Başak
Akşam Meriç'in beni aradığını gördüğümde kalbime tatlı bir sıcaklık yayıldı. Onun sakinleştirici sesi şu an en çok ihtiyacım olan şeydi. Elim hemen yeşil tuşa gitti. İçimde aşka dair büyük bir korku ve belirsizlik olsa da onunla konuşmaktan kendimi alıkoyamıyordum."Selam,"diye neşeyle açtı telefonumu."İyi misin diye sormak için aramıştım da."
Bu ince düşünceli adam tüm duvarlarımı kırıyordu."Daha iyiyim,teşekkürler ve.."Durdum."sana bir soru sormak istiyorum. Biliyorum,bu konu hakkında çok fazla konuşuyoruz ama aşk.."
"Başak,"diyerek sözümü kesti."Eğer birine aşıksan git ve ona itiraf et. Biz çocuk değiliz,sana defalarca söyledim ve söylemeye devam edeceğim. Aşk,korkulacak bir şey değil. İlk evliliğin kötü sürdü diye hepsi sürecek değil."
"Aşık mıyım bilmiyorum. Çok çelişkiliyim,aşık olmak ve bu duyguyu tüm kalbimle tatmak en büyük hayallerimden biri ama bir yandan da..Seni çok sıkıyorsam söyle lütfen."
"Lütfen,beni sıktığını düşünme. Seninle konuşmak beni iyi hissettiriyor ve aşk,en basit tabiriyle çok karmaşık bir şeydir,"dedi bilgili bir tonla."Aşk,hem can yakıcı hem can veren bir şeydir bence. Aşık olduğunu düşündüğün kişi nasıl biri?"
Bu soruya ne cevap vereceğimi bilemedim. Onu tarif edersem anlayacaktı. Konuyu başak bir yere çekmeye çalışabilirdim belki.
"Sabah ki konuşmamız hakkında,"diye söze başladım ama Meriç sözümü yine kesti."Yüz yüze konuşabilir miyiz? Dışarı çıkar mısın?" Telefonu kapattı ve ben öylece kaldım. Sonra onu görmek istediğim gerçeğinden daha fazla kaçmayarak dışarı çıktım ve kopkoyu mavi gözlerinin benim topuk seslerimi duyunca ışıldadığını gördüm.
Bunu yapabiliriz,Başak. Tüm hayatını aşktan korkarak geçiremezsin.
Derin bir nefesle basamaklardan inip karşısına dikildim. Koyu gözleri her bir adımımı takip etti. Onun karşısında cesaretimi yutar ve kararımdan pişman olur gibi oldum küçük bir an ancak o beni bileklerimden çekerek öpünce ona cesaret tekrardan damarlarımda aktı.
Onu öpüyordum.
Tanrım,öpüşüyorduk!
Bu gerçekti ve çok güzeldi. Hayal ettiğimden bile güzel bir histi aşk. Beni göklere çıkarıp rüzgarı içime akıtıyormuş gibi bir histi. Kalbim yanıyordu tutkuyla. Ve aşkla.
Öpücüğümüz bittiğinde ona gülümseyerek baktım."Ben..ben seni seviyorum,Meriç. Korkularımı yıkıp geçecek kadar."
O da gülümsedi,etkileyiciydi."Bende seni seviyorum,kim olduğunu umursamadan."
Cici
Kaplan yine yanımdaydı ama bu sefer ne o konuşuyordu,ne ben. Yalnızca bakışıyorduk,nedensiz ve sessizce.
Ama onun gözleri çok fazla şey söylüyordu ve bunlara nasıl cevap verilir bilmiyordum.
"Kaplan,tanıştığımız gün seni sanki hep tanıyormuş gibi hissettim ve sarmaşık rüyasına giderken de elini tuttuğumda hep tutuyormuş gibi hissettim." Bu garip ve anlaşılmaz itiraftan sonra yeşil gözleri ışıldamaya başladı. Güneş bile onun gözleri kadar parlak olamazdı.
"Ben.."diye konuşmaya başladığım sırada onu elimi kaldırarak susturdum."Bana beni ne kadar sevdiğini umursadığını göster,Kaplan."
Bir şeyler söylemeden önce düşündü ve kendi kafasında bir şeyler kurguladı. Sonra büyük bir hevesle bana baktı."Sadece bize ait bir kütüphanemiz olsun istiyorum. Bu senin için yeterli mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cici kız 2: Yeraltının Parçalanışı
ActionCici'nin fedakarlığı işe yaramış mıdır? Ailesi kurtulabilmiş midir? O adamlar kimdir? Öte yandan Çetin ne yapacaktır? Onları kurtarabilecek midir? Yeraltı yavaş yavaş acımasız ve güç manyağı bir liderin yönetimi altına girerken ne yapacaklardır? Ken...