12. Bana Yıldızları Anlat

37 6 10
                                    

Bu bölüm bazı kelimeler içermektedir.





Bir gün NASA'nın üst düzey yetkilileri beni toplantı odasına çağırdı. Her zamanki gibi Tom yanımdayken daha rahattım. Bu yüzden bu toplantıya Tom'la birlikte gittim. Büyük sessiz odada oturan 16 kişi vardı. Beni de oturmaya davet ettiler ve asıl meseleye değindiler.

-Emma Garcia Sizinle çalışmak bir onurdur, bunu biliyor musunuz?

Gülümsedim. Yıllar önce onların karşısında oturmayı hayal bile edemezdim. Bugün benimle çalışmanın avantajlarını sayıyorlardı. Aslında söyledikleri her cümlenin Tom'un hakkı olduğunu biliyordum. Ancak yazdığım tüm bu bilimsel keşiflerin, kitapların ve makalelerin benim değil de 19 yaşındaki Tom adında bir ruhun yaptığını nasıl söyleyebilirdim ki? Bunun kulağa hoş geleceğini düşünüyor musun? Bu kadar övüldüğümde söyleyecek söz bulamadım. Bu beni onların gözünde daha mütevazı bir insan yapmıştı. NASA'nın astrobiyolojik girişiminin bir üyesi olan ve bir grup bilim insanının başkanı olan kimyager Stephen Benner, beni bilimsel bir derece almaya aday göstermeyi teklif etti.

-Emma bize aktardığın bilgiler, yeni keşiflerin hakikat yolunda ilerliyor. Siz bu adımı hak ediyorsunuz.

Tanrım, bu benim için inanılmaz güzel bir haberdi. Tom'un yüzünü görmeliydiniz. Yakışıklı yüzünde güller açmıştı. Sanki uzun zamandır bu teklifi bekliyormuşçasına, şişmiş bir balon gibi havada uçuşmaya başladı. Bu manzara herşeyden güzel ve özeldi.

Tom'la birlikte soğuk kışları, çiçek açan baharları, yazları geride bıraktık. Her sakin gecenin gürültülü bir sabah olması gibi, geride bıraktığımız yılların hüzünlü rüzgarıyla yarına doğru süzüldük. Her gün heyecan vericiydi. Yazdığımız her kitap insanlar tarafından büyük ilgiyle karşılanıyordu. Geçirdiyim her yıl benim büyük şanımdı. Yükseliyordum. Aldığımız kakarlar beni her gün ihtişama götürüyordu. Her kesin gözünde ben yalnız bir kadındım. Ama benim hayatımda gizli bir güç vardı. Arkadaşlık, sıcaklık, aşk vardı.

Okur sayımız gün geçtikçe arttı. Bugün ben 48 yaşındaydım. Bilimsel diplomamı almış, NASA'nın en önemli isimlerinden biriyim. Bu onursal unvanın sahibi olduğumdan bu yana birkaç yıl geçmişti. Ancak tatmin olmadığım ve bir türlü kabullenemediğim bir şey vardı ki, gün geçtikçe beni hayatdan soğutuyordu. Aynaya her baktığımda beni biraz daha hayal kırıklığına uğratan acı gerçek. Gözlerimin altında küçük torbalar oluşmuş, saçlarım da birer birer beyazlaşmış, yüzüm her geçen gün daha da kırışıyordu. Onun yanında durduğumda, Tom'un arkadaşı ya da sevgilisi gibi değil, her zaman onun için endişelenen annesi gibi görünmeye başlamıştım. Oğlum yaşındaki bu genç ruhun önünde artık eskisi gibi nazlanamıyordum. Ona her baktığımda utanıyordum. Üzüldüm, artık onun dudaklarını öpemeyeceğim, kucağına oturup, kollarında uyuyamayacağım için üzülüyordum. Tuhaf olan şey artık onunla rüyalarımda bile sevişemiyor olmamdı. Yaşlandığımı kabullenmek yerine her geçen gün psikolojim biraz daha bozuluyordu. Daha çok yalnız kalmayı diliyordum. Hatta bazen Tom yanıma geldiğinde uyuyormuş gibi yapıp, gizlin gizlin ağlıyordum. Ve bazen de onunla kitap yazmak bile istemediğim anlar oldu. Ancak Tom'un ısrarı üzerine on dördüncü kitabımızı zaten yayınlamıştık. Kitaplarımın her biri galaksinin büyük gizemlerinden, fizik yasalarından, geçmiş ve gelecekteki olaylardan bahsediyordu. Maddi gelirim o kadar yüksekti ki yaşadığım evi bile satın almıştım. Bir akşam sessizce pencereden dışarı bakıyordum. Kafamda bir sürü soru varken, ara sıra Tom'a bakıp, ve hızlıca gözlerimi kaçırdım. Ona birşey sormak istiyordum, ama cevabından korktuğum için soramıyordum. Ahh o beynimi yiyip bitiren sorular. Sonunda sessizliğimi bozup ona döndüm.

Üç Harfli ArkadaşımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin