Ne ara belayı bu kadar üzerime çeker oldum anlamazken, sırtımı arkamdaki kapıya dayayıp sırıtarak yüzüme bakan adamlarda gezdirdim gözlerimi. Yine başım beladaydı, bu apaçık belli oluyordu. Aybars neden hala beni bulamamıştı, arıyordur değil mi?
"Ne istiyorsunuz? Sizi uyarıyorum benim sevgilim çok güçlü bir adam ve eğer bana zarar verirseniz sizi öldürür"
Birden kahkaha atan adama döndüm, ismi ufuk olan. Diğerinden daha küçük görünüyordu. Üzerime doğru adımlamaya başladığında korktuğumu belli etmemek için sırtımı kapıdan ayırıp dik bir şekilde durdum. Korkmama gerek yoktu aslında, yalan değildi. Eğer bana zarar verirlerse Aybars onları gerçekten öldürürdü.
"Sevgilin erkek mi?"
"Evet ne olmuş!"
"Bir şey olduğu yok canım, bu daha da işimize gelir"
Elini yüzüme yaklaştırıp yanağıma dokunduğunda eline sertçe vurarak ittim.
"Heyyy, çok sertsin. Severim"
"Ne diyorsun lan! Yavşak yavşak konuşma sikerim"
"Olur, benim için sorun değil. Hemen şimdi yapmaya ne dersin"
Adamın ima ettiği şeyle, göğsünden iterek kapının önünden çekildim. Diğeri oturduğu yerde sırıtarak bizi iziliyordu. Korku filmlerinde ormanda kaybolup, eli bıçaklı katilin eline düşen o kişiydim şu an. Beni önce sikip sonra parçalara ayırıp yiyeceklerdi büyük ihtimal.
"Bakın, sizinle normal bir insan gibi konuşacağım. Benim bir sevgilim var ve istediğiniz şeyi yapamam. Ama bana yardımcı olursanız size istediğiniz kadar para verebilirim"
"Para diyor amına koyayım, lan bizim paraya ihtiyacımız mı var. Bok gibi zenginiz zaten, ötmeyi keste biraz eğlenelim. Sonra seni gideceğin yere bırakırız"
Ahmet denen adam sonunda oturduğu yerden kalktığında sessizce yutkundum. Bakışlarımı hızlıca etrafta gezdirmeye başladım, işime yarayacak birşeyler arıyordum. Arkadaki masanın üzerinde duran silahı görünce biraz rahatlamıştım, yada korkmalı mıydım. Eğer o silaha ulaşırsam onları korkutup buradan çıkabilirdim belki. İnşallah oyuncak değildir.
Üzerime doğru gelen adama gülümsedim, yüzümdeki ifadeyi görünce sırıtmaya başladı. Yanıma kadar gelip elini belime yerleştirdiğinde gülümsemeye devam ettim. "Yapacak mıyız?"
"Evet ama size birazcık alışmam için zaman tanıyın, hem karnım çok aç yiyecek bir şeyler var mı?"
"Afferin işte böyle uslu çocuk ol, ufuk bir şeyler hazırla"
"Tamam sevgilim"
"Geç otur, şimdi hazırlar"
"Teşekkür ederim" diyerek adamın önünden çekilip silahın olduğu masanın yanındaki sandalyeye oturdum. Ne kadar iğrenç bir anlaşma yapmıştım böyle, her an kusacak gibi hissediyordum. Çaktırmadan silaha baktığımda gerçek olduğunu gördüm, umarım doludur yoksa işim biterdi.
"Nerede kalıyorsunuz?"
"Bilmiyorum, ormanın içinde bir yerde işte"
"Seninki seni arıyor mudur?"
"Arıyordur umarım, şey bir bardak su alabilir miyim?"
Ayağa kalkıp arkasını döner dönmez silahı elime alıp ayağa kalktım. Allah'ım lütfen dolu olsun, yoksa başıma gelecekleri tahmin bile edemiyorum. Daha önce hiç silahta tutmamıştım, inşallah başarabilirdim. Ateş etmek gibi bir niyetim yoktu ama gerekirse yapmaktan çekinmeyecektim. Silahı iki elimle kavrayıp direk su dolduran adama doğrulttum. Elindeki bardakla bana döndüğünde yüz ifadesi birden değişirken kaşları çatılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAH || BXB || DADDYKİNK
Fiksi RemajaBenliğimden zorla vazgeçirildim ben, bir kızla evlenmeyi hiç istemedim...! Bile isteye yaptığım tek şey GÜNAH olana aşık olmak oldu...