Bu bölüm bazı kelimeler içermektedir.
Onunla konuşmaktan çok sıkılmıştım. Tom dışında başkasının sesini duymak, yüzünü görmek istemiyordum. Oradan hemen kaçıp eve gitmek istedim.
- Uçuş zamanım neredeyse geldi Harry. Artık gitmek zorundayım, üzgünüm.
Kibarca ondan uzaklaşıp eve geldim. Ailemle vedalaşıp taksiye bindim ve yol boyunca dileklerimin ve hayallerimin kapısının bana tamamen açıldığını düşündüm. Pek çok şeyi geride bırakmıştım. Ama asla pişman değildim. Bugün Harry'yle konuşurken, Tom'a ne kadar aşık olduğumu o zaman fark ettim. Son nefesime kadar Tom'a ait olacaktım. Ne zaman bana dokunsa kalbimden mideme kelebekler uçtuğunu, doyduğumda kendimi daima aç hissederdim. Bu aşk değilse nedir?
Evime geldiğimde buz gibi odalar beni her seferinde mutlu ediyordu. Ben uçakta saatlerce yolculuk yaparken, Tom zaten beni evimizde karşılıyordu. Herkesin gözlerinden uzakta aşkımın tadını çıkarırken, elde ettiyimiz başarı beni adım adım takip ediyordu.
Bir sabah telefonuma bir mesaj geldi. Görünüşe göre komşumuzun oğlu Harry'dendi. Mesaj buydu.
- Sevgili Emma! Aslında nasıl başlayacağımı bilmiyorum, birkaç gündür seni düşünüyorum. Sana kendimi nasıl ifade edeceğimi de bilmiyorum. Gözlerini aklımdan çıkaramıyorum.
Tanrım, bu mesajı hiç sonuna kadar okumak istemedim. Evet, çok akıllı ve yakışıklı bir adamdı ama kendimi buna hazır hissetmiyordum. Belki farklı koşullar altında olsaydı onunla bir akşam yemeğini kabul ederdim. Ama Tom ve başarı dışında hiçbir şeyi ve kimseyi düşünmek istemiyordum. Her seferinde mesajlarını ve çağrılarını cevapsız bıraktım. Bir zaman geldiki artık beni aramayı bırakmıştı.
Günler geçtikçe Tom bana daha da güçlü bilimsel bilgiler veriyordu. Bir gün bile tökezlemeden sürekli ilerliyordum. Neredeyse her hafta yeni bilimsel makalelerim gazetelerde yayımlanıyordu. En önemlisi de herkes beni kuyruklu yıldızın yeni habercisi olarak tanıyordu.
Evimdeki perdeler çok kalın ve koyu renkliydi. Çünkü Tom'la olan ev maceralarımızı herkesten gizli tutmak benim görevimdi. Yavaş yavaş evimdeki aynaların sayısı azaldı. Çünkü onlara her baktığımda yaşlandığımı fark ediyordum. Bu durum moralimi oldukça bozuyordu. Bu gece evden gelen bir ses ile uyandım. Tom'da yanımda değildi. Çok korktum. Birisinin gizlice evime girdiğini düşündüm, ama bir hırsız bile bu kadar ses çıkarmazdı. Elimde elektro şok aletiyle yavaş yavaş bodruma inmeye çalışıyordum. O kadar yavaş yürüyordum ki, parkelerden gelen gıcırtılar duyuluyordu. Her yer karanlığa gömülmüştü neredeyse. Küçük koridorda yanan ışık dışında eve ay ışığı bile girmiyordu. Mavi basamaklardan yavaşça inerken karşımdaki görüntüye şaşırdım. Aman Tanrım, bu gürültünün sebebi Tom'du. Onu daha önce hiç bu kadar kızgın görmemiştim. Her şeyi kırıp dökmüştü. Hiçbir şey olduğu yerde durmuyordu. Merdivenlerin son basamağında dururken, onun gözleri parlıyordu. Bir tek gözlerinden çıkan ışığı görebiliyordum. Çok korkmuştum. Ne ileri gidip onu sakinleştirebildim, ne de geriye dönüp kaçabildim. Sevgilim bu akşam çok sinirliydi, sesi neredeyse kulaklarımı tıkadı. Aslan gibi kükreyip, kuduz köpek gibi dişlerini gıcırdatıyordu. Ağlamaya başladım. O anda ellerimi ağzıma götürüp sesimi boğmaya çalıştım.
- Tom, sana ne oldu? Tom, sakin ol! Sevgilim, beni çok korkutuyorsun.
Onun yanına gitmeye karar verdim. Yavaş yavaş bacaklarımı sürüklemek ve sevgili dostumu sakinleştirmek istedim. Çünkü sevginin olduğu yerde korkuya yer yoktur.
-Emma, git buradan, hemen git!
Söylediği tek cümle buydu. "Git, git" diye bağırıyordu. Gitmedim, gözyaşları içinde ona elimi uzattım. Ben ona yaklaştıkça daha da sinirleniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üç Harfli Arkadaşım
FantascienzaGençler bir araya toplanıp okullarının eski öğrencisinin hayaletini eve davet ederler. Fakat işler karışır. Üç harfli, içlerinden bir kıza musallat olur. Zaman geçtikçe kızla hayaletin tatlı bir arkaşlığı oluşmaya başlar. Peki bu arkadaşlık aşka dön...