17.Bölüm

498 40 2
                                    

Hayat sürprizleri çok seviyordu. Tabii bu durum bazen hoşumuza gitse de bazen gitmiyordu.

Dün gece Yiğit beni öpmüştü. Hem de elmacık kemiğimden. Onu havuzda bulduğum gece, elmacık kemiğini okşadığımı hatırlıyordum. Onu okşadığım yerden beni öpmüştü.

Şimdiyse oturmuş, fotoğrafına bakıyordum. Story atmıştı. Abisiyle birlikte kahvaltı yaparlarken çekilen bir fotoğraftı.

Gözlerim Yiğit'in üstüne gezinirken, iç çektim. Son zamanlarda ona bakarken, istemsizce iç çekiyordum. İç çektirtecek cinsten bir insandı.

Telefonumdan bir müzik açtım ve ekranı kapattım. Yanıma indirirken, düşünmeye başladım.

Yiğit'le tanıştığımızdan bu yana, pek anlaşamamıştık. Bunun nedeni, benim bir şeyleri ciddiye almam, Yiğit'inse alaycı olmasıydı.

İlk zamanlar benden umudu yoktu. Bunu belli ediyordu da. İkimiz de birbirimize umutsuz vaka gibi bakıyorduk.

O havuzdaki geceden sonra, Yiğit için aldığım gardı indirmiştim. Ben, onun bana bir şeyleri anlatmasını beklerken, onunsa bu durumumdan bu kadar çabuk sıyrılmasına sinirlenmiştim.

Ben Yiğit'i anlamaya o kadar hazırdım ki. Her şeyi bekliyordum ama bana anlatmamasını beklemiyordum.

Belçika'da ki kamp dönemimiz de aynı şekilde kaos ve sıkıntıyla geçmişti. Yiğit'e ne kadar yaklaşmaya çalışsam da, önümde hep bir vardı. Yiğit'ti. Engelim de Yiğit'ti, duvarlarım da Yiğit'ti.

Kavga ettiğimiz gün, aslında onun tepkilerini aşırı bulmuştum. Benden bu kadar uzak durmak isteyip, yanıma yaklaşan arkadaşlarını benden uzak tutmak istemesi saçmaydı.

Bir şekilde kendimi, onu affederken bulmuştum. İspanya'da ki kamp döneminde aramız çok güzeldi. O zaman da bunun için çok sevinmiştim.

Ama Yiğit'in bir yanlış anlaşılma yüzünden, beni hayal kırıklığı olarak görmesi sonumdu.

Görüyordum, biliyordum, farkındaydım. Bakışlarını, hislerini görüyordum. Duygularının da farkındaydım. O gün belki de yanından kalkıp gitmem onu sinirlendirmişti. Ama onun asıl sinirlendiği şey, yanından kalkıp bir adamın yanına gitmemdi.

İmasını yapması bile kötüyken, direkt söylemişti. Kıskanmış olabilirdi, öfkeli olabilirdi, sinirli olabilirdi... Ama kalbimi kırmak istemiş olamazdı.

Görüyordum çünkü o gözlerin altını. Kapıma dayandığı o sabah, gözlerini görmüştüm. Kırmızı mor halkalarla çevrili olan gözlerini görmüştüm.

Bugün baktığımdaysa, normale döndüğünün de farkındaydım. Bensizlik Yiğit'e yaramıyordu. Belki ben kafamda kuruyordum ama hislerim beni yanıltmazdı.

Yiğit'le birlikte ben de değilmiştim. Eskisi gibi değildim. Duygudan yoksun, sadece işine odaklanmış, sevdiklerinden başka herkese buz olan ben de de bir değişiklik vardı.

Hayatım gidiyordu. Nereye, nasıl gidiyordu bilmiyorum ama gidiyordu. Ve frenler ayağımın altında değildi. Ben de gidişattan memnundum.

Hislerime gelecek olursam, bilmiyordum. Onu görmediğim zaman içimde bir boşluk oluyordu. Ne zaman ki onu görürsem, işte o zaman o boşluk yerini başka hislere bırakıyordu.

Yanımdayken heyecanlanıyordum. Dokunduğunda heyecanlanıyordum. Güzel şeyler söylediğinde heyecanlanıyordum. Bazen ellerim titriyordu, bazen mayışıyordum. Bazense midemdeki kelebekler özgürlüğe kanat çırpmak istiyordu.

Bunun yanı sıra, kötü şeyler söylediğinde kalbim sıkılıyordu. Aramız bozuk olduğunda huzursuz hissediyordum. Canım yanıyordu, kalbim ağrıyordu. Bütün bu hisleri ne ara edinmiştim bilmiyorum. Ama bir şekilde olmuştu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TRANSFER 6 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin