusursuz bir canlıdan alınabilecek en güzel intikamdı, karnında kelebekler uçuşturmak.

"Neden kurdunuzu bu denli saklama gereği duydunuz? Nasıl olsa her türlü büyük etki yaratacaktı."

Sorduğu soru ile dikkatini üzerimden çekmeyi hedeflemişti. Ama bu numaralara kanmazdım. Gecem daha yeni başlıyordu. Dans adımlarımı yavaşlatarak biraz da olsa soluklanmasına izin vermiştim. Sonra iki elimle ellerinden tutup kendimi 2 adım atarak ondan uzaklaştırıp yeniden yaklaştırdım. Değişen dansa anında uyum sağlamıştı. Sevmişti, farklı olmak hoşuna gitmişti. Anlamıştım, oda tıpkı benim gibi izleyen değil izlenilen olmayı seviyordu. Karar veren mutlaka kendisi olmalıydı. Kurduma ezilecek olduğundan haberi dahi yoktu küçük prensin. Asıl ezilen ben olacakken her şeyden habersiz kurduğum cümleler gün gelecek beni delik deşik edecekti.

Psyche [DÜZENLENİYOR/DEVAM EDİYOR]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin