44. kaybetmekten korkmayan

10 0 0
                                    


I Bet On Losing Dogs, Mitski

"Tell your baby that i'm your baby"

Gözlerimi kapattığımda gördüğüm ilk şey daima onun yüzüydü, sanki o kadar içime işlemişti ki ve o kadar onu izlemiştim ki daima ilk önce mavi gözlerini hatırlayacaktım.

Sonra sesini, hiç unutmayacağım bir şey daha buydu. Hiçbir ses duyduğumda böyle hissettirmemişti, sanki bu sesi duymak için yaşıyordum.

Uğruna yaşayabileceğin bir şey.

Artık yaşayabileceğimden emin değildim.

"Veda!" Diye bağırıyordu birisi, sesi uzaktan geliyordu. Vargın. Kapanan gözlerimi açmaya çalıştım ama açamadım, kandan ıslanan elimi bile kıpırdatamadım adım seslerini duyarken. "Veda," diyordu, ses daha da yakındaydı artık. Aşkım hiç ölmeyecek. Hayatımda aldığım en güzel hediyeydi ve onu bile koruyamamıştim, keşke daha çok kesik açılsaydı ama kolyeyi almasaydı.

"Veda," dedi Vargın'ın sesi, arkasında birisi daha vardı koşan. Dizlerinin üstünde yere çöktüğünü hissettim, yanağıma dokunan elini ve teninin sıcaklığını; teni hep sıcak olurdu zaten. "Veda," dedi Vargın yüksek bir sesle, o an akan kanı fark etmiş olacak ki elini yarama bastırdı. "Veda," diye bağırdı yanağıma yasladığı elini başımın arkasına götürerek. "Aç gözlerini, beni duyuyor musun?" Dudaklarını alnıma bastırdığını hissettim, başımı boynuna doğru çekmişti. "Hadi aç gözlerini, ne olur uyan. Duyuyor musun beni? Bak, geldim."

Sokağın sonunda Vargın vardı.

"Kucağına al," dedi birisi, Dağhan'ın sesiydi. "Atlas geldi, çabuk."

Kollarını bacaklarımın ve sırtımın altından geçirdi ve havalandığımı hissettim, başım geriye düştüğünde birisi elini başıma yasladı yavaşça. "Veda," diyordu Vargın, başım omzuna yaslandığında yeniden alnımdan öptü. Sonra birisi yeniden yaraya elini bastırdı, Dağhan'dı.

Eğildiğini hissettiğimde arabaya bindiğini anladım, Atlas'ın sesi geliyordu. "Siktir," demişti Vargın beni kucağında tutarken arka koltuğa oturduğunda; eli hala yaramdaydı. "Şu ceketi bastır, Vargın arkadaki yedek kıyafetleri de al; Dağhan boş boş bakma ceketini çıkar benim üstümde verecek bir şey mi var!?"

Araba hareket ettiğinde Vargın, "Aç gözlerini," dedi kısık bir sesle, başım hala omzuna yaslıydı. "Ne olur uyan, bak buradayım, geldim. Aç gözlerini, konuş benimle; hadi bebeğim."

"Şunu solla," diyordu Dağhan bağırarak. "Amına koyayım neden ben geçmedim direksiyona!? Yol ver istersen adama, şu gaza bas!"

Anne. Eğer gitmeseydin nasıl olurdu? Muhtemelen hayatımın en kötü dönemi sadece günlük sorunlardan oluşurdu ya da seninle olan kavgalardan, gitmeseydin yine kötü bir ilişkimiz olacağını biliyordum ama... en azından terk edilmemiş olurdum, terk edilmeyi geç öğrenirdim. Her üzüldüğümde aklıma sen gelmezdin, senin beni terk edişin mahvetmezdi hayatımı. Babam da gitmezdi belki, muhtemelen Aranız düzelmezdi ama terk de edilmezdim.

Senden nefret ediyorum, diyordu öfkeyle, sanki bunu hatırlamak kesikten daha çok acıtıyordu. Hayat daima bedelini ödetir.

"Gitmeseydin," diye mırıldandım, gözlerimi açamıyordum. "Neden gittin?" Dedim fısıldar gibi, sessizlik oluştu.

"Veda," dedi Vargın hızlıca, yarama başka bir şey bastırdı. "Konuş güzelim, uyuma sakın. Buradayım, kesik sadece tamam mı? Uyuşturup dikecekler sonra geçecek, bir sorun kalmayacak."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 19 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

as long as you love it |yarı texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin