7. Yıldızlar ve biz

62 9 5
                                    

Aslında bu olayla gerçekten hiçbir ilgim yoktu. Üzüldüğüm tek şey Dina'nın esrarengiz ölümüydü. Ellerinde delil olmadığı için beni bırakmıştılar. Karanlık oda neredeyse gözlerimi kör edecekti. Yol boyunca Tom benimle konuşmasına rağmen ağzımı hiç açmadım. Bugün gerçekten yalnız kalmak istedim. Üniversitemizin büyük koridorunda herkes Dina'nın tablosunun önünde mum yakmıştı. Onun parlak yüzü yanan mumların ışığında daha da parlıyordu. Bu kıza gerçekten yazık olmuştu. Odama geldim. Tom beni konuşturmak için elinden gelen herşeyi yapıyordu.

-Emma canım, iyi misin? Bugün sana hayran kaldım. Polislerin önünde çok sakin ve sabırlıydın. 

Tom'u incitmek istemedim ama bugün olanları da ondan duymak istemiştim.

- Tom, o insanları sen mi öldürdün? Bana her şeyi anlatacağını söylemiştin. Konuş Tom, seni dinliyorum.

Bana çok sakin bir şekilde bakıyordu. Sanki sinirlerimi içimde boğduğumu hissedebiliyordu.

-Emma aramızda yalan yok. Sana doğruyu söyleyeceğim. Dina'yı nasıl öldürdüler biliyor musun? En ağır uyuşturucunun en yüksek dozunu vücuduna enjekte edip, sokağa attılar. Dina ağır ağır, acı içinde öldü. 

- Bunu nasıl biliyorsun?

-Canım unutma ben bir hayaletim, ben her şeyi bilirim. O şerefsizler sadece Dina'yı değil, 118 genç kızın hayatını mahv etmişler. İnan bana onlar ölmeyi hak ediyorlardı.

O anda Tom'un söylediklerinden sonra dünyam karardı. Zavallı Dina'nın çektiği acıları düşündüğümde neredeyse gidip o alçakları  parçalamak istedim. Belkide Tom yüzlerce genç kızın hayatını kurtarmış olabilir. Beni göğsüne sıktığında soğuk ruhunu hissedebiliyordum. O kadar soğuktu ki dudaklarım maviydi ve yanaklarım buzla kaplıydı.  Dina'nın boş yatağı sanki siyah giyinmişti. Onun köşesine her baktığımda  kalbim parçalara ayrılıyordu. 

-Tom, sana bir şey sorabilir miyim?

- Tabii ki sor!

- Ölümden sonra ne olacak, sana ne oldu? Dina şimdi nerede? Senin şimdi cennette olman gerekmiyor mu?

Tom şeffaf vücudunu havaya kaldırdı ve benden uzaklaştı. Görünüşe göre bu soruları duymak istemiyordu. Odada yavaş yavaş dolaşırken zaman zaman Dina'nın eşyalarına dokundu. Görünüşe göre Tom da bu talihsiz ölüme üzülmüştü. Ne de olsa üçümüz bu odada bir kaç ay yaşamıştık. Ama Dina'nın üçüncü kişiden haberi yoktu...

-Emma, ​​sorularına cevap verebilirim. Belki o zaman ölümden hiç korkmazsın. Ama sana bunları söylersem beni bir daha göremezsin. Beni siz çağırdınız. Ama geldiğim yere geri göndermediniz. Ancak geldiğim yer çok rahat ve hayal edemeyeceğin kadar güzeldi. Bu yüzden beni çağırdığınızda çok sinirlendim. İradem dışında her şeyi kırıp yok etmek istiyordum. Taki seni gördüğüm zamana kadar. Gözlerinde parlayan kıvılcım bana nereden geldiğimi unutturdu. Sen benim için çok değerlisin Emma. 

Tom'un sözleri beni çok dugulandırmıştı. Biz aptallar onun rahatını bozmuştuk. Artık o bir sersem gibi etrafımda dolaşmak zorundaydı. Yaptığım şeyden gerçekten çok utanıyordum. Ama Tom'un da geri dönmesini hiç istemiyordum. Bugün ben çok büyümüştüm. Çok şey gördüm, duydum ama bu olaylar karşısında çok zayıf görünüyordum. O gece Tom gittikten sonra odamda kuduz bir köpek gibi dolaşmaya başladım. Uyuyamadığım gibi, endişe de beni deli ediyordu. Tom'un söylediklerini duymak istemezdim. Artık bizim yüzümüzden yerinden edildiğini bildiğim için, başımı yaslayıp uyuyamıyordum. Sabah Dina'nın kardeşi onun eşyalarını toplamaya geldi. Gözümün önünden hiç gitmiyor. O, küçük ayıcığı eline alıp o kadar ağladı ki, onu bir türlü sakinleştiremiyordum. Birkaç dakika içinde Dina'nın köşesinde boş yatak dışında neredeyse hiçbir şey kalmamıştı. Artık kendimi daha da yalnız hissetmeye başladım. Üniversite hayatım ne kadar ilginç olsa da, zaman zaman acı gerçeklerden ders alıyordum. Güzel günlerle beraber acılarda yaşıyorduk. 

Üç Harfli ArkadaşımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin