32. kötülüğün bedeli

23 1 0
                                    

Hallucinations, PVRIS

Bir keresinde birisi, hayatın farklı bedelleri olur, demişti. Bana benzeyen gözleri vardı, soğuk bakışları ve tanıdık sesi. Asla bedelini ödemeden ölmezsin, eninde sonunda yaptığın kötülüğün bedelini hayat sana ödetir.

Sen ödedin mi, diye sormuştum, dizlerinin üstünde eğilerek boylarımızı eşitlemişti.

Ödedim, demişti gözlerimin içine bakarak. Ama senin hata yapmaman için her şeyi yapacağım, değil hata yapmak; çıkmaza bile girmeyeceksin.

Çıkmaza girdiğimi biliyordum.

Vargın yaslandığı duvardan doğrularak koridorda yürümeye başladığında başını omzuma yaslayan Liva, "Nasıl olur?" Diye mırıldanarak burnunu çekti, hala ağlıyordu. "Kanında o maddenin çıkması ne demek Veda?"

"Birisi içeceğine katmıştır ya da zaten içinde olan bir şeyden içmiştir," dedim saçlarını okşayarak, Meyra'nın kaldığı odanın karşısındaki koltuklarda oturuyorduk. "Üzülme artık, bak midesi de yıkandı. Erken fark edildiği için bir sorun da olmayacak, topla artık kendini."

Liva başını kaldırıp burnunu çekerek bana bakarken, "Onun gibi mi olacak?" Diye fısıldadı, ne kast ettiğini anladığımda sessizce ona baktım. Kızların kaderi annelerine benzer. "Ya o da onun gibi kendini uyuşturursa?"

"Öyle bir şey olmayacak," dedim saçlarını geriye iterek, gözlerinin içine baktığımda bunu dememi bekler gibi bana bakıyordu. "Duydun mu beni? Öyle bir şey olmayacak, eğer olursa da bunun önüne geçmek çok kolay çünkü ne olduğunu biliyoruz. Yani her koşulda bunun olması imkansız, tamam mı? Ağlama artık, lütfen."

Liva kızarmış gözlerini kapattı ve derin bir nefes alarak ayakta duran Atlas'a baktı, onun burada olmasından çekindiğini biliyordum çünkü birazdan Liva'nın ailesi gelecekti ve Atlas'ı burada gördüklerinde sorun çıkacağından emindi.

Atlas Liva'nın bakışlarını fark ettiğinde bize doğru gelerek, "Merak etme," dedi ve Liva'nın omuzlarına bıraktığı deri ceketini düzelterek gözlerinin içine baktı. "Gidiyorum, eğer bir şey olursa hemen geleceğim, tamam mı? Buralarda olurum zaten, çıkarsanız da evde buluşuruz." Liva'nın saçlarını geriye iterek alnından öptüğünde bakışlarımı Vargın'a çevirdim, telefonla konuşuyordu.

Geldiğimizden beri benimle konuşmamıştı, bende üzerine gelmek istemediğim için bir şey söylememiştim. Siyah saçları dağınıktı çünkü sinirli ya da gergin olduğu zaman hep elini saçlarından geçirirdi. Telefonu kapatıp cebine koyduğunda göz göze geldik, bakışlarını kaçırıp sırtını yeniden duvara yasladı ve öylece karşıya bakmaya devam etti.

Liva, "Gitmesen," diye mırıldandığında Atlas, "Arada kalmanı istemiyorum," diyerek geriye çekildi. "Yakınlardayım zaten, tamam mı? Eğer bir şey olursa da hemen gelirim, çıktığınızda da alırım seni."

Liva sessizce başını salladığında Atlas Vargın'ın yanına ilerlemeden önce bana bakıp, "Dikkat et," dedi, Liva'yı kast ediyordu. Başımı sallayarak, "Sen de," dediğimde Vargın'a bir şey söyleyerek uzaklaştı.

Sonra koridordan gelen sesleri duydum, bir kadın sesi, "Liva," diye seslendi, Liva bunu duyduğunda kalkarak sesin geldiği yöne baktı. "Kızım."

Kızım, deyişi kafamın içinde defalarca yankılandı.

Süheyla Hanımın sıkıca Liva'ya sarıldığını gördüm, ona öyle sıkı sarılmıştı ki sanki bunun ne olduğunu bile bilmiyordum. Liva'nın saçlarından öptüğünde yutkunarak birkaç adım geriye gittim, saçlarını okşayarak ona daha sıkı sarıldığında başımı çevirip yeniden yutkundum ve Vargın'la göz göze geldim. Bana, özür dilerim, der gibi bakıyordu. Neden böyle baktığını biliyordum, bunun ne demek olduğunu bilmediğim için üzgündü.

as long as you love it |yarı texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin