7

16 6 3
                                    

Kara bir kartaldı Avaz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kara bir kartaldı Avaz. Yine süratle gittiği yönünü ardında bıraktıkları için değiştiriyordu. Horattı, başına buyruktu. Ardında bıraktığı geçmişi vicdanını pençeleri altına almıştı. Şimdi nasıl dönsündü? Nasıl hiç bir şey olmamış gibi kalan son aylarını rahatça sürdürseydi? Üstelik Çizik iti şimdi başka çocukların da canını yakıyorken. Amcası da yiğeninin şu son isteklerini yerine getirebilmek için uğraşıyordu. İpler Avazın elindeydi. Dolayısıyla tekrar bu koca şehrin gürültüsüne dahillerdi. Eve gittiler. Avazın amcası, Tural eşyaları  yerleştirmek için bir kaç adam çağırdı. Onlar bu işe başlarken Avaz biraz uzanmak istedi. Odasına gidip kendini yatağa attı. Kalıplı vücudu yatakla bir olur olmaz, yatak hafifçe sarsıldı. Aslında son zamanlarda biraz zayıflamıştı ama iri cüssesinden hiç ödün vermemişti. Hâla yaşına rağmen, göz ardı edilmeyecek bir heybeti bulunuyordu. Bulunsundu yada hiç bulunmasındı. Onun yüreği tüm mükemmel vücutlara taş çıkarırdı.
Onun yüreği en kırılgan camdan daha kırılgan, en sağlam demirden daha sağlamdı.
Biraz dinlendikten sonra Turalla konuşmak için odayasına gitti. Tural da epey bitkin görünüyordu. Hem işleriyle ilgileniyor hem de kardeşinden kalan emaneti yani Avazı memnun etmeye çalışıyordu. Avazı görünce uzandığı yatağından doğruldu. Avaz yavaşça gidip köşede duran sandalyeyi Turalın yanına çekti. "Kusura bakma amca rahatsız ediyorum" Dedi. Amcası "ne rahatsızlığı paşa. Bir daha duymayayım" Diye karşılık verdi, tüm babacanlığıyla. Avaz tebessüm ettikten sonra direk konuya girdi. "Amca biraz gerçekçi konuşmalıyız. Sende biliyorsun ki pek uzun bir zamanım kalmadı. Çizik iti de bu şehirde, o zavallı çocuklara zarar verdikçe bana oturup izlemek düşmez. Senden bu adamı biraz araştırmanı istiyorum. Şuan nerede bu işleri yapıyor nerede bu çocukları tutuyor öğrenmeliyiz. Önce bu kopuğun bir bağlantısı bulup özel hayatına sızmalıyım. Daha sonra gerek fotoğraf gerekse video her türlü kanıtı kendi ellerimle toplayacağım. Biliyorsun, yıllar önce Polise gittiğimizde bile şehitlere kadar her şeyi yok etmeyi başardı. Dava elimizde patladı. Bu sefer değiştirilemez, bastırılamaz kanıtlar bulacağız. Bu kanıtları topladıktan sonra Polise vereceğiz. O çocukları da kurtarmış olacağız. "Dedi. Tural kafasını iki defa onaylar şekilde salladı ama yinede söyleyecek bir kaç sözü vardı. " Bak Avaz sen benim abimden kalan hatıramsın. Dediklerin de başım gözüm üstüne ama daha öncede dedim sana, sen iste iki saate kellesini ayağının dibine atayım. "
Avaz bu söylediğini onaylamışa benzemiyordu. " Hayır amca. Ölüm bu canavarlara fazla insani değil mi? Sence ölümü hak ediyorlar mı? Böyleleri için yapılacak tek şey var oda ıslah olmaları için bir eylemde bulunmak. Hapis kimi zaman çözüm olur veya olmaz. Yeterki çocuklardan uzak dursun. Hem bunlar için elini kana bulamaya, ilahın iradesine densizlik etmeye gerek yok. " Dedi Avaz. Tural son cümlesine dikkat kesildi. "İlahın iradesine densizlik etmek. " Bu çocuk ne kadar da haklıydı. Belki de ilah bile şuan ölümü laik görmüyordu bu canavara. Şuan ben ölümü ona laik görürsem, yaratıcının mutlak iradesine densizlik  olmazmıydı bu? Diye düşündü ve Avaza hak verdi. "Peki, sen nasıl istersen" Demekle yetindi ve hemen telefonuna sarıldı. Amacı Çizik hakkında bilgi toplamaktı.Avaz teşekkür edip çıktı. Tekrar gidip yatağına uzandı. Öğle yemeğine kadar kestirmeyi planladı. Hemen uykuya daldı.
Bu sırada Feza da uyuyordu. Daha doğrusu bitap düşmüştü. Ders coğrafyaydı. Feza ağlamaktan bitap düşmüştü. Avaz affetmemişti onu. Yani oda kendini affetmemişti. Hele son söylediği söz hâla kafasında yankılanıyordu. Dünden beri kâbus görür diye uyumaya korkuyordu. Bu derstte yaşadığı baş ağrısı bu korkusunu mağlup etmişti. Feza farkında olmadan uykuya dalmıştı. Tâ ki yine o rüyayı görene kadar. Evet yine Avazı görmüştü rüyasında. Yine vicdanı boğazlamıştı onu. Aslında yıllardır ruhunda barınan azrail bu sefer görünüyor gibiydi. Çünkü her uyanışında nefesi kesilmiş bir halde oluyordu. Bu kız nasıl da yaralı, nasıl da acınasıydı. Hani bir söz vardır ya " Bir yanım devlet devirir, bir yanım kendine yenilir" Sanki Fezanın dudaklarından çıkmıştı bu. Ama şuan Feza kendine yenildiği dönemdeydi. Avaz için bu durum farklıydı. O devleti de devirdi, kendine de yenilirdi ama onun yenilgisi bile bin başarıya bedeldi. Yani Avaz kaybettiğinde bile çokça kazanırdı.

  Avaz ve Tural öğle yemeği için masaya oturmuşlardı. Telefondan sipariş ettikleri yemeklerinin gelmesini bekliyorlardı. Bu sırada Tural hemen söze girdi. "Evet paşa. Bir kaç telefon açıp araya da bir iki herif soktuktan sonra işimize yarayacak bilgiler buldum. " Dedi. Avaz heyecanlanmıştı. Ne kıymetli bir ruh barındırıyordu içinde. O it yüzünden bir kaç ayı kalmışken, intikam değil kurtaracağı çocukları düşünüyordu. Tural konuşmasına devam etti. "Ulaşabileceğimiz tek bağlantısı var. Oda Necmettin Erbakan Anadolu Lisesi'ndeki oğlu. Bu çocuk evlilik dışı bir ilişkiyle dünyaya gelmiş. Annesi hakkında pek bir bilgimiz yok ama sana iyi bir haberim var. Çocuk seninle yaşıt. Dur, bir dakika. Paşa sende Necmettin Erbakan da okumuyor muydun? "
Avaz duraksadı. Evet o okulda okuyordu ama nasıl dönecekti ki? "Evet amca" Demekle yetindi. Tural "E bu harika bir haber aslanım niye duraksadın böyle? " Diye sordu. Avaz usulca başını kadırdı ve "amca biliyorsun Feza anlatmıştır sana. Sınıfın ortasında sargımı düşürdü. " Dedi. Bir an gözleri cama doğru kaydı. Hayır hayır. Dışarıda onun yaşadıklarını yaşayan çocuklar da vardı. Bunu onlara yapamazdı. Hemen devam etti konuşmasına. "Tamam amca okula geri döneceğim. Kimin bana nasıl acıdığı da umurumda değil" Dedi. Tural tebessüm etti. "Avaz sence bu insanlar senin elinin olmayışına mı acıyorlar?
Bak aslanım insanlar böyledir hep. Kendi tatminsizliklerini başkalarının acılarıyla gidermeye çalışırlar. Tabi üzülmek doğaldır ama acımak veya güya yardım etmeye çalışmak, hele ki yaptıkları yardımı kimilerinin gözüne sokarak yapmak. İşte bu alçak insanların kendini bir nebze yukarıda görme çabasından fazlası değildir. Sosyal medyada boy gösteren, Ünlü iş adamı bilmem kim, şuraya şu kadar yardımda bulundu. Hadi tüm aptal kesimler şu cahilin karşısında önünü iliklesin. Saygıyla eğilsin beyinsizler. Bu iş adamının yaptığını paylaşması zaten her şeyi ortaya koyar. Besbelli yardım ettiği, destekte bulunduğu onun zavallı dünyası ve tatmin olmak bilmeyen egosu. İşte benim can parçam, sen eğer bu cahillerin hareketlerine bakarsan ilerlediğin yolda önünü görmene bile izin vermezler. Şayet sadece üzüntü duygusu içerisinde olurlarsa bu uzun sürmez. Fakat sana acıyarak yaklaşanlar, küçük dünyaların 'büyük abilerinin' bu yaklaşımı asla bitmez. Sen rahatsız olsanda bitmez, olmasanda. Bu yüzden bırak istediğini düşünüp, yapsınlar. " Dedi.
Avaz cidden etkilenmişti. Amcası haklıydı. Kesinlikle kararını vermişti o okula gidecekti. Hemde yarın

ÖLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin