İyi okumalar...
Bölüm şarkısı;Ahmet Aslan-Dermanın Olayım
***
CAN VERECEK CANAN
Titreyen genç kızın kolundan tutan yaşlı adam bir süre öylece durdu. Sonunda karşısındaki genç kızın konuşamayacağını anlamış olacak ki kızın koluna girerek binadan dışarı çıkardı. Aceleyle geldiği için bastonunu unutmuş adam, zorlanmıştı kızı tutarken.
Hala titreyen kızın omuzlarına, çıkardığı takım elbise ceketini bıraktı. Kızın bu halini görmek onu yıkmıştı. Gelinin ürkek bir kuş gibi titremesi kanını kaynatıyor Fikret'i ve oğlunu kurşuna dizmemek için kendini zor tutuyordu. Torununa okuduğu sabır fermanını kendi uygulayamayacak gibiydi.
"Teşekkür ederim." Karşısında kendini toparlanmaya zorlayan kızı görünce gülümsedi babacan bir tavırla. Genç kız her şeye rağmen dik duruşunu bozmamaya çalışıyordu.
Kendini o adama görmeye hazırladığını düşünüyordu ama sadece düşünmekle kalmıştı belli ki. Korkudan titremiş tek bir laf edememişti.
Kızın yine de güçlükle toparlanmaya çalışan haline bakıp 'Gelinim yaman bir kadın belli ki' Dedi içinden yaşlı adam. O sırada kapıda bir çift belirdi.
Ertuğrul Bey'in elinde baston Olcay Hanım'ın elinde bir şişe su vardı. Bastonu babasına veren adam gülümseyerek İdil'e döndü tam bir şey söyleyecekken eşi ondan önce davranıp kıza elindeki suyu uzattı.
"Belki toparlanmana yardımcı olur diye düşündüm." Olcay Hanım'ın naif ve sakin sesi İdil'in biraz da olsa sakinleşmesini sağlamıştı.
"Teşekkür ederim." Ertuğrul Bey karşısındaki kızın ürkek haline bakarak başını kısa bir an yere eğdi. Oğlu aklına geliyordu. Davete elbet ki gelmemiş dışarıda izleyeceğinden bahsetmişti. Eğer olanları gördüyse oğlunu nasıl sakinleştireceğini düşündü Ertuğrul Bey. Etrafına dikkatle bakıp oğluna dair bir şey görmeyi umdu lakin başarılı olamadı.
Karşısında hala titreyen kadına doğru ilerleyip babacan bir gülümsemeyle omzuna elini koydu.
"Ben Ertuğrul Balamir kızım, bu da eşim Olcay. Karşında duran bir ayağı çukurda olan adam da benim babam. " Enver Bey oğlunun söylediklerine huysuzca mırıldanmıştı.
"Biz ailenin en yakın dostlarıyız. Durumun belli ki kötüdür izin ver seni evine bırakalım." Adamın babacan tavrını yapısından dolayı garipseyen İdil'in içinde şüphe olsa da Baypars'ın söyledikleri aklına gelince dudaklarını cevap vermek için araladı.
Ama tam o an hiç hesapta olmayan bir şey oldu. Suat hızla karanlığın arasından kızın karşısına çıkmış doğrulttuğu silahla kızın kalbini hedeflemişti. Birazdan katil olacak adam merdivenlerin başındayken, birazdan karşısındaki adam tarafından vurulacak kadın mekanın giriş kapısının yanındaydı.
Suat'ın sarhoş bedeni ayakta dengede zor duruyor ve bu dışarıdan net bir şekilde belli oluyordu. Herkes anın verdiği şokun etkisiyle ayyaş adama ve elindeki silaha bakmaktan öteye gidememişti.
"Sensiz ben nasıl yaşayamıyorsam sen de bensiz yaşayamazsın İdil!" Haykırarak söylediklerine üç el silah sesi eşlik etmişti. Ankara'nın semasına yayıldı bu ses, parçalanarak etrafa dağıldı. Her bir parça çevredekilerin tenlerine diken gibi batmış izinin kalacağının şimdiden habercisi olarak kan akıtmıştı.
Ardından şiddetli bir rüzgar esti. O gür katran karası siyah uzun saçları tutan toka pes edip kopmuş, uzun siyah saçlar esen sert rüzgarın etkisiyle tel tel dağılıp uçuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytanın Kızılı
Fiksi UmumKayboluyorum... Lakin yardım edecek birini de bulamıyorum. Sevgili sanırım ben yaşarken ölüyorum. Sıradanlaşıp rutinlere dolanıyor, Şehrin karanlığına karanlık katıp aydınlığı umuyorum. Belki diyor, bütün arzularımla diz çöküp yalvarıyorum. Ama sevg...