15.Bölüm

563 36 5
                                    

"Devam, devam!" Özgür hocanın bağırmasıyla, sıçradım. Ellerini birbirine çarparak bağırıyordu. Sabahın oldukça erken bir saatinde, Nevzat Demir Tesislerinde olmak çok güzel bir şeydi. Ama Özgür hocanın bu kadar enerjik ve yüksek sesli olması beni ikileme düşürmüştü.

Burada olmayı o kadar özlemiştim ki, anlatamazdım. Gerçekten de ben bu işi severek yapıyordum. Yiğit yüzünden birkaç kere bırakmayı düşünsem de, mümkün değildi sanırım.

"Yiğit, daha sakin!" Emir abinin bağırmasıyla birlikte tekrar izlemeye koyuldum.

Takım şu an sıkı bir idmandaydı. Özgür hoca, ligin başında üstlerine düşmeye başlamıştı. Yaz boyunca süren bu kamplar yetersizdi. Her zaman daha sıkı ve daha fazla çalışmak zorundaydılar.

Şampiyonluk istiyorlarsa, kazanmaya oynamaları lazımdı. Ve bizimkiler oldukça hırslıydılar. Umarım bu sene kupayı alabilirdik.

Herkes hırslıydı ama Yiğit daha hırslıydı. Bir süre onu izlemeye koyuldum. Çok güzeldi ya. Ne diyordum ben be? Silkelendim ve kendime geldim. Boğazımı temizledim ve bacak bacak üstüne attım.

Yani klasik hareketleri yapıyordu. Bugün çift idman olacaktı. Özgür hoca dün gece geç saatlere kadar beraber olduğumuzu ve eğlendiğimizi duyunca, bugün takımın çok iyi olduğunu düşünmüş olmalıydı. Ama yanılmıştı. Çünkü Alican, henüz yarım saat olmasına rağmen pert olmuştu. Ona eşlik eden Fırat olmuştu. Çünkü o Alican'dan beterdi.

Cihan abi ve Emir abi onlardan yaşça büyük olmalarına rağmen gençlerden daha iyi durumdalardı. Gerçekten gençlik çürümüştü. Gülümsememi bastırmak için dudaklarımı birleştirdim.

Bugün yoğun geçecek gibiydi.

*****

İlk idman bitmişti. Üç saat kadar sahada idman yapmışlardı. Son yarım saatte de kendi aralarında maç yapmışlardı.

Herkes yorgun bir şekilde sahadan çıkıyordu. Emir abiyle göz göze geldiğimizde hafifçe gülümseyip, göz kırptı. Takımla beraber ilerlediler. Yanıma gelen bedene baktım.

Oldukça terlemişti. Saçları alnına yapışmıştı. Yeşil gözleri parlıyordu. Dudaklarında var olan gülümsemeyle yanıma geldi.

"Günaydın, hoş geldin!" Ben geldiğimde beni görmemişti bile. İdman sırasında görmüştü ve o an da bir şey yapamamıştı.

"Günaydın, hoş bildim!" Dedim sakin bir sesle. Kalbim her ne kadar onun bu haliyle sakin olmamı zorlaştırsa da, sesim titremeden konuşmam beni sakin yapmıştı. Kalbim yine şaha kalkarken, yürümeye başladık.

"Kahvaltı yaptın mı?" Sorusu karşısında kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Hayır, yapmadım. Sen?" Dedim ben de çantamın kolunu sıkarken.

"Yapamadım! Uyanamadım!" Dediğinde, yavaşladım ve ona baktım. O da bana bakarken, durduk.

"Neden uyanamadın?" Diye sordum merakla. Dudakları yukarıya doğru kıvrılmıştı. Gözleri birkaç saniye yüzümde dolaşırken, yeniden gözlerimde durdu.

"O kadar güzel bir rüya görüyordum ki, rüya olduğuna inanamadım." Dediğinde yutkundum ve gözlerimi kaçırdım. Tekrar yürümeye başladım. Arkamdan o da geliyordu.

"Ne gördün ki?" Diye sordum yine merakla.

"Seni!" Dediğinde, tökezledim. Hızla kolumu tutarken, bedenimi bedenine çekmişti. Aramızda az bir mesafe vardı. Kafamı kaldırdım ve gözlerine baktım. "Sakin ol! Beraber kahvaltı yapıyorduk sadece!" Yüzüme değen nefesi, ne dediğini anlamamı engellemişti.

TRANSFER 6 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin