-12-

14 3 2
                                    

İyi okumalar...

***

HAYAT BİR TİYATRO SAHNESİ

Kapıyı çalıp gerginlikle beklemeye başladım. Malikanenin koca kapısı aralanırken karşımda yine aynı kadını görüp tebessümle içeriye adımladım.

"Hoş geldiniz İdil Hanım" 

"Hoş bulduk" Elimdeki poşetleri kadına verdim.

"Sütlü tatlı bunlar dolaba koyarsanız sevinirim"

"Kim gelmiştir Vildan Hanım?" Adını çok şükür öğrendiğim kadın tam konuşacakken salondan çıkan Baypars beni görünce kısa bir an duraksadı.

"Niye haber vermedin küçüğüm?" Naif ses tonuyla sorduğu soruya gülümseyerek:

"Verdim aslında Sinan Bey'e. Ben evde değilim ben gelene kadar Baypars'la oturursunuz dedi bana bende geldim. Sana da söylemiştir diye düşündüm." Baypars bana söylemedi anlamında kafasını iki yana salladı.

"Hava sıcak bahçeye çıkalım mı?" Yönelttiği teklifi memnuniyetle kabul ettim.

"Vildan Hanım iki tane Türk kahvesi getir arka bahçeye."

Yavaş yavaş arka bahçeye adımlarken bahçenin de en az evin iki katı kadar büyük olduğunun farkına vardım. Her taraf çimlerle döşenmiş, duvar kenarlarına kocaman ağaçlar serilmişti. Rengarenk çiçeklerle etraf donatılmış bahçenin ortasına büyük bir havuz kondurulmuştu.

Bahçe oldukça büyük olmasına rağmen çok düzenliydi. Hayran hayran bahçeye dalmışken bana baktığını fark ettiğim Baypars'a döndüm. Yine gözleri dolu bir şekilde bana bakıyordu.

Kaşlarımı çattım anlamlandıramadığım için. Bu adam ya çok sulu gözdü ya da bende bakıp da ağlanacak kadar çirkin bir şey vardı.

'İnşallah sulu gözdü.'

Baypars'ın yönlendirmesiyle bahçedeki salıncağa ikimiz oturduk. Süren ölüm sessizliğinden sonra Baypars çatallaşmış sesiyle konuştu.

"Annem hamileyken hep burada oturur bahçeyi seyrederdi." Aniden bu konuyu açması tüylerimi diken diken etti.  Dolu gözleriyle bana bakarken konuşmasına devam etti.

"Çok sevmiştim seni daha doğmadan. O kadar heyecanlıydım ki! Doğunca yersin diye bir sürü şeker doldurmuştum odana... Çünkü bende şekeri çok severdim senin de seveceğine dair çocukça inancım tamdı.

"Günlüğüm vardı o zamanlar seni anlatırdım günlüğüme. Sen doğacaktın ben seninle istediğin oyunları oynayacaktım, sen doğacaktın biz beraber lunaparka gidecektik, çok severdim lunaparkları, sen doğacaktın ve ben sana sarkıntılık yapan erkekleri bir güzel benzetecektim, sen doğacaktın umut olacaktın annem yaşayacaktı tekrar huzurlu o günlere dönecektik."

Uzun konuşmasını sonlandırıp derin birkaç nefes aldı. Sonra bana hiç dönmeden cebinden bir sigara çıkarttı yakmadan önce bana izin ister gibi bakınca kafamı sorun yok dercesine salladım. O sigarasını yakarken bende yaşanmışlıklarla dolu koca evi ve onun büyük bahçesini dikkatle inceledim.

"Annem bu salıncakta saatlerce otururken bende arada sırada gelir sana günümü okulda neler yaptığımı anlatırdım. Seninle ne zaman konuşsam tekmelediğini hissederdim annemin karnına yasladığım çocuk ellerimde. Hatta bir gün seninle konuşmama rağmen bir tepki vermediğin için ağlamıştım saatlerce. İdil beni sevmiyor artık bana tepki göstermiyor diye.

Şeytanın KızılıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin