2. yoldaki taşlar

36 4 32
                                    

Dead Weight, PVRIS


Yoldaki taşlar.

O ses, "Yolundaki taşlar bazen insanlardır," dedi ve ona baktım, hayaline baktım. Artık gerçekten çok uzaktı.

Gözlerine bakarak, "Ama biz onların bizi engellemesine izin vermemeliyiz," dedim ve bakışlarım yüzünde gezdirdim.

Durgun bir sesle, "Hayır," dedi, anlam veremeyerek ona baktım. "Onları ezmelisin. Eğer onları ezmezsen yoluna çıkmaya devam ederler."

Kaşlarımı çattığımı hatırlıyorum. "O zaman hiç kimsemiz olmaz."

Gülümsedi. Ne demek istediğini artık anlıyordum.

"İnsanlara ihtiyacın yok," dedi; ihtiyacım olan insanın kendisi olduğunu bilmiyordu.

Son derse girecektik. Zil çaldığında başımı sıradan kaldırdım ve ayağa kalktım, bir an başım dönse de adımlarımı bozmadan sınıftan çıktım ve okul lavabosuna ilerledim.

Kimse dönüp bakmadı. Belki de bu iyi bir şeydi. Biri sana bakmadığı sürece sende ne olduğunu göremezdi, görmezse de sorgulayamazdı.

O sorguluyordu, ve belki de daha da ilerisi; görüyordu.

Lavaboya girdiğimde aynaya bakmadan suyu açtım ve ellerimi yıkadım. Lavaboda kimsenin olmadığını fark ederek ellerimi defalarca yıkadım, ta ki bir ses duyana kadar.

"Temiz," dedi. Aniden duyduğum sesle arkamı döndüm ve kimin söylediğine baktım, daha önce görmediğim bir kızdı.

"Anlamadım," diyerek yüzüne baktığımda çenesiyle ellerimi işaret ederek, "Temizlendi," dedi. "Bence yıkamayı bırakmalısın."

Sonra ne yaptığımı fark ederek, "Bu seni ilgilendirmez," dedim ve ellerimi son kez durulayarak kuruttum. Lavaboda çıkacakken kızın bana seslenmesiyle durdum.

"Liva ben," dediğinde ona baktım, yüzü tanıdık gelmiyordu.

"Yani," diyerek yüzüne baktım. Neden adını söylüyordu ki?

Hiç kimsen olmayacak. Yapayalnızsın ve öyle olacaksın. Sırtını yalnızca duvarlara yaslayacaksın.

"Seni önceden de görüyordum," dedi. "Hep yalnızsın. Arkadaşa ihtiyacın olursa eğer konuşabiliriz."

Arkadaşa değil hiç kimseye ihtiyacım yoktu ama yine de sakin bir şekilde, "Teşekkür ederim," dedim. "Ama bir arkadaşa ihtiyacım olduğunu sanmıyorum." Dedikten sonra lavabodan çıktım.

Sonra derse girdim, zaman sanki bir film şeridiymişçesine aktı. Çıkış zili çaldığında çantamı topladım ve montumu giydim, Şubat ayındaydık ve havalar soğuktu.

Okul bahçesinden çıktığımda şarkı açmak için telefonumu açtım. İnterneti açtıktan sonra telefonu kapatacaktım ki gelen bildirimi gördüğüm an duraksadım.

Yazmaya devam edecekti.

Belki de sorun tanımadığım birinin yazması değildi; sorun birisinin bir mesaj atacak kadar önemsemiş olmasıydı.

usqueadmorte: çıktın mı?

Veda: evet

usqueadmorte: sen eve gidince yazarım.

Veda: okuldan çıktığımı sorduğun için okulda olmadığını düşünmüyorum.

usqueadmorte: tüh.

as long as you love it |yarı texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin