2. Anneme Veda

164 14 10
                                    

Sanki tüm organlarım donmuş, buzla kaplanmış gibi ruhuma soğuk girdi. O an sol elimin istemsizce havaya kalktığını gördüm. Ben yapmıyordum. İnanın bunu ben yapmıyordum. Titreyen boynumu hareket ettirmeye çalıştım, sağımdaki duvardan asılmış kırık aynaya baktığımda durup nefesimi tuttum. Tanrım, aynada Tom'u gördüm. O elimi iki elinin arasına almıştı. Kulağa tuhaf geldiğini biliyorum. Ama bu dehşete kendi gözlerimle tanık oldum. Bana ne kadar yakın olduğunu görünce birden cesaretim geldi. Tüm gücümle hareket edip odadan çıktım ve kendimi dışarı atmayı başardım. Tanrım, başardım. Tüm tehlikeyi Anderson'ların evinde bırakıp kaçmayı deneyebildim. Calvin'in fikri bana öyle bir ders oldu ki, bir daha asla böyle bir adım atmayacağıma dair kendime defalarca söz verdim. Dışarıda kimseyi göremedim. Herkes o kadar korkmuştu ki beni tamamen unutmuşlardı. Karanlık, sessiz sokakta babamı bekliyordum. Evde çıkan fırtınadan eser yoktu. Sol elimi hâlâ hissedemiyordum. Bu korku annemi bile unutturmuştu bana. Kaldırımda oturup titriyordum. Uzaktan babamın arabasının ışıklarını görünce öyle bir sevinçle doldum ki, bu sevinci hiç unutmayacaktım. Arabada tek kelime etmeden eve giderken babam sık sık bana baktı, sanki bende şüpheli bir şeyler hissetmiş gibiydi, birkaç kez - sana ne oldu? - sorusu beni daha da heyecanlandırıyordu. İlk defa babamın yanında kendimi güvende hissetmiştim. Ben bu partiyi asla unutmayacaktım.
Dikkatsiz abim kapıyı açıp yüzünü çevirip odasına doğru yürüdüğünde, ona baktım ve çılgınca çığlık atmak istedim. Annemin hastalığı neden babamı ve abimi hiç rahatsız etmiyordu? İlgisizlikleri beni çok tedirgin ediyordu her defasında. Annemin öksürüğünün sesini duyabiliyordum. Hızla yanına koştum. Sanki dört gözüyle benim gelmemi bekliyordu. İlacını içecek gücü kalmamıştı artık. Öksürüğünden boğuluyordu ve rengi lacivertti. Bu acı gecenin uzun olacağını annemin gözlerinden okuyabiliyordum. Babama defalarca doktor çağırmasını söylememe rağmen söylediği cümleleri beni adeta deli ediyordu.

-Merak etme kızım, annen her gün böyle zaten, doktor çağırmanın bir anlamı yok artık.

Sanki annemin ölümünü sabırsızlıkla bekliyordu. Her geçen gün babamdan biraz daha nefret ediyordum. Babam bu nefreti bende kendi yaratmıştı. Başını yastığa koyup rahatça uyuyabiliyordu. Su alıp anneme ilacını verdim ve üstümü değiştirmek için odama gittim. Yatağımın üstündeki sarı papatya çiçeğini gördüğümde biraz şaşırdım. Acaba bunu buraya Calvin mi habersiz bırakıp gitmişti? Ama bu imkansızdı. Calvin'in etrafında o kadar çok çekici kız dolaşırken onun gözleri beni asla göremezdi. Odamda başıboş bir köpek gibi dolaştım. Telefonuma gelen on dört cevapsız çağrı bana bir an için Anderson'ların evinde olanları hatırlattı. Ava ve Lisa'dan o kadar çok mesaj vardıki onlara cevap vermemin uzun süreceğini bildiğim için kısa bir mesaj attım. Üstümü değiştirdim ve aceleyle annemin yanına gittim. O elinde televizyonun uzaktan kumandasıyla uyuyakalmıştı. İçtiği ilaçlar ona kısa sürede rahat bir uyku getirmiş gibi görünüyordu. Gözlerim televizyonda oynayan filme dalmış, ama içimdeki heyecan hala devam ediyordu. Kalbim çarpıyordu. Annemin başucunda oturup ve her geçen gün biraz daha dökülen saçlarını okşuyordum. Gözlerimden inatla uyku akıyordu. Uyumuşum. Kapı zili beni şaşkına çevirmişti. Teyzem her sabah bize, annemin yanına gelirdi. O olmasaydı hiçbir şeyin üstesinden gelemezdim belki. Annem bugün daha çok acı çekiyordu. Teyzemin hazırladığı meyve suyunu bile içemedi. Hiç konuşmaya bile gücü yoktu. Teyzem hemen babamı aradı, kenara çekildi ve bir şeyler söyledi. Annemin tek kelime etmeden orada yatması, teyzeminde dışarıda telefonla fısıldaşması beni çok endişelendirmişti.

- Allah'ım acaba neler oluyor, anneme bir şey olmasın.

Deli gibi ağlamak istiyordum aslında. Çok endişeliydim. Teyzem yanıma yaklaştı bir şey söylemek istedi ama gözümün içine bakamadı. Bana sarıldı ve ağlamaya başladı.

Üç Harfli ArkadaşımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin