Meriç'e sarılırken kuş tüyü kadar hafif hissettim kendini. Zayıf ve acınası. Bu duruma düşmeyi hak edecek hiçbir şey yapmamıştım. Tecavüze uğramayı hak etmiş miydim?
"Meriç,"dedim kesik kesik."Korkuyorum."Saçımı okşayarak beni sakinleştirmeye çalışıyordu. İşe yarayıp yaramadığından emin değilim.
"Ben buradayım,sana yardım edeceğim ve birlikte buradan çıkacağız. Tamam mı?,"dedi küçük bir çocukla konuşur gibi."Sadece sakinleşmeni istiyorum."
Güçlü bir el kapıyı kıracak raddede açtığında Meriç'in vücuduna öyle sarıldım ki neredeyse onla bir olacak gibiydim. Kimin geldiğine bakmak istemiyordum çünkü kim kapıyı açtıysa dostum olmadığı kesindi. Meriç bile ellerimin altında kaskatı kesilmişti. Meriç'in vücudundan birazcık ayrılıp kimin geldiğine baktım. Kayahan'dı. Gülümsüyordu. İğrenç ve sinsice.
"Sanırım planınızı bozdum,"dedi. Üzgünmüş gibi rol yapıyordu."Üzgünüm Meriç ancak Tuna'yı biraz misafir etmem gerekiyor."
Tırnaklarımı istemsizce avuçlarıma geçirerek kendi canımı yaktım. Bana yapacaklarını ya da artık her ne kadar söyleyecekse duymak istemiyordum. Sadece evime,Bertuğ'uma gitmek istiyorum.
Sonrasında ikimizi de ayırıp zorla bir odaya koydular. Aramızda bir cam vardı,bağlıydık ve onun yanında çıldırmış bir gülümsemeyle Atakan duruyordu. Benim yanımda ise Kayahan tüm ihtişam ve ürkütücülüğüyle duruyordu. Şu an ellilerinde olmalıydı ama yine de en az babam kadar tehditkar görünüyordu. Yüzündeki sırıtış iyiye işaret değildi. Özellikle de Atakan'ın yanındaki özenle dizilmiş silahlar.
Yutkunarak,"Ne istiyorsun?,"diye sordum onun gözlerinin tam içine bakarak. Eliyle yanağımın çizgisini parmak uçlarıyla okşadı. Aklıma Pars'la yaşananlar geldiğinden gözlerimi bir saniye kapadım.
"İstediğim şeyi bana veremezsin,"dedi tok sesiyle."Ama küçük bir yardımda bulunabilirsin." Elini çekerek sağ eliyle Atakan'a bir işaret verdi. Atakan silahını Meriç'in kafasına dayadığında aklımı kaybedecek gibiydim. Kayahan'a baktım. Belli ki bir şey yaptıracaktı.
"Şimdi,tatlı çocuk,"dedi ve önümde diz çöktü."Sen ablanı arayıp buraya gelmelerini ve hiçbir adam getirmemelerini,hatta silah bile getirmemelerini söyleyeceksin. Eğer ablan anlarsa onu öldürürüm. Eğer başarırsan ailenle işim bittiğinde seni ve onu bırakırım." Telefonunu çıkardı ve ellerimi çözdü. Burada ki en ufak hareketimde Meriç'i öldürürlerdi. Bunu yapmaya mecburdum ama ablama ve diğerlerine de zarar gelmesini istemezdim.
Hepsini kurtarmamın bir yolu var mıydı?
Belki de ablama gizlice konuşarak işaret vermemin bir yolu olabilirdi. O beni anlardı.
"Pekala,"dedikten sonra ablamın numarasını tuşladım. Telefonu kulağıma koyarak açmasını büyük bir endişe ve korkuyla bekledim. Bir dakika sonra açana kadar aklımda bir konuşma planı yapmıştım."Abla? Benim Tuna."
"Kardeşim!"Endişe dolu sesi kulaklarıma ulaştı."Saatlerdir sana ulaşamıyorum. Neredesin sen ve telefonun neden kapalı?"
Kayahan telefonu elimden alıp hoparlörü açtı. Ne diyeceğimi merakla bekliyordu."Abla atacağım konuma adamsız ve silahsız gelir misiniz? Sana ihtiyacım var."Nefesi kesilir gibi oldu. Anlamıştı.
Sana ihtiyacım var.
Taciz edildiğimde,Pars beni kandırdığında veya diğer tüm kötü durumlarda ilk ablamı arar ve ona bu cümleyi söylerdim.
Kayahan'a göz attım. Şüphelenmemişti."Hızlı ol,abla. Görüşürüz,"dedim ve telefonu kapadım. Ondan sonra buranın konumunu atması için Kayahan'a geri verdim telefonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cici kız 2: Yeraltının Parçalanışı
ActionCici'nin fedakarlığı işe yaramış mıdır? Ailesi kurtulabilmiş midir? O adamlar kimdir? Öte yandan Çetin ne yapacaktır? Onları kurtarabilecek midir? Yeraltı yavaş yavaş acımasız ve güç manyağı bir liderin yönetimi altına girerken ne yapacaklardır? Ken...