TALİHSİZLİK ZİNCİRİ

171 123 139
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


TALİHSİZLİK ZİNCİRİ


Güneş, hiç bir şeyin yolunda gitmediği bu ortamda, daha ne olabilir ki diye düşündü.

"Enes.. Uyanmıyor." İşte şimdi film kopmuştu.

Akgün; "Ne kadardır baygın?"

Güneş; "Nasıl uyanmıyor?"

Aziz; "Burdan aldığımdan beri baygın, kendine gelmedi. Arkada depo odasında, yukarı çıkartmadım."

Akgün; "Tamam, geliyorum birazdan. Hadi Güneş." Çıkması için kapıya yönlendirdiğinde Güneş; "Ya dursana bi, hastaneye felan götürün öyle olmaz. Aşırı doz aldıysa ne olacak?"

Akgün; "Sen bu işe bulaşmıyorsun Güneş."

"Söz konusu bir insanın hayatıysa kusura bakma bulaşırım. Benim bi yeminim var."

Aziz; "Ne yapacaksak bir an evvel yapmamız lazım."

Eğer Enes'in başına bir şey gelirse Güneş'in kendisini suçlu hissetmesinden ve ya iş polise kadar giderse kendisini şüpheli bir konuma düşürmesinden korkuyordu. Akgün; "Güneş yukarı çıkıyorsun ve Ebru'nun yanına gidiyorsun, hadi güzelim."

Onu duymazlıktan gelip tamamen Aziz'e döndü. "Enes nerde abi? Ben doktorum yani şu an tam ihtiyacınız olan şey."

Aziz; "Elimizde kalırsa işimiz iş. Kız bir baksın Ağan. Gel şu taraftan."

Akgün ellerini iki yanına açıp arkalarından bakarken, onlar bar tezgahının yanında kalan soğuk depo odasına yöneldiler. "Yalnız kız demezsen sevinirim Aziz abi hiç hoşlanmıyorum." İçecek ve meyvelerin tutulduğu aydınlık odaya girdiler. Enes üst üste duran boş meyve kasalarının yanında yarı yatar pozisyonda sırtı duvara yaslı duruyordu.

Oda buzdolabı görevi gördüğü için fanlarla soğuk tutuluyordu. Yüzü beyazlamış, dudakları morarmaya başlamıştı. Odanın serinliğine ıslak kıyafetleri ve saçları da eklenince bedeni kaskatı kesilmişti. Güneş adama içten içe acıdı.

Aziz yanına eğilip başını tuttu ve kendine getirmek için onu sarstı. "Enes, uyan oğlum. Enes!" Yanağına vurarak kendine getirmeye çalışsa da faydasızdı. Güneş eteğini toplayarak hemen yanına eğilip gözlerini ve nabzının atışlarını kontrol etti. Solukları da iyice zayıflamıştı. Bilinci tamamen kapalıydı. Güneş; "Yok uyanmaz bu bilinci tamamen gitmiş. Daha fazla böyle kalırsa kurtaramayız, hemen hastaneye gitmesi lazım."

Akgün saçlarını karıştırarak kendi kendine sorar gibi konuştu. "Hastaneye nasıl girebiliriz, nasıl?"

Güneş sesini yükselterek "İyi burada kendi kendine iyileşmesini beklerken ölsün adam olur mu?"

ÇİFT YILDIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin