-8-

12 3 0
                                    

İyi okumalar...

***

BAZI KARARLAR, BERABERİNDE GELEN YIĞINLA SORUMLULUKLAR

İçimi kavuran o delici hisle yutkundum. Asla konuşamıyordum. Dilim lal olmuştu...

"Ben kabullenmek istiyorum Sinan Bey. Lakin bu hiç kolay olmayacaktır." Acıyla gülümsedim.

"Hak verecek olursanız ki insan tüm hayatı altüst olunca sağlıklı kararlar almak için olağanüstü bir çaba sarf ediyor."

Bana dönen şaşkın ve mutluluk dolu bakışlarla şaşırmıştım. Açıkçası onların mesafeli olmamdan pekte hoşnut olmayacağını düşünmüştüm. Lakin belli ki vereceğim ufak bir kırıntı ilgi bile onlar için tapmaya değerdi.

İçime dolan o hisle titredim. Bu adamların deli gibi bana  muhtaç olduklarını biliyordum fakat göz göre göre beni yalanın içinde büyütmüşken öylece sineye çekemezdim olanları.

"Ben kırgınım Sinan Bey. Sizin -ne kadar anlamaya çalışsam da- korkaklığınıza, bunca sene ailem dediğim insanların gözlerime baka baka yalan söylemiş olmasına, geçirdiğim onca sahte zamana, riyalardan oluşan sözler ve anılara... her şeye öylesine kırgınım ki. Kaldıramıyorum inanın. Böylesine büyük bir kararın olgunluğunu yüklenmeye çalıştıkça altında eziliyorum. Ne kadar mecazi olsa da söylediklerim, o ağrıyı fiziksel olarak tüm bedenimde hissediyorum.

Boşa koyuyorum dolmuyor, doluya koyuyorum almıyor hesabı benimkisi. Sizleri inanın anlamaya çalışıyorum. Haklısınız da... O durumda aklınızı yitirmemiş olmanız bile bir mucizeyken yine de acele verdiğiniz o karara kırılmadan edemiyorum. Keşke... keşke daha önce söyleseydiniz. Keşke korkularınızı bir kenara bırakıp 'Kızım' deyip kollarınızla sarsaydınız. Kim bilir belki şu an iki yabancı gibi durmak yerine gerçekten kızınız olarak koltuğunuzun altında olurdum. "

Karşımdaki adamın gözünden düşen bir damla yaşın  izlediği yolu seyrettim. Tıpkı benim gibi nereye gideceğini anlayamadan bir oraya bir buraya sapıp duruyordu.

"Kalp kırıklıklarım boyumu aşmış dağ olup taşmış.İnsan bazen niye sevdiğini anlamlandıramadığı gibi neden kırıldığını da anlamlandıramıyor..."

Düşen omuzlarımı kaldırıp, kalan tüm kararlılığımla karşımdaki adamlara baktım.

"Her şeye rağmen sizinle yakın olmayı deneyeceğim. Bu hakkı sizin elinizden alamam. Lakin 'kızınız' olacağıma da söz veremem. Benden evlatlık beklemenizi istemem."

"Zaman gösterir mi?" Sinan Bey'in sorusuyla kaşlarımı hafifçe çattım. Demek istediği ona zamanla evlatta olup olamayacağımdı sanırım.

"Benim de dileğim o yönde" Koltuktan aldığım çantamla tekrar onlara döndüm.

"Dilediğiniz bir vakitte yemeğe çıkmak isterim. Hem birbirimizi tanımış oluruz"  Gerçekten deniyordum kimseyi kırmadan , her ne kadar en çok ben kırılsam da, incitmeden yol almayı. Hem yalan yok biyolojik ailemi de gerçekten tanımayı istiyordum. Bana bu kadar sevgi dolu bakan insanları bir kalemde silip atmamı yüreğim istemiyordu.

Acemi bir cambaz olarak dikkatle incecik bir ipin üzerinde yürümeye çalışıyordum. Lakin seyirciler benden usta bir performans bekliyordu.

Yüzlerine konan silik ama heyecanlı tebessümleriyle bende gülümsedim, samimiydim.

"Sen ne zaman istersen ara kızım. Zaman mekan önemli değil." Başımla onaylayıp kuru bir vedayla evden ayrıldım.

Şeytanın KızılıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin