27. sonuna kadar

15 1 0
                                    

West Coast, Lana Del Rey

Sesini hatırlıyordum, yağan karı hatırlıyordum. Ellerime yağan karı hatırlıyor ve soğuğu hala hissediyordum, o kapının hiç açılmayacağını içten içe biliyor ama o kapının önünden gidemiyordum.

Çünkü onun gideceğini biliyordum ama giderken ne götüreceğini bilmiyordum.

Vargın'ın, "Veda," dediğini duydum, bakışlarım avuçlarımdaydı, sanki yeniden kar yağacak ve o kapı yeniden kapanacaktı. "Bana bakar mısın? Gözlerime bak."

Mavi gözleri yavaşça kayboldu.

Başımı kaldırıp gözlerine baktığımda, "Kabustu," dedi, Liva benden cevap alamadığında Vargın'la konuşmuş ve telefonu kapatmıştı ama ben hala öylece boşluğu izliyordum. "Sadece bir kabustu, gerçek bile değildi."

Gerçekti. Gerçek olduğunu biliyordum.

"Gerçekti," dediğimde başını sallayarak, "Değildi," dedi ve bana doğru eğilerek yüzlerimizi eşitledi, gözlerine baktım. Sen yaptın. "Gerçek değildi, sadece rüyaydı. Duydun mu? Kabustu." Ona cevap vermediğimde, "Hadi," dedi ve doğruldu. "Yüzünü yıka, sonra da bir şeyler yiyip Liva'nın yanına gidelim."

Liva'nın yüzüne nasıl bakacaktım? Belki de ona bunu söyleseydim Liva Meyra'ya dikkat ederdi ve evden çıkmasına izin vermezdi, ya da en azından biliyor olurdu.

Bir şeyleri mahvetmemiş olurdum.

Yataktan kalktığımda peşimden geldiğini biliyordum, odanın kapısını açtım ve banyoya girip suyu açtım. Yüzümü yıkayıp kuruladım ve banyodan çıktım, Vargın hala peşimden geliyordu.

Mutfağa gidecekken, "Bir şey yemeyeceğim," diye mırıldandım ve ona döndüm, gözlerine baktım. Özür dilerim, ben yaptım. "Sen beni Liva'ya bırakır mısın?"

Bir süre öylece yüzüme baksa da, "Bırakırım," dedi ve ona sırtımı dönüp montumu alarak elimdeki telefonla cüzdanı montun cebine koydum. Botlarımı da giydikten sonra kapıyı açtım ve yağan karla birlikte o kapının eşiğinde durdum, kar avucumu açarsam tıpkı o anki gibi avucuma yağacaktı.

Ben yaptım.

Vargın kapıyı kapatıp kilitledi ve anahtarı cebime koyarak yanımda yürümeye başladı, arabası kapının önündeydi. Arabaya bindiğimde o da bindi ve motoru çalıştırdı, klimayı açtığını fark ettim.

Kırmızı ışıkta durduğumuzda aramızda duran su şişesini kapağını açarak bana uzattı ve sudan birkaç yudum alarak geri bıraktım, araba yeniden hareket etti. Kollarımı kendime sarıp camdan dışarıya bakarken, sen yaptın, diye geçirdim içimden. Bunu bana sen yaptın ve ben senin açtığın yarayı deşiyorum.

Ölene dek senin açtığın yarayı dikmeye çalışacağım.

Araba durduğunda Vargın, "Geldik," dedi ve kapıyı açıp arabadan indim. Yanıma geldiğinde apartmana girdik ve asansöre bindik, asansör aynasındaki yansımamızdan Vargın'ın arada bana baktığını görebiliyordum.

Vargın cebindeki anahtarla daire kapısını açtığında içeri girdim ve montumu çıkarırken bana doğru gelen Liva'yı fark ettim, gözleri kızarmıştı. Bana sarılarak, "Veda," dedi ve hiç yapmadığı kadar sıkı sarıldı, ellerim cansız bir beden gibi iki yanımda sallanıyordu.

Senin açtığın yarayı dikiyorum.

Ben yaptım, sen izledin ve gittin.

"O aptal sabah arkadaşı aradığı için kimseye haber vermeden evden çıkmış," dedi ve geriye çekilerek yüzüme baktı, sonra da onunla birlikte salona girip koltuğa oturdum. "Az önce zahmet oldu da aradı, iki saatliğine çıktığı için merak edeceğimizi düşünmemiş. Konumunu attı Atlas almaya gitti, ben gitseydim dövecektim çünkü."

as long as you love it |yarı texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin