GERÇEKLİĞE BİR DAVET

209 138 111
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


GERÇEKLİĞE BİR DAVET


Ertesi gün, Güneş sabah erkenden kalkıp Yusuf'u ziyarete gitmek için hazırlanırken Ebru kapısının aralığında belirdi. Güneş; "Ne o, sabah kuşu mu olmaya karar verdin bu aralar?"

Ebru ayık gözlerle gülümseyerek; "Bir sabah kuşumuz var, ikinciyi ne yapalım?"

Güneş duvara montalı boydan aynasının karşısında, dün gece aldığı duştan kalma nemli saçlarını tarıyordu. Ebru dağınık yatağın üzerine, bir ayağını altına alarak oturdu. Güneş; "Hadi, sende kalk hazırlan. Bugün sana ihtiyacım var."

Ebru; "Yusuf'u görmeye gidiyorsan bende geleceğim zaten. Diğer planın ne?"

Güneş; " Dolabıma bir baktım da uzun bir elbise almam gerektiğine karar verdim ve senin zevkine güvenmesem de... Elde bu var ne yapalım? O yüzden benimle gelsen fena olmaz." Esprili sözleri arkadaşını eğlendirse de, Ebru tek kaşını kaldırıp alınmış gibi yaptı; "Hayır olsun, evleniyorum da haberim mi yok?"

Güneş; "Tabi, ben seni şeye vericem. Akgün'ün yanındaki uzun saçlı çekik adama, neydi kız adı?"

Ebru sırıtarak; "Heeeh şimdi anlaşıldı. Akgün demeye başladığına göre onun davetine gideceksin."

Güneş; "Gideceğiz, yarın. Birlikte yani. Ben nereye sen oraya."

Ebru yatağa sırt üstü yatarak gözlerini ovaladı. Sesli bir esnemeyle karışık; "Çekik gözü adamı bana ayarlarsan gelirim."

Güneş; "Alasını bulurum sana be, tabi önce kışkırtıcı elbiseler bulmamız gerekiyor." Sabahları her ne kadar neşeli geçse de, diğer günlere göre içlerinde bir burukluk taşıyorlardı. Güneş hazırlandıktan sonra aşağı mutfağa inerken, Ebru odasına girip oldukça spor kıyafetler tercih ederek giyindi ve mutfaktaki alat semet hazırlanmış kahvaltının başına oturdu. Birlikte kahvaltılarını yaparken gidecekleri mağazaları, takıcıları ve caddeleri konuşmaya başladılar. Ananene'nin uyanmasına daha yaklaşık bir saati olduğu için ona ufak bir not bırakarak evden çıktılar.

Evin yanında, çatının altında kalan boşluktaki beyaz Mercesed'i işaret ederek Ebru; "Bunu geri vereceğiz değil mi? Yoksa bir güzel haşadını çıkardıktan sonra mı versek? Yoksa satıp parasını bir güzel yesek mi?" Parmağını çenesine koyarak düşünceli vaziyette; "Bence sen bunu taksisini çaldığın şoföre hediye et, adama borçlusun zaten. Ne dersin?"

Güneş; "Yazar hanım, kurgularını arabadan uzak tut. Merak etme yarın gece sahibine teslim edeceğim. Bende kalması tehlikeli."

Şoför demişken, Güneş dün sabah komşularına çıkışarak zorla aldığı taksiyi, polis memurları aracılığı ile sahibine teslim ettikten sonra, yaşlı anne ve oğlundan da gidip özür dilemeyi ihmal etmemişti. Neyse ki anlayışlı çıktılar ve sorun oracıkta halloldu.

ÇİFT YILDIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin