19. inandığın yalan

9 2 0
                                    

Never Left My Mind, Plaza


"Belki de öyle değildir," dedi Liva, kafasını karıştıran bir şeyi anlatıyordu. Yoldaydık, okuldan çıkmıştık ve eve gidiyorduk.

"Onu söyleyemezsin," dedim sakince, ellerimi cebime koymuş ve bir anlığına ona bakmıştım. "Eğer o ihtimali düşünürsen işin içinden çıkamazsın. Gördüğün en mantıklı seçeneğe göre karar vermen gerekir, belki de öyle değildir demek sadece zayıflık ve karşındakini kendi içinde haklı çıkarma çabası."

"Ben ikna oldum," dedi Liva gülerek. "Bu konuşmadan sonra ikna olmasam beni döverdin zaten."

"Alakası yok," dedim omzumu silkerek. "Sadece fikrimi söyledim."
"Ee," dedi Liva ve sonra yerdeki buza ayağıyla sertçe bastı, ona garip bir şekilde bakarken, "Kinliyim," dedi yürümeye devam ederek. "Buza."

Sonra telefonu çaldı, sanırım Atlas'tı. Liva telefonu açtıktan birkaç saniye sonra, "Veda'ya gidiyorum ben," dedi. Sonra bana dönüp, "Atlas bir arkadaşıyla yarım saatliğine gelse sorun olur mu?" Diye sordu, başımı salladım. "Tamam gel sen ama arkadaşın yamuk bir tipse getirme. Tamam Atlas, tünele girdim hadi görüşürüz."

Evin önüne geldiğimizde anahtarı çıkardım ve kapıyı açtım, içeri girdik. Ben yukarı çıkıp üstümü değiştirdikten sonra aşağı indim, Liva koltukta oturmuş telefonunu bakıyordu.

Kapı çaldığında Liva, "İnşallah kıyamet kopmaz," dedi, dönüp ona baktım. "Neden?" Diye sorarken kapıya yürüyordum. "Aç sen," dedi sakince. "Anlarsın birazdan."

Kapıyı açtığımda Atlas elindeki poşetlerle içeri girerek, "Hoş geldim," dedi ve o an arkasında kalan kişiyi fark ettim.

Mavi.

"Bir sen eksiktin," dedi Liva arkamdan gelip kapıda dikilen Vargın'a bakarak, bense öylece yüzüne bakıyordum. "Ama hadi içim acıdı soğukta durma kapıda gir içeri."

İçeri girmesi için kenara çekilince, "Benim bir suçum yok," dedi ellerini havaya kaldırarak. "Atlas zorladı."

Kapıyı kapatıp Liva'ya dönerek, "Kuzeni değil mi?" Diye sordum, başını sallasa da gergindi çünkü sinirleneceğimi biliyordu. "Neden söylemedin?"

"Anlatırım onlar gidince," dedi sessizce. "Kızma tamam mı?"

"Kızmadım," dedim salona yürürken. "Sadece söyleyebilirdin."

"Anlatacağım," dedi Liva, sonra onun arkasından salona girdim.

Atlas, "Malum ufak bir kaza geçirdik," dedi ve koltuğa sırtını yaslayarak bize baktı, gülmemeye çalıştığını anlayabiliyordum. "Peder de al bunları tanıdığına falan dağıt dedi, biz de buraya geldik benimkiyle."

Vargın ona ters bir ifadeyle baksa da hiçbir şey söylemedi.

Liva poşetlere bakarken, "Tuz ekmek değil mi o ya?" Dedim, Atlas bana baktı. "Bir şey olunca hayır diye dağıtırlar."

"Arkadaş zengin ya," dedi Liva gülerek. "Eklerle baklava getirmiş."

"Tabi," dedi Atlas bir anlığına Liva'ya dönerek. "Zenginlik böyle bir şey."

"Yiyelim bari," dedi Liva, sonra bana döndü. "Tabaklar aynı yerde mi?"

Mutfağa yürürken arkamdan geliyordu. "Liva manyak mıyım ben durup dururken tabakların yerini değiştireyim? Aynı yerde tabi ki."

as long as you love it |yarı texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin