17 YIL ÖNCEBuraya zorla getirilmişti Lidya.Yıllarca esir olarak yaşamıştı.Bu aptal örgütte deney için kullanılanlardan bir farkı yoktu o zamanlar.Kaçmak için çok uğraştı ama başaramadı ve her defasında yakalanıp tekrar tekrar hapsedildi.
Şirin,her şeye gülen kişiliği ise annesinin ihanetiyle önce yavaş yavaş yara aldı daha sonra da burada geçirdiği 100 yıllık esir hayatıyla birlikte denizin dibini boyladı.Artık bomboş ve donuk bir ifadeyle bakıyordu etrafa.Yaşadığını gösteren tek şey nefes almasıydı.Öyle ki uyurken insanlar onun daha canlı olduğunu söylerdi.
Artık akıllanmıştı.Aptalca kaçma eylemleriyle buradan kurtulamayacaktı.Buradan temelli kurtulmak istiyorsa akıllı uslu davranıp fazlaca kurnaz bir plana sahip olmalıydı.Kafasında tonlarca plan kurmuştu ama hiç birisi hızla burayı havaya uçurmak kadar etkili gelmiyordu."Ne var yani,bir anda burası yanıp havaya uçsa.Fena mı olur?"diye mırıldandı.
Buraya getirilip,100 yıl boyunca bir fare gibi yaşadığı o zindanda bunu düşünmüştü hep.Bu düşünce Riven ile karşılaşana kadar devam etmişti.Riven'ı gördüğü anda ise ettiği bütün lafları yalayıp yuttu.Yol o biçim kötü ama nasıl güzel diye diye kör kütük aşık oldu,içindeki insanlığını önce yeşertip sonra tekrardan yakıp yok eden cellatına.Riven ise önce zorluk çıkartıp sonra sesini bile çıkarmayan kadını önce çok merak etti sonra baktı ki onun da içindeki insanlık yavaş yavaş yeryüzüne çıkıyor ufak ufak topukluyuverdi.Şerefsiz doğmuştu ya şerefsiz ölmeliydi.Raconu buydu bu işlerin.Yegane kötü adamdı o.Her boku yiyip kusura bakma ben buyum böyle kabulleniver diyip kenara çekilirdi ve tüm sorumluluk sana kalırdı.
Ne kadar reddetse de kendinden uzaklaştırmak istese de Lidya bir türlü uzaklaşmıyordu kendinden.Riven da en çok buna sinir oluyordu.Başta herkese diklenip sövüp,hırçınlaşan kızın yerine bambaşka biri gelmişti.Aldığı her canı ona bizzat gösterip kendinden uzaklaştırmaya çalışsa da "Ay canım ama sen de şimdi çok şey etme.Onlar da az şerefsiz değildi."gibi saçma salak cümleler kurup gerçeklere adeta at gözlüğü takıveriyordu Lidya.Aşkın gözü kördür derlerdi de inamazdı Riven.Öyle saçma salak şey mi olur diye düşünürdü hep.Lidya'yı gördükten sonra ise bu söz bir insan olsa kesinlikle Lidya olurdu diye geçirirdi içinden.
Aslında saf duygular değildi Lidya'nın hissettikleri.Önce nefret etmişti onu buraya zorla kapatanlardan.Sonra baktı ki bu hissettiği nefret sadece ona zarar veriyor hissettiği bu negatif duyguların arasına pozitif bir şeyler karıştırmak istedi.Amaç tamamen içini soğutup kafasını az da olsa planına odaklayabilmekti.Lakin istediği gibi gerçekleşmedi bu iki isteği.Ne içi soğudu ne de planına odaklanabildi.İçindeki nefret tutkuyla harlandıkça harlandı,aklı ise plandan daha çok planının kurbanına kaydı.İşte tam o noktada yavaş yavaş sıvamaya başladı Lidya.Peki bu hisleri karşılık bulabiliyor muydu?Kesinlikle hayır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEİVİSER
FantastikTarih tekerrürden mi ibarettir?Eğer gerçeklerden korkup doğruların üzerini kapatırsanız evet.Akedemide işlenen 4 cinayet aynı 20 yıl önceki gibiydi.Peki bu cinayetlerle neyin üstü kapatılmak istenilmişti?Doğmaması gereken ve sadece cadı olmayan bir...