22. yanında yürüyecek kadar cesur

8 2 0
                                    

çünkü bu anılar bırakmayacak peşini, ben keseceğim uzattığın elini ama biliyorum ki hiçbir zaman cesur değilim yanında yürüyecek kadar.

Softcore, The Neighbourhood

Yüzüme vuran ışığı hissettim, birkaç saniye sonra odamda olup olmadığımı sorguladım çünkü perdeyi asla açık bırakmazdım. Elimi gözümün önünden çekerek etrafa baktım, salondaydım ve Vargın hala uyuyordu.

Elimle yerdeki telefonu aldım ve saate baktım, 08.29'du. Telefonu yere bıraktım ve elimi şakağıma yaslayıp gözlerimi kapattım, kalkıp perdeyi kapatmaya üşeniyordum.

Başımı hafifçe çevirip yandan görünen yüzüne baktım, uyuyordu. Yüzüne düşen saçları gerideydi, bir kolu başımın altındaydı. Yüzünde huzurlu bir ifade vardı, ilk defa yüzü bu kadar yumuşak görünüyordu.

Yeniden gözlerimi kapattım ve başımı yasladım, gecenin dördünde bile mesaja cevap veriyorsa bu saate kadar nasıl uyuyordu?

Yeniden gözlerimi açtığımda saat 16.57'ydi, saati gördüğümde koltuktan kalkacaktım ki yattığım kısmın bir karış olduğunu unutarak yere yuvarlandım.

"Veda," dedi Vargın o an, yerden kalkmadan elimdeki telefonu sehpaya bıraktım. "Neredesin?"

"Tepeyi terk ettim," diye mırıldandım sinir bozukluğuyla gülerek, sonra doğruldum ve yere oturdum, bu şekilde yüzlerimiz aynı hizadaydı. Bu açıdan gözlerinin içine bakmak daha farklıydı.

"Niye yerdesin?" Diye sordu uykulu sesiyle, ayılmadığı belliydi.

"Dönerken düştüm," dedim ve ayağa kalktım. "Saat 5. Sen bir haftalık uyku hakkını kullandın o yüzden kalk."

"Bir haftalık," diyerek yüzünü ovuşturdu ve üzerindeki örtüyü kenara iterek doğruldu. "Diğer haftayı da kullanayım o zaman."

"Onu hafta bitince yap," dedim ve yanına oturup telefonu elime aldım, Liva'dan bir sürü mesaj vardı. "Liva yine döktürmüş."

Liva: günaydınlarrr.

Liva: Atlas'ta kahvaltı yapacağız siz de gelsenize.

Liva: aradım açmadın.

Liva: bir şey mi oldu?

Liva: Vargın da açmamış.

Liva: beraberseniz niye telefona bakmıyorsunuz?

Liva: ay daraldım.

Liva: akşam yemeği yiyelim bari.

Liva: sen mesaja dönersen tabi.

Liva: ölmedin değil mi?

Veda: ölmedim.

Veda: belayım daha başına.

Veda: uyuyakalmışım görmedim mesajını.

Veda: Vargın'ı da çağırayım mı yemeğe?

Yüzümü yıkayıp aşağı indiğimde cevap gelmişti, Vargın tost yapıyordu.

Liva: ya bir şey oldu sandım.

Liva: niye on saat bakmıyorsun telefona.

Veda: görmedim.

Liva: çağır Vargın'ı da.

Liva: Vargın evde yok.

as long as you love it |yarı texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin